Değerli Medimagazin dostları, bilindiği üzere 19 Mayıs 2008 Pazartesi gününden itibaren tüm Türkiye’de yeni bir yasa uygulanmaya başlandı. Toplumun tüm kesimlerini ve özellikle gelecek nesilleri, başkalarının içtiği sigara ve tütün ürünlerinin dumanın zararlı etkilerinden korumak amacıyla yeniden düzenlenen 4207 sayılı Yasa hayata geçirildi. Buna göre söz konusu tarihten itibaren, kamunun ortak kullanım alanlarında, işyerlerinde, toplu taşıma araçlarında sigara içilemeyecek ve diğer tüm tütün ürünleri kullanılamayacak. Yasa’da bu konuda belirlenmiş istisnai alanlar ise son derece sınırlı. Kamuya açık kapalı alanlar ve işyerlerinde artık sigara içme odaları olmayacak. İşte bu noktalar hepimizi bağlayan sınırları oluşturmakta. Ne yazık ki, Türk toplumunun en fazla sigara içen meslek kesimini öğretmenlerle beraber hekimler oluşturmakta.
Bu nedenle yasanın uygulanabilirliğinde biz oldukça zorluk yaşamaktayız. Kendi içimizden ve dışımızdan gelen şikâyetlerle sigara dumanı peşinde koşar olduk. Sigaranın zararlarının en farkında olması gereken grup olan hekimlerimizin alışkanlıklarından kolay vazgeçememeleri bunun ana nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysa bugün sigara dumanının ortama salınması dahi bir çevre sorunu olarak kabul ediliyor ve Sağlık Bakanlığı tarafından “Havanı Koru” sloganıyla herkesin kendi yaşadığı ortam havasını sağlıklı olarak kullanabilmesi teşvik ediliyor. Bu durum kimimiz için çok zor olabilmektedir. İnsanoğlu yaşamını devam ettirebilmek için toplum içinde yaşamaya gereksinim duymuştur.
Toplumsal yaşam bireyin yaşamına kolaylıklar sağlayan öğeler getirdiği gibi, zorlaştıran yanları da içermektedir. Toplumsal yaşam; giderek sayıları artan ve buna bağlı olarak çeşitlenen gereksinimleri olan bireylerin, daha ileri teknolojileri üretmelerine, daha önce tarımsal üretim alanı olan bölgeleri yerleşim alanı olarak kullanmalarına, sınırlı kaynakları tüketmelerine, yaşadıkları ortamları kimi zaman onarılmaz biçimde kirletmelerine ve doğal kaynakları yok etmelerine neden olmaktadır. Bu durumda çağımız insanına düşen; teknolojiden etkili bir biçimde nasıl yararlanabileceği, ortaya çıkan sorunları nasıl çözümleyeceği ve gelecekteki sorunların ortaya çıkma olasılığını nasıl en aza indirebileceği sorularına yanıt bulmaktır. Bunun tek yolu da; yaşadığı çevrenin sorunları hakkında bilgilenme sorunları çözümleme ve sorunun kaynaklarını ortadan kaldırma konusunda bilinçlenmektir. Zamanla yitirilen kaynaklar ve güzelliklerden yoksun kalmanın yarattığı rahatsızlık gelecek kaygısı insanoğlunu tedbirler almaya, hatalarını tekrarlamamaya yöneltmiştir. Bu açıdan bakıldığında çağdaş çevre bilincinin oluşumunun hızlandığı söylenebilir. Ancak çağının koşullarına uyum sağlayabilen insanlar için çevre bilinci; artık bir takım değerlerin yitirilmesinden sonra yasaklarla birlikte yaşamak olmasa gerektir. İnsanlar, grup içinde çevrelerindeki insanlara uyma davranışını grubun fikrine inandıkları için, fikren de kabul ettikleri için sergiledikleri gibi, aynı fikri paylaşmasalar da uyma davranışını sergileyebilmektedirler. Kişilerin çevre konusunda duyarlıklarını geliştirmede en etkili yollardan birinin birçok kişinin düşündüğü gibi cezaların arttırılması gibi caydırıcı önlemlere ağırlık vermekten farklı bir şeyler olduğu söylenebilir.
Çevresine zarar verenlerin etkili bir biçimde cezalandırılmasının gerekliliğini yadsımaksızın, kişilerin yaşadıkları çevre ile ilgili fikirlerinin gelişmesine olanak yaratmak ve ortam sağlayabilmek ana bakış açımızı oluşturmalıdır. Sigara içen bir kişinin yakın çevresinde yarım saat geçirmek ile sigara içen kişiyle aynı tehlikelere maruz kalındığının bilinmesi belki de sigara içeni vazgeçirme konusunda atılmış ilk adım olabilir. Ey sigara içenler, toplum içinde çektiğiniz her nefes sizi ve o ortamdaki herkesi eşit derecede etkiliyor, bunu bilin ve hızını kesmeden uçuruma doğru dolu bir otobüsü önünü görmesine rağmen süren bir otobüs şoföründen farkınız olmadığını da artık görün. Kendi sorumluluğunuzla birlikte çevrenizdeki tüm insanların sorumluluğu da taşıyabilecek misiniz? Çevreye her konuda saygılı olmak günümüz insanın ana düsturu olmadır. Ama şu da unutulmamalıdır ki, çevreye saygı en başta kişinin kendine olan saygısıyla olur. Esen kalınız.