Ticarete yardımcı kurumlardan biri de borsadır. Borsa küresel bir pazardır. Klasik dönemin panayırları gibidir.? Desene derelerde ve denizlerden yüzmekten çok okyanusta yüzmeyi öğrenmek lazımdır. Çoğu kez borsada iktisadi yatırım yapmak borsadan hisse senedi almak veya satma caiz midir? Sorularıyla karşılaşıyoruz. Günümüzde borsanın şaha kalktığı bir zamanda borsa hakkında birkaç kelam yapmak istedim.
Bilindiği gibi günümüzde halk arz yoluyla şirketler finansman sağlarlar ve mali yapılarını güçlendirirler. Yani şirketler öz kaynak yoluyla hisse senedi ihraç ederek şirketlerine fonlama sağlayabilirler. Halka arz edilen payların organize bir pazarda istenilen bir zamanda, piyasanın arz ve talebine göre oluşan fiyatlardan şeffaflık içerisinde alınıp satılmasını sağlayarak hisse paylarına likidite kazandırmakta mevcut ortaklara önemli imkân sunmaktadırlar. Yatırımcılar da halka arz edilen şirketin hisselerine yatırım yaparak kâr geliri elde ederler. Şirketler kaynak ihtiyaçlarını karşılamak için yabancı kaynaklardan borç da alabilirler. Günümüz dünyasında yaygın bir kazanç yöntemi olan borsa hakkında spekülatörler çeşitli spekülasyonlar da yaparlar. Bu bağlamda borsa ve halka arz edilen hisse senetleri için kısa bir yazı yazmak ihtiyaç olmuştur.
Öncelikle borsa nedir? Borsa, pazarın en gelişmiş şeklidir. Klasik dönemlerdeki kurulan pazar ve panayırların adıdır. Bugün ihtiyaçlar kişinin sadece kendi üretimiyle karşılanamaz. Bugün hayatın devamı için mal değişimi de zorunludur. Borsa, bugün temsil edilme özelliğine sahip malları konu alır. Toptan alış veriş yapılan yerlerdir. Devlet denetimi altında teşkilatlanmış bir pazardır. Ticaret ürünleri, kıymetli evrakların alınıp satıldığı piyasadır.
Borsanın pazarını anonim ortaklıklar oluşturur. Anonim ortaklıklar ticaret hayatının temel direkleridir. Anonim ortaklık olmadan modern iktisat düzeni düşünülemez. Küçük tasarrufların toplanıp büyük sermayelerin oluştuğu bir havuzdur. Kişisel sermayenin başaramayacağı teşebbüsler, büyük sermayelerle kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Tek bir derenin akışı bir barajı, barajlarda gölleri ve denizleri oluşturur. Borsa tek başına işe yaramayan derelerin, denizlerde buluştuğu yerlerdir. Büyük sermayeler ancak anonim ortaklığı ile gerçekleşir.
Büyük sermayelerle ülkenin doğal kaynakları kolaylıkla işletilebilir. Yeni istihdam alanları üretebilir. Büyük teşebbüsler gerçekleşir, küçük tasarrufların sahipleri elde edilen kazançtan paylarını alırlar. Serbest ticaret ortamında, küçük sermayeli teşebbüsler, büyük sermayeli teşebbüslerle rekabet edemezler ve sonunda yok olmaya mahkûmdurlar. Büyük teşebbüsler, küçük teşebbüsleri rekabet yoluyla yutar, zamanla bu rekabet ortamında sınıfsal farklılıklar ortaya çıkar. Küçük tasarruf sahipleri hep ezilirler. Bunlar emekçiler ve işçilerdir. ( DERELER HEP DENİZLERE, EMEK VE SERMAYELER HEP HAVUZLARA AKAR)
Borsa hakkında genellikle iktisadi açıdan ele alınmış hukuki açıdan ise üzerinde yeterince durulmamıştır. Yatırımcılar risk ve getiri arasındaki tercihlerini fiyat hareketlerindeki değişkenliğine bakarak şekillendirirler. Borsa kavramından genellikle menkul kıymetler akla gelmektedir. Ancak borsalar sadece hisse senetlerinin alım-satımının yapıldığı yerler değildir. Borsa işlemlerinde pek çok ürün pazarlanmakta veya ticari faaliyet sürdürülmektedir. Menkul kıymetler borası bu nedenle, gerçek sermaye piyasasının değil, menkul kıymetler piyasasının kurumudur.
Menkul kıymet ait olduğu anonim şirketlerden bir mal gibi alınıp satım yapılır. Tıpkı para piyasasında bono ve çeklerin alım satım yapılırken bunların arasındaki borç ve alacak münasebetinin ikincil planda kaldığı gibi bu durum hukuki evrak olmasından kaynaklanmaktadır. Tahvillerde her şey rakamlara bağlıdır. Vade bellidir. Yatırılan kapital bellidir. Gelir oranı bellidir. Hisse senetlerinde ise belirsizlik tahvillere nazaran daha fazladır. Belirsizlik menkul kıymetleri ileride değeri düşebilen veya yükselebilen alıcısına kayıp ve kazanç getirebilen spekülasyona açık bir mal haline getirmiş, spekülasyon ise çok küçük fiyat farklılıklarından yararlanmaya süratle karar verip, süratle alım satmaya dayanan bir iş olduğundan bütün bunlara imkan sağlayan piyasa organizasyonu, yani borsa ortaya çıkmıştır. ( KAR RİSKİN KARŞILIĞIDIR)
Borsa genel olarak iş konularına göre döviz, ticaret, altın, menkul kıymetler borsası gibi branşları bulunmaktadır. Borsaların pazar ve panayırlardan başlıca farkı menkul kıymetlerin veya malların hazır bulundurulmasına gerek duyulmaksızın örnek üzerinde alım-satım yapılabilmesidir. Menkul kıymetler borsası kota ettirilmiş tahvil ve hisse senetlerinin alım satımı örneğe de gerek duyulmadan yapılır. Ancak bu pazarlarda alım-satım konusu olan ve kendilerine menkul kıymetle denilen hisse senetleri, tahviller gibi değerli kâğıtlar bizzat iktisadi değer olmayıp iktisadi değerleri temsil eden değerlerdir.
Menkul kıymet piyasalarında alım-satım yapan herkesin kar etmek gibi bir amacı vardır. Kar amacı, özellikle menkul kıymet piyasalarının temelini oluşturan hisse senetleri alım ve satımında çok daha hâkim bir unsurdur. Hisse senedi satın alan kişi yatırımına temettü almak veya yatırımını daha yüksek bir fiyatla satarak sermaye kazanış sağlamak amacı ile hareket eder. Kişilerin alım-satım karlarının birleşmesi sonucunda piyasanın genel eğilimi oluşur. Bu eğilim piyasanın ileride daha da yükseleceği veya düşeceğinden hareketle alım ve satımlar başlar. Hemen her borsa işlemlerinde spekülasyonlara rastlanır. Borsaların her birinde spekülasyonların olması bir tür borsanın işlevlerinin yön değiştirmesine sebep olabilir. Ancak bu değiştirme tamamen spekülatörlere bırakılması elbette düşünülemez.
Keza bununla ilgili gerekli tedbirler de alınmaktadır. Spekülasyon yaparak gelir elde etme bir tür kumar gibi algılandığından bu tamamen kişilikle ilgili bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Spekülasyonlar var diye pazarın kapatılması elbette düşünülemez. Hemen her pazarda spekülasyonlar olabilir. Önemli olan bu spekülasyonlara imkân verecek tutum ve davranışlar hakkında tedbir alınması olmalıdır. ( BORSA DÜNYAYA AÇILAN BİR PAZARDIR)
Borsadaki şirketlerinin de anonim şirket olduklarından hareketle, anonim şirketlerin finans araçlarından biri olan ve özellikle son yıllarda ülkemizde geliştirilen “kâr ve zarar ortaklığı belgesi” modeli, İslâm dininin konuyla ilgili prensiplerine uygun gözükmekte, bu nedenle konunun İslâm hukukunun temel ilkeleri açısından değerlendirilmesi de ayrı bir önem arz etmektedir. Anonim ortaklıklar finansman ihtiyaçlarını karşılamak için SPK’ca belirlenen esaslara uygun olarak “kâr ve zarar ortaklığı belgesi“, adı altında menkul kıymet ihraç edebilirler ve halka arz yoluyla da satabilirler.
Kâr ve zarar ortaklığı belgesi ise, halka arz olunan ve sahiplerine, ihraç eden anonim ortaklığın belli bir faaliyet döneminde elde ettiği kâra katılma hakkı veren veya ortaya çıkan zarara katlanma yükümlülüğü getiren bir menkul kıymettir. Kâr ve zarara ortak olmak ibaresini anonim ortaklığa ortak olmak, yani anonim ortaklık üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmak şeklinde anlamak ise yanlış olur. Anlaşılması gereken, anonim ortaklığın belli bir dönemdeki kârına katılma konusunda hak sahibi olmak veya ortaya çıkan zarara katlanmak şeklindeki bir yükümlülüktür. Onun içindir ki, kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibi ile anonim ortaklık arasındaki ilişkiyi bir ortaklık ilişkisi olarak nitelendirmemek gerekir.
Kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibinin durumu, anonim ortaklığın tümü üzerinde mülkiyet hakkına sahip hisse senedi sahibinin durumu gibi değildir. Onun içindir ki bu belge sahipleri, anonim ortaklık genel kuruluna ve yönetimine katılarak ortaklığa yön veremez. Kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibine sadece, anonim ortaklığın kârından katkı payı oranında yararlanma veya varsa zararlarına katılma şeklinde sınırlı bir hak tanınması yönünden hisse senetlerinden ayrılır. Bir kâr ve zarar ortaklığı belgesinin satın alınmasıyla, ihraç eden anonim ortaklık ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibi arasında, esasları SPK tarafından belirlenmiş olan, ödünç akdinin özel bir türü diyebileceğimiz bir borç ilişkisi doğar. Bu borç ilişkisini, kâr ve zarara katılma şartı ile ödünç sözleşmesi veya sonuca katılmalı ödünç sözleşmesi şeklinde de isimlendirmek mümkündür.
Bu bağlamda kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibi olan kişi, tacir durumunda olan anonim ortaklığın o dönem içinde gerçekleşmiş ticâri faaliyetlerine katılmış olduğundan, sonuçta ticâri faaliyetin her türlü sonucuna da katlanmak durumundadır. Bu konuda en önemli fark, kâr ve zarar ortaklığı belgesi sahibinin, ticâri faaliyetin kendi payına düşen her türlü tehlike ve belirsizliklerine katlanmış olmasında, ortaklıkla aynı tehlikeleri paylaşmasında ortaya çıkmaktadır ki bu durum, İslâm hukukunda fâiz yasağının esasını teşkil eden Kur’an-ı Kerim’deki “biz ticareti helal ribâyı ise haram kıldık” genel ilkesine uygun düşmektedir. ( KAR VE ZARAR ORTAKLIĞI, KAR ORTAKLARIN ANLAŞMASINA, ZARAR SERMAYEYE GÖREDİR)
Müslüman toplumların, mevcut yeni şart ve imkânlara göre yeni ortaklık ve yardımlaşma türlerinin geliştirmesine, tarihteki bireysel teşebbüslerin yerini kollektif faaliyetlere terk etmesine ciddi ölçüde ihtiyaç vardır. Çünkü bireysel teşebbüs ve başarıların hâkim olduğu Müslüman toplumlarda artık güçlerin birleştirilmesinin önemi anlaşılmış, önemli ve kalıcı yatırımların, ticâri hamlelerin yapılabilmesi adeta bir tür kollektif ticâri organizasyona bağlı hale gelmiştir. Bu saik birey ve kurumları, hem kendi kazançlarını hem de toplumun uzun vadede geleceğini ilgilendiren organizasyonlara yöneltmiştir. Zira iktisâdi yapının genelde tarıma dayandığı toplumlarda geçmişteki yardım sandıkları şeklindeki âdi ortaklıklar mahdut sayıdaki insanlardan teşekkül etmiş, aşkın değerlerin kuvvetli olmasıyla da yürürlük kazanmıştır. Ancak, toplumsal yapı ve şartların değiştiği, aşkın değerlerin zayıfladığı toplumlarda nasların genel ruhundan hareketle ilke, hedef ve amaçlara uygun yeni yapılanmalara gidilmesi istihsanen gereklidir. Zira istihsan, çağlara göre değişmeyen genel kurallarla, şartlara ve zamanlara göre değişebilen özel normların pratik göstergesidir. ( İNAN / ANONİM ORTAKLIĞININ HAVUZU BORSA)
Borsanın pek çok faydaları bulunur:
1. Likidite Sağlar. Halkın elindeki menkul kıymetin en kolay paraya çevrildiği yerlerdir. Likidite sağlaması açısından borsalar önemli pazarlardır.
2. Piyasada tek fiyat oluşturma işlevi görür. Tek fiyatın oluşması bütün alıcıları ve satıcıları bir araya toplamakla en iyi şekilde borsa sağlar. Menkul kıymetlerde tek fiyatın oluşmasını ve tam rekabetin kurulmasını ancak borsa vasıtasıyla gerçekleştirilebilir. Herkes tarafından görülen bu fiyatların küçük yatırımcıların aldatılması da önlenmiş olur.
3. Borsa, güven verir: Borsalarda gelişi güzel bir şirketin menkul kıymetleri kabul edilmez. Spekülatörler her zaman ve her yerde vardır. Böylece bir takım tedbirler alarak borsadaki aşırı dalgalanmaları ve spekülatörlerin oyununu önlemeye çalışırlar. Bu tutum ve davranışlar küçük tasarruf sahibinin yatırım yapabilmesi için istedikleri güven ortamını hazırlalar.
4. Ekonomide barometre işlevi görür: Bir şirketin menkul kıymetler borasında değerlendirmesi veya değer kaybetmesi o şirketin başarısının ve güvenliğinin en iyi göstergesidir. Şirketler arasındaki mukayesede, enflasyon meselelerinde de bütün makroekonomi açısından da bir barometre işlevi yapar. Borsalarda her gün yüzlerce hisse senedi ve tahviller işlem görmektedir. Bu işlemlerin neticesinde oluşan fiyatlar günlük olarak yayınlanmaktadır. Böylece bu tür menkul kıymetleri ihraç eden kuruluşlar, kamuoyunu tarafından her gün bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Arz edilen menkul kıymetlerin hacmi ve bunlara olan talebin durumuna göre fiyatlar sürekli değişmektedir. Ancak fiyatların oluşumunda asıl etkiyi, menkul değerleri ihraç eden kuruluşların mali yapısı ve yüksek kar elde etme oranı gösterir. Şirket kara geçerse, bu şirketin hisse senedine talep artacaktır. Bu durumda borsa küçük yatırımcılar ve ekonomimler için bir gösterge olacaktır. Gelecek için yapılacak tahminlere bu göstergeler yön verecektir. Bu şirketin güvenirliği borsada işlem gören menkul kıymetlerin değer kazanması ya da değer kaybetmesiyle ölçülür. Bu durum gerek makro gerekse mikroekonomi açısından borsalar birer barometre görevi yapmaktadırlar.
5. Mobilite sağlama işlevi bulunur: Bir şirket daha hızlı bir gelişme sağlarsa, sermaye o tarafa akmak ister. Buna en büyük kolaylığı borsalar sağlar. Sermayenin hızlı gelişen bir sektöre kaydırmak isteyenler onu önce likidite ederler. Yani menkul kıymeti elden çıkarırlar.
6. Mülkiyeti Tabana Yayar: Orta sınıfın oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunur bu durum kapitalist sistemi ayakta tutar.
7. Ekonomiye Kaynak Sağlar: Borsalar fon talep edenler yani tasarruflarını değerlendirmek isteyenler ve ellerinde menkul değerler bulunup da bunları satmak isteyenler için kurulmuş bir Pazar olduğunu yukarıda ifade etmiştik. Böylece borsalar, menkul kıymet ihraç eden şirketler ve kuruluşlar için bu değerlerini en iyi şekilde pazarlayabilecekleri bir piyasa olmaktadır. Ekonomide kaynak sorununun çözülebilmesi için piyasa ekonomisinin hâkim olduğu bir ortamda böyle piyasaların olması şarttır. Paran kadar konuşulan bir dünyada yaşıyoruz. (İNSANLIĞIN İKTİSADİ GELECEĞİNDE GÜÇ KAYNAĞI OLAN BORSA EN ÖNEMLİ İKTİSADİ PAZARDIR.) Saygılarımla.