Her yıl, toprak, doğada olanlar ve yılın ürünlerini, geçmiş yıllarla karşılaştırarak değerlendirme yapmak, çiftçilerin vazgeçilmez adetlerindendir. Ben ve eşim, ikimiz de emekliyiz. Bahçeyle uğraşmak da, giderek hobilerimiz arasına girdi. Hazirana girdik, yaz bir türlü gelemedi. Hava bazen yağmurlu, bir gün güneşliyse, bir gün bulutlu. Yapacak çok iş var. Bahçeye çıktığımızda zamanın nasıl geçtiğini bilemiyoruz. Öncelikle çimler, hızlı büyüyorlar. Site çalışanları iki kişi kalınca, işlere yetişmekte zorlanıyorlar. Şimdiye kadar çalışanlar iki, ben de iki olmak üzere, bahçe dört kez biçildi. İyice uzadıktan sonra biçilirse, altları sararıyor ve bir süre bahçe sapsarı görülüyor. Bu yüzden de, sık sık biçilmeleri gerekiyor.
Ağaçlar çoktan meyveye döndü. Ancak buralarda, Karadeniz’den esen kuzey rüzgarları çok olduğundan, çiçeklerin döllenmeleri de sorunlu oluyor. Bu yıl vişne ve kiraz da meyve çok az. Büyük kayısı ağacımızın yapraklarının süngüsü düştü. Koca ağaç giderek kuruyor. Küçük olanda, az da olsa meyve var. Ayva da, geçen yıla oranla az meyve yaptı. Geçtiğimiz yıl aşırı üretken olan golden elma ağacımız, bu yıl tek bir çiçek bile açmadı. Sadece bolca yapraklandı, o kadar. Bu yıl ağaçlarımız, toptan nadasa girmiş gibiler.
Mayısta diktiğimiz fideler, giderek büyüyorlar. Salatalıklar ürün vermeye başladı. Domates, biber ve patlıcanlar yeni çiçekleniyorlar. Portakal ve mandalina, çiçekten meyveye döndü. Buralarda limonu kuytuya dikseniz bile olmuyor. Geçen yıl aldığımız limon, camlı bölmede sanki yaşam savaşı veriyor. Kumkuat ve narlar da çiçek açmadılar. Sadece bodur armutta, bolca meyve var. Yaban mersinleri, azda olsa meyveye döndüler.
Komşumuzdan çelik olarak aldığım iki asma, iştahlı şekilde büyüyüp etrafa dal atıyorlar. Bahçe kapısının girişindeki, iki çardak gülünden birinin yapraklarında her yıl mantar oluyordu. Araştırdım, adına ‘kara leke’ diyorlar. Bir kez açtıktan sonra, kararan yapraklarıyla, kötü bir görünüm alıyor. Baktım hastalık diğerlerine de geçecek, dibinden kestim. Zaten sera güllerinde hastalık çıktığında, kökünden çıkarıp atın diyorlar. Bu yıl yine bolca salyangozumuz var. Geçtiğimiz yıllarda bahçelere mavi renkli zehir atılıyorlardı. Bu yıl, henüz ilaçlama yapmadılar. Arada gördüğüm salyangozları, bahçe dışında çöpe atıyorum. Doğal gübre yerine, bolca şeker gübresi aldım. Bahçeyi, onunla gübreliyorum.
Prensip olarak, bahçeden çıkan, dal, yaprak, ne varsa, bahçe kenarındaki humus üretim merkezine giderler. Üzerlerini de örtünce, orada nemli ve anaerobik bir ortam oluşuyor. İçinde, böcek, solucan ve gözle görülmeyen mikroskobik canlılar yaşayarak, ölü bitki artıklarını parçalıyorlar. Oraya koyduklarım, bir yılda çürüyüp humuslu toprak olarak, yine bize hizmet ediyor.
Bahçıvanlar, bizim bahçe hariç, diğer bahçelerden çıkardıklarını torbalara doldurup atıyorlar. Biz, sadece büyük kütükleri onlara veriyoruz, ufaklar bize kalıyor. Kalanları küçük parçalara ayırmak, benim işim. Bir sure sonra, dallar bile bisküvi gibi parçalanıveriyorlar. Hep düşünürüm, ormanlardan kesilen ağaçların kalın tomrukları dışında, yere düşenler, daima ormanda kalıyorlar. Oradaki ekosistem gereğini yapıyor. Torf ya da funda toprağı da, yine ormanlık alanlardan toplanıyor.
Bahçenizi güzel görmek istiyorsanız, eliniz daima üzerinde olacak. Ne kadar engelleseniz de, kediler her yerden atlayıp girerler. Birkaç günde bir, kedilerin bahçeye bıraktıklarını, torbalara doldurup atıyorum. Aslında, kedilerin de, bazı yararları var. Onlar fare avcısı, bahçede, iki defa fare öldürdüler. İlk evcilleşen hayvanlar, kediler ve köpekler. Sitede, sahipsiz köpek yok, kimi sahipli kimi sahipsiz, çokça kedimiz var. Onlar da, nüfusumuzdan sayılıyorlar.
Bahçenize düşen yaprakları, devamlı toplamalısınız. Geçen güller zamanında kesilecek. Komşu ve bizim bahçeden çok miktarda yenidünya yaprakları düşüyor. Uzun ve geniş yapraklar, bir sure sonra kuruyup kararınca, bahçede kötü bir görünüm oluşturuyorlar. Bu yüzden düşen yaprakların, devamlı toplanmaları gerekiyor.
Çiftçilik, tarım ve hayvancılıkla uğraşmak, oldukça zor bir zanaat. İşleri zamanında etap etap ve bilimsel teknikler kullanarak yapacaksın. Toprağın gübrelenmesi, sürülüp ekilmesi, sulama, çapalama, sonra da ürünün zamanında toplanıp pazarlanması, zaman alıcı, meşakkatli ve güç gerektiren işler. İlla bahçede olması da gerekmiyor. Merakınız varsa, balkonda, terasta, camın önündeki saksıda bile oluyor. Zamanınız varsa, işte size spor, işte size güzel bir meşguliyet. Güneşten de yararlanarak keyfini çıkaralım. Soframıza gelen her ürünün ve onu yetiştirenlerin de, kıymetini bilelim arkadaşlar.
6 yorum
Hah işte ben sofrada yemeğe varım vallahi kıymetini bilirim ama bakmaya gelince ben yokum bahçe işleri sevmek ister ben çiçek bile sulamayı sevmem sadece seyrederim sana kolay gelsin
Hocam bizim asmaların iyi olduğuna sevindim biz yalınayak köyde büyüdük ama şimdi bozulduk uğraşamıyorum keyfini bilirim ama tembellik ağır basıyor.Ders gibi olmuş gönlünüze sağlık.
Bahçeniz baya büyükmüş dr um, kolay gelsin, bereketi bol olsun. Lüksemburg’dan yeni geldim, oradaki doğaya hayran kaldım, heryer çok bakımlı,evlerin bahçeleri ve sokaklar. Bir tane sarı yaprak, geçmiş çiçek yok. Evlerin bahçeleri çim ve büyük alanlı. Herkesin bahçesinde, çim biçme robotu var,bahçedeki yuvasından her iki saatte bir çıkıp, çimleri biçip,temizleyip yuvasına dönüyor. Araştırırsanız, belki size kolaylık sağlar, ilgili resimleri bulursam,watsaptan atacağım. Kolaylık ve bereket diliyorum 🙏👍🙋🏼
Anlatsalar sabaha kadar dinlerim doğayla bütünleşmeyi bahçe ile uğraşmayı çünkü biz bunları yaşayarak büyüdük.
Şimdilerde göçebelikten dolayı sadece izliyoruz. zaman zaman özlem duysakta meyve sebze yetiştirmeye , şehrin büyüsüne tembelliğine , kolay yaşama alışmışız
Hocam.
Sevgiler selamlar
Haldun Bey kolay gelsin. Artık bahçeyi görmek lazım diye düşünüyorum.
Mavi renkli zehir, bordo bulamacı Haldun hocam; kışın meyve ağaçlarının gövdeleri ve dallarına püskürtülür, en iyi insektisitlerden biridir. Tarım ilaçlarının kullanılmasında dikkatli olmak gerekiyor, özellikle maske kullanmak şart, ilaçların konsantrasyonları da ve böcek tipine göre ilaç seçimi keza çok önemli, nabza göre şerbet hocam, selamlarımla.