Uzun bayram tatilleri diye bir yazı yazmıştım. ‘Ne yani hiç tatil yapmayacak mıyız’ tarzında bazı eleştiriler aldım. Eleştirilerin, kısmen de olsa doğru yanları da vardır. Çalışıyorsunuz, yoruluyorsunuz. Elbette, çalışanların da tatil hakkıdır. Günü zamanı geldiğinde kullanılmalıdır. Tatiller, bir nevi cihazların şarja konulması gibidir. Neresinden bakarsanız, insanı motive de ederler. Ancak, çalışanların yıllık izinlerini, ne zaman yapacakları ve süreleri önceden bellidir. Bu bakımdan, normalin dışında ekstradan çıkan tatillerin bir işyerinde aksaklığa neden olmaması da gerekir. Bu nedenle idareciler programlar yaparlar.
Ekstra bayram tatillerini, sadece hükümetler uzatabilir. Ya da siz bir sahte rapor gönderip kafadan uzatabilirsiniz. Bu arada bayramda gerçekten kazaya uğrayıp, hastalanıp ya da acil bir ameliyat olup zamanında işinizin başına dönemeyebilirsiniz. Uzun tatiller sonrasında işinize adapte olmak için de, ayrıca bir süre gerekir. Bunun yerine yabancılar, yıllık izinlerin dışında, daha çok kısa hafta sonu tatillerini önerip uyguluyorlar.
Yurt dışında iken bir ameliyathane çalışanına, yıllık izinin ne kadar diye sormuş ve on gün cevabını almıştım. Yasal olarak daha uzun izninin olduğunu, ancak izin süresi, on günden fazla olursa onun yerine hemen başka birini işe alıvereceklerini söylemişti. Yabancılar, bir işte çalışmanın olduğu kadar, işlerin de kutsal olduğunu daha çocukluk çağlarındaki okul eğitimlerinde öğretirler. Sen çalışacaksın, üreteceksin, katma değer yaratacaksın. Çalışmalarından, önce kurumun kazanacak, sonra kazandırdıklanın bir kısmı sana maaş olarak geri dönecek. Sistem böyle çalışır.
Resmi dairelerde çalışanların bir kısmı, daireye vaktinde gidince, akşama kadar boş boş otursalar da, gerçekte bir iş yaptıklarını zannederler. Kahvaltılarını bile mesai içinde yaparlar. Böyle uygulamalar, özel sektörde olmaz. Özel sektörde, örneğin bazı mağazalarda çalışanların oturmaları bile yasaktır.
Gerçek olan şu ki, ne yeterince çalışmasını, ne de adam gibi tatil yapmasını, ne de yeterince eğlenmesini becerebiliyoruz. Geçtiğimiz kurban bayramına bir göz atalalım. Bayramda trafik kazaları: dokuz günde 190 trafik kazası, 142 ölü 849 yaralı. Yaralıların bir kısmı hastanelerde kaybedildiğinden, ölenlerin sayısı az gibi görünse de, yanılmayalım. Ölen ve yaralananların yanında milyonlarca liralık maddi kayıplar.
Arabasına binen gaza basıyor. Sanki kendisi pilot ta ta, kullandığı da uçakmış gibi. Arabada, yanlarda kanatlar oluverse neredeyse havalanacak. Tutabilene aşk olsun. Bir yerleşim biriminden mi, köy ya da kasabadan mı geçiyor, dikkat edip de hızını kesenimiz nadir oluyor. Kazaların çoğu hep bizlerden, sürücü hatalarından. Hani, daha çok amatörler kaza yapıyor deseniz, öyle de değil. Profesyoneller de pekala hata yapabiliyor. Turist taşıyan servis şoförleri, şehirlerarası otobüslerden virajı alamayanlar, aşırı hız yapanlar. Maalesef, onlarca ölü ve yaralılar. Özellikle, profesyonel şoförlerin trafik kurallarına kesinlikle uyması beklenmez mi. Ayrıca, onların araçlarında, takometreleri de var. Yollar duble olmuş, geniş olmuş kaç para. Kazalar azalmadıktan sonra, neye yarar.
Bayram olur da, düğün dernek olmaz mı. Düğünlerde havaya silahla ateş etmek de geleneklerimizden olmuş. Gelini, damadı, olmadı bir yakının, babasını vuranlar. Hiç bir şeyden habersiz masumane eğlenenleri sorumsuzca katleden magandalar. Gençleri askere uğurlarken de, teskereden dönüşlerinde karşılarken de, törenler hep aynıdır. Arkadaşları, bir elde bayrak, diğer elleriyle sarılırlar tabancalarına. Birini vurmadıklarına, trafikte kaza yapmadıklarına şükredersin. Umut vakfı, bilgileri: bayramda biri çocuk, 46 kişi silahla öldürüldü.
Bilgilere devam edelim: Türkiye’de her 3 evden birinde silah var. Ne demek bu. Şu demek ki, vatandaşımız kimselere güvenemiyor. Kendi güvenliğini kendisi sağlamaya çalışıyor. Her, eline bir silah alan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak suç işleyebiliyor. Tesadüfen yaşıyoruz bu ülkede arkadaşlar. Tesadüfen. Ne çalışmasını, ne de dinlenmesini, adam gibi beceremiyoruz.
Eylül ayı geldi. Geceler hafiften serinlemeye başladı bile. Çalışanların, tatilleri de bitmek üzere. Tatilciler evlerine geri dönmeye başladı. Dönen dönene. Okullar da neredeyse açılmak üzere. Yollarda, bu yüzden aşırı kalabalık var. Bizler emekliyiz nasıl olsa. Tatilden dönmek için, biraz daha beklemek yeterli olacak.