Medimagazin köşe yazarlarımızdan Prof. Dr. Şahin Aksoy’un vefatını üzüntüyle öğrendim. Merhuma rahmet, ailesine ve sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyorum.
Bu makalede, belki biraz megalomanlık ve biraz da kibir kokusu ve serzenişi hissedilecek amma, gerçekleri de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu sebeple, meslektaşlarımın engin hoşgörüsüne ve her şeye rağmen, mesleklerini devam ettirebilecek mukavemeti kendilerinde bulan ve her şeye dayanma ve katlanabilme güçlerine ve füsunkâr gönüllerine iltica ediyorum.
Ambroise Paré’nin (1510-1590) kemikleri sızlasa da, berberlikten mülhem bir meslek olduğu söylense de, Cerrahi, uzun yıllar tababetten farklı ve ayrı telakki edilmiş ve eğitim-öğretimi de çeşitli disiplin ve parametreler dikkate alınarak sürdürülmüştür. Geleneksel (conventional) metotlar, bugün bile, dünyanın birçok ülkesinde, cerrahi eğitim ve öğretimin esasını teşkil etmektedir.
1827’de İstanbul, Şehzadebaşı’nda Tulumbacılar Konağı’nda kurulan tababet eğitimi veren, günümüz tıp fakültelerinin prototipini oluşturan okul, daha ziyade kitabi eğitim ve öğretime dayalı TIPHANE-İ AMİRE ve ağırlıklı olarak alaylı-tecrubi eğitime dayalı CERRAHHANE-İ AMİRE diye adlandırılan, iki farklı bölümden meydana geliyordu. 1836 yılında, bu iki bölüm birleştirilerek, fakülte şahsiyetine büründürülmüş ve Sirkeci’deki binasına nakledilmişti. Hatta bu yıllarda, doktor milleti; tabipler, göz hekimleri ve cerrahlar diye üç grupta telakki ediliyorlardı.
Cumhuriyet Dönemi’nde bile, yaşı müsait olan meslektaşlarımızın da çok iyi hatırlayacakları gibi, doğruluğu tartışılsa da, özel seçilmiş volonter cerrahi asistanlığı, normal sınıflama dışı tutuluyordu. Komplikasyonları, cerrahların tevazularının esas nedeni olsa da, ruhlarındaki çılgın çocuk, yeniliklerin kapılarını zorlamalarına vesile oluyordu. Çünkü risk almadan, büyük başarılar pek mümkün olmuyordu. Bütün bunların şüphesiz, birtakım avantaj ve ayrıcalığı da söz konusu idi.
Gel gelelim günümüze…
Performans hesaplamak, günü kotarmak, mesainin dolmasını beklemek, hastayı tedavi etmekten ziyade, gazabına uğramamak, ameliyata girmemek için bahaneler ihdas etmek, mahkemelerde sürünmek, tazminatlara mahkûm olmak, yaralanmak, aşağılanmak, katledilmek gibi korku ve düşüncelerin psikozundan ziyade, riski ve komplikasyonu daha az olan branşları tercih, akılcı ve mantıklı durmaktadır. Böyle giderse, TUS giriş puanları tedrici olarak azalan cerrahi branşlar, gazete ilanı ile asistan arar duruma düşeceklerdir.
Biz yine, bir yeni rubaimizi paylaşalım.
YAR-I SEHHAR
Bilirsin, Şems-i Mah’ın, Yar-i Sehhar aşkısın,
Nazınla, niyazınla, fisunkar bir şarkısın.
Bu müebbet kıyamda, hilalsin gülümseyen,
Umutsuz aşıkların, gerdanında takısın.