Bugün sizlere fanatik bir çevreci olmamama rağmen içimi sızlatan bir çevre ve sağlık sorununa ilişkin gözlemlerimi aktaracağım.
Bu yaz memleketim olan Erzin ve evimizin de bulunduğu Küçük Bağrıaçık yaylasına gitmeye karar verdim. Bilindiği üzere, yaz sıcaklığı oldukça yüksek olan güney illerimizde, özellikle de Çukurova ve çevresindeki insanlar, yaz sıcaklarından kaçmak için yazın yaylalara çıkarlar. Hemen hemen her yerleşim yerinin yakınında böyle bir yayla bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Zorkun yaylasıdır. Denizden yüksekliği 1540 m olan ve doğal güzelliklerin esirgenmeden serpiştirildiği Zorkun, Osmaniye’ye yeni yapılan üç şeritli asfalt yolla bağlanmış, Toroslar’ın bir kolu olan Amanoslar üzerinde ana yayla niteliğindedir. Buraya daha çok Osmaniye, Ceyhan ve Adana’dan insanlar gelmektedir. Zorkun’un yazlık nüfusunun 80-100 bin dolaylarına ulaştığı söylenmektedir. Zorkun’a bitişik olan Karıncalı yaylasına daha çok Erzin; Büyük Bağrıaçık yaylasına Kuzuculu, İcadiye ve Dörtyol; Küçük Bağrıaçık yaylasına da Kuzuculu ve İcadiye kasabalarının insanları gelmektedir.
Küçük Bağrıaçık yaylasındaki yazlık evlerin sayısı 330, Büyük Bağrıaçık yaylasında 1000, Üçkoz yaylasında da 1500 civarındadır. Bu yaylaların ufak tefek sorunları da olsa yol var, su var, elektrik var, ulaşım düzenli fakat çevre bilinci yok ve sağlık sorunu alabildiğine yığılmış durumda.
Bu kadar insanı kısa denecek bir süre için (en fazla iki ay kadar) bir araya getirdikten sonra bunların atık sorunlarının da olacağı ilgili ve yetkililer tarafından hatırlanması gereken önemli hususlardan biri olması gerekirdi. Ağaçlar ve genel anlamda ormanların tahribine ilişkin konuları bir kenara bırakarak evlerden ihraç edilen atıklar nedeniyle çöp deposu haline gelen ormanlara sahip çıkmamızın daha öncelik kazandığını vurgulamak istiyorum.
Zorkun ve Karıncalı yaylaları çöp sorunlarını şöyle ya da böyle çözmüşler. Fakat Büyük Bağrıaçık, Küçük Bağrıaçık ve Üçkoz yaylaları kendilerinden biraz uzaktaki orman içini aklın alamayacağı derecede kirletmişlerdir. Buralardaki çöp sorununu çözmek için öncelikle halkın bilinçlendirilmesi ve durumun önemi anlatılmalı; kağıt ve plastik atıklar evde yakılmalı, meyve-sebze atıkları toprağa gömülmeli ve evden çöp miktarı en aza indirilmelidir. İkinci olarak da toplanan çöpler uygun yerlerde ayrıştırılarak imha edilmeli ve üzeri örtülmelidir. Bu zahmete girecek olanlar ise bu yerleşim yerlerinin bağlı olduğu kurumlardır; Erzin ve Dörtyol Kaymakamlıkları, Osmaniye ve Hatay Valilikleri, Orman Bölge Müdürlüğü ve yerel yönetimler.
Çöplerin görüntü kirliliği ve kokusu bir yana bırakılacak olursa, esas sorunun bu atıkların artık yaban hayvanlarını da öldürür hale gelmiş olması ve daha da kötüsü yangına en ateşli davetiyeyi çıkarıyor olmasıdır. Umarım bu cennet Amanoslar zarar görmeden gerekli önlemler alınır. Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.