Çevresi ile sürekli etkileşim halinde olan insan, kendisine daha yaşanılası bir ortam hazırlamak için çevresini sürekli olarak etkileme çabası gösterir. Çevre, bu etkileşimde dışarıdan gelen iyi girişimlerde insanı ödüllendirirken, bunun tersi durumlarda olumsuz yanıtlar vermektedir. Günümüzde daha çok olumsuzluklarla beslediğimiz çevrenin bizleri cezalandırır gibi tepkiler verdiği görülmektedir.
İnsanın çevresini geliştirmede yararlandığı endüstri ve teknolojinin yaşamımıza kattığı konfor ve güzellikler tartışılamaz. Ancak eylemlerle ilgili plan, proje ve uygulamaların çevreden bağımsız yürütüldüğü durumlarda bazı olumsuz sonuçlara da ulaşıldığı görülmektedir. Ekolojik dengenin bozulması ile insan için yaşamsal değeri olan bitki, hayvan, toprak, hava ve suda meydana gelen istenilmeyen değişiklikler bunların başında gelmektedir. Yine bir kısım afetlerin de insanların gelişme ve kalkınma uğruna ortaya koydukları eylemler sonucunda meydana geldikleri bilinmektedir. Bu yüzden girişimlerden önce, bunların çevresel, sosyal, ekonomik, sağlık, hatta tarihsel ve kültürel dokuya verebileceği zararların önceden tahmini, daha sonra eyleme geçilmesi en akılcı yaklaşımdır. Bu yaklaşım aynı zamanda, doğa ve insana verilmesi gereken değerin göstergesidir.
Çevrenin korunmasında sivil toplum örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Aslında her bireyin, özellikle eğitim görmüş ve kendilerini aydın insan kategorisinde değerlendiren insanların çevre bilincine sahip olmaları beklenir.
Yaşanılan ortamı diğer canlı varlıklarla paylaşan insan, kendisini diğer canlılardan ayrıcalıklı kılan bazı duygu ve yetilerle donatılmıştır. Bu özellikleri sayesinde bireyin, çevreyi korumak için gereken özeni göstermesi, çevreyi tahrip edeceği daha başından belli olan yaptırımları engellemek için gereken girişimlerde bulunması bir insanlık görevidir.
Doğal olarak insanın bu uğraşta başarılı olmasında bilgi, gözlem ve deneyimlerle birlikte çevreye karşı geliştirdiği duyarlılığın da önemi büyüktür. Söz konusu duyarlılığın çocuklukta aile içinde kazandırılması çocuğu ileriki yaşlarında çevre ile ilgili sorumluluklarına daha kolay hazırlar. Özellikle insan sağlığını tehdit eden durumlar ortaya çıktığında bunlardan rahatsızlık duyar ve kurtulma yönünde tepki verir. Tepkileri çevreyi kirletenlere ve kirlenmeye engel olmakla görevli olanlara karşı yönelttiğinde alacağı olumsuz karşılığı düşünmeksizin bu görevi yerine getirme çabasından vazgeçmez. Ancak bazı insanların bu konuda aynı duyarlılığı ve cesareti gösteremedikleri dikkati çekmektedir. Genellikle bu tepkisizlik, müdahalede bulunmamayı erdem sayanlar ya da çocukluğunda, “Kimsenin işine karışma!” telkini ile büyümüş olanlarda görülebilmektedir. Ancak her ne nedenle olursa olsun, bu konudaki her olumlu girişimin insana ve doğaya aynı doğrultuda geri döndüğü unutulmamalıdır.