Düşünüyorum..!
Acaba bu “büyük patlama” çağdaş insanın düşüncesinde “patlama” yapabilecek mi?
İlk patlamanın 13,7 milyar yıl önce gelişmiş olduğu varsayılıyorsa, oluşturduğu sayısız gezegenden biri olan dünyanın kullanma hakkını yakalayan insanoğlunun, geldiği aşama nedir?
Büyük patlamanın “minyatürünü” oluşturmak.
Mikrokozmozdan makrokozmoza yürüyüş…
Tümevarım arayışı.
En küçük parçada en büyük varlığı yakalama…
Maddeyi enerjiye dönüştürme;
Enerjiyi maddeye dönüştürme.
Görünmeyeni görünür hale getirme;
Görüneni yeniden yorumlama.
Ve evrenin dengesi ve dünyanın doğal düzenini keşfetme çabası…
Düşünüyorum..!
Büyük patlama ile şekillendiği varsayılan dünyada yerini alan Hiroşima ve Nagazaki halkını, atomu parçalayarak elde edilen enerjiyle yok eden egemenlerin, bilim insanlarını kullanma alışkanlığı devam mı ediyor?
Devam ediyorsa, bu gücü kontrol eden ve insanlığın yararına kullanan kurumlara ihtiyaç var demektir.
Artık atom altı parçacıkları çarpıştıracak aşamaya gelen bir çağ var.
İki proton ışını rekor hıza ulaştırılarak çarpıştırılıyor.
İki proton hüzmesi ışın hızına yakın bir hızla çarpıştırılıyor.
Düşünüyorum..!
Işık hızıyla maddeyi taşıma gücüne eriştiğimizde “ışınlama” olayını gerçekleştireceğiz demektir.
Ne güzel!
Saniyede üç yüz bin kilometre uzaklığa ihtiyacımız olan herhangi bir maddeyi ulaştırmak…
İki proton ışını rekor hıza ulaştırılarak çarpıştırılırsa maddeyi “ışınlama” açılımı getirebilir mi?
Düşünüyorum..!
İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)’nde, dünyanın en büyük atom altı parçacık çarpıştırıcısı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, bizi nereye taşıyor?
Çarpma ve çarpıştırma araç ve yöntemleri yetmedi mi?
İsrail’in kullandığı fosfor bombaları, Saddam’ın kullandığı kimyasal silahlar,
Biyolojik silahlar,
ABD’nin kullandığı nükleer silahlar,
Ayrıca, bizlere henüz bilgi olarak ulaştırılmayan, ama aslında var olan ve kullanılan, adını bilmediğimiz silahlar (genellikle bize stratejik değeri olan araç ve silahlar 20-30 yıl sonra bildirilir).
Yeni bir çağın başlangıcından söz ediliyor.
Bilimin gelişmesi tarihsel sürecin her aşamasında çağ açıp çağ kapatır.
Ancak “karanlık parçacıklar” arayan çağdaş bilim insanlarımızın “aydınlık” felsefeye ve dünya görüşüne sahip olmaları hayati önem taşıyor.
Sevgi ve saygılar.