Zamanın birisine sultanın birisi vezirini çağırarak ona “Bana gidip doksan dokuz tane at bulup geleceksin. Fakat bu atların yaşı, dişi, rengi hepsi aynı olacak.” demiş. Vezir, sultandan bu talimatı aldıktan sonra atları bulmak için yola çıkmış. Uzun süre tüm at çiftliklerini gezdiyse de istediği gibi atları bulamamış. Yorgun bir şekilde bir köy konağına gelmiş oturmuş. Üzgün ve düşünceli bir hâlde otururken yanına birisi gelmiş ve onun bu üzgün hâlini görünce söze girmiş:
“Hayırdır niye böyle üzgün ve endişeli bir şekilde oturuyorsun?”
Vezir başından geçenleri anlatınca adam “Aradığın atlar bende var.” demiş. Bu durum karşısında vezir çok sevinmiş. Adamla birlikte çiftliğe gitmişler. Vezir istediği niteliklerde doksan dokuz tane at almış. Giderken de adama hem parasını vermiş hem de “Bir işin düşerse ben falan ülkenin veziriyim; oraya gelirsin.” demiş.
Vezir atları götürüp sultana teslim etmiş. Fakat bir süre sonra atları yetiştiren çiftliğin sahibi işini kaybetmiş. Bir ekmeğe muhtaç olmuş. Aklına vezire yaptığı iyilik gelmiş. Doğru vezirin yaşadığı memlekete gitmiş ve ona durumu anlatmış. Vezir kendisine yapılan iyiliği unutmayarak zengin ama işini kaybetmiş çiftlik ağasını alarak sultanın huzuruna çıkarmış. Sultan gelen adamı dinledikten sonra vezirine dönerek:
“Bu adamı alıp bir değirmene götüreceksin. Fakat bu adam değirmene girer girmez değirmenin taşı ters dönmeye başlayacak. Değirmenin taşı doğru dönmeye başlayıncaya kadar bu adam orada çalışacak. Taş doğru yönde dönmeye başlayınca bu adamı alıp tekrar bana getireceksiniz.” demiş.
Vezir adamı alıp bir değirmene götürmüş. Gerçekten de adam değirmene girer girmez taş tersine dönmeye başlamış. Değirmenci bunun üzerine taşın döndüğü yönde değirmenini ayarlamış ve un öğütmeye devam etmiş. Değirmene gelen çiftlik sahibi her gün işine zamanında geliyor, değirmenciye yardım ediyor aynı zamanda sürekli taşın yönünü takip ediyormuş. Günler, aylar geçmiş; ama taş hâlâ tersine dönüyormuş. Suların şırıldayarak aktığı, otların yeşerdiği, kuzuların melemeye başladığı, karların eridiği bir günde adam, yine değirmene çalışmak için geldiğinde bir de ne görsün? Taş doğru yönde dönmeye başlamış. Adam hemen değirmenciye koşarak:
“Bak değirmenin taşı doğru yönde dönüyor!” demiş. Adamı tekrar vezirin ve sultanın bulunduğu yere göndermişler. Çiftlik sahibi sultanın huzuruna çıkarak değirmendeki taşın doğru yönde dönmeye başladığını ve tekrar huzuruna geldiğini söylemiş. Bunun üzerine sultan:
“Bu adamı hazineye götürün ve şu kadar altın verin. Daha sonra tekrar kendi işine baksın.” demiş. Adam çok merak etmiş, sultana dönerek:
“Bana bu altını verecektiniz de niye bu kadar beklettiniz?” deyince sultan adama dönerek:
“Değirmenin taşı bir kere tersine dönmüş… Onun doğru yönde dönmesini bekledik. Eğer sana bu yardımı daha önce yapsaydık bir faydası dokunmazdı. Daha fazla zarar ederdin.” demiş.
Evet, işler her zaman yolunda gitmeyebilir. O zaman sabredip işlerin yoluna girmesini beklemek en iyi erdem olsa gerek.