Friedrich Nietzsche’nin “Bizi öldürmeyen şey güçlendirir” sözü hayatımızın her evresinde ve psikolojik, fizyolojik, biyolojik, vb. her boyutunda geçerli olup hormesis kavramı ile örtüşmektedir.
Hormesis kavramı 1888 yılındaki çalışmalara dayanmakla birlikte ilk kez 1943 yılında tanımlanmıştır. Hormesis terimi “kimyasal ve çevresel faktörlerin bir organizmadaki hücrelere yüksek dozda zarar verirken düşük dozda yararlı etki göstermesi” şeklinde tanımlanmaktadır.
Hormetik etki gösteren faktörler ise hormetin olarak tanımlanmaktadır. Hormetin olarak tanımlanan faktörler, hafif düzey moleküler hasara neden olarak vücutta stres yanıtı oluşmasını sağlamakta ve bu şekilde vücudu güçlendirmektedir.
Bazı besin bileşenleri besinsel hormetinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu besin bileşenlerinin yüksek miktarları toksik etki gösterirken düşük orta düzey miktarları stres yanıtı/ları oluşturarak vücudun savunma mekanizmalarını güçlendirebilmektedir.
Üzüm ve şarapta fazla miktarda bulunan resveratrol, zerdeçalda bulunan kurkumin, kırmızı acı biberde fazla miktarda bulunan kapsaisin, yeşil çayda fazla miktarda bulunan epikateşin, lahanagillerde fazla miktarda bulunan izotiyosiyanatlar iyi bilinen potansiyel besinsel hormetinlerdir. Ayrıca diyette enerji kısıtlaması da hormetik etkiye sahiptir. Bu nedenle ne yediğimizin yanısıra ne kadar yediğimiz de oldukça önemlidir çünkü Paracelcius’un da dediği gibi aslında “toksik olan dozdur” dolayısıyla doz ayarını doğru yapabilirsek bizi güçlendirir.
Aslında uzun ömrün ve sağlıklı yaşlanmanın sırrı da budur. Hatta bizi öldürmeyen ömrü uzatıyor ve belki de bunu gençleştirerek yapıyordur ne dersiniz?