Ülke olarak, toplum olarak işin cılkını çıkarmakta üstümüze yok. Hani bir dünya sıralaması olsa birinciliği kimseciklere kaptırmaz, diğer ülkelere açık fark atarak birinci gelirdik.
Mahallede, köyde, kasabada her nerede olursak olalım, herkes kim ne yapıyor, diye birbirine bakar. Başarılı oldu mu, hemen aynısını yapmaya başlarız. Bu sene soğan, patates para etti de birileri çok kazandı mı, bunu gören herkes tarlasına soğan, patates eker. Hasat geldiğinde, ürün de bol olunca, para etmeyip üç paraya ancak satılır ya da tarlada kalır. Çiftçi eli belinde seneye ne ekeyim, diye kara kara düşünmeye başlar.
Gençliğimizde plakçılar vardı, plak bitti, sonra kasetçiler türedi. Ardından videocular vs. Seksenli yıllarda banker şubeleri yerden biter gibi her yerde açılır oldu. Bankerlerin kimi yurt dışına kaçtı, geri kalanı battı, milletin parası çar çur oldu gitti.
Önceleri merdiven altı olan kaçak döviz işlerinde, alım satım legal hâle gelince başta sarraflar olmak üzere pek çokları, köşe başlarına döviz büroları açar oldu. Kâr düşünce çoğu kapandı.
Ülkede iyi kâr getiren işlerden biri olan bankacılık ön plana çıkınca, başta büyük şirketler olmak üzere inşaat şirketleri, Emlak bankası müteahhitlerinin çoğu birer banka kurdular. Kimi satıldı, kimine BDDK el koydu. Çoğumuzun parası battı.
Eğitim de bu furyadan oldukça nasibini almış durumda. Dershane, anaokulu derken, giderek özel liseler kurulmaya başlandı. Büyük küçük pek çok yatırımcı, vakıflar, birer birer üniversite açmaya başladı.
Devletimiz hiç bundan geri kalır mı. “Her ile bir üniversite” sloganıyla, neredeyse kasabalara kadar, para bende denilerek “devlet üniversiteleri” kurulmaya başlandı. İlde üniversite, ilçede fakülte ya da yüksek okul.
Vikipedi’ye göre 114’ü devlet, 76’sı vakıf olmak üzere toplamda 190 üniversitemiz varmış. Olur olur. İhtiyaç var yok, hepsi bize vız gelir. İki yüz de olur, beş yüz de.
Benim konum olan tıp fakültelerimiz acaba kaç tanedir, hiç düşündünüz mü? Hemen yanıtlayayım. Bugün itibarıyla 76’sı devlet, 32’si vakıf olmak üzere, toplam 118 adet tıp fakültemiz varmış (bugün, YÖK yetkilisi ile telefon görüşmesi).
“Tıp fakültesi sayısı olarak dünyada 5. sıradaymışız.Dünyadaki sıralamaya bakıldığında, en fazla tıp fakültesi olan ülke Hindistan (nüfusu 1.250 milyar). ABD’de 147 adet tıp fakültesi var, ancak büyük bir reformla 20 yıllık sürede 13 adet yeni tıp fakültesi açmayı planlıyormuş (ABD nüfus, 450 milyon). ABD gibi büyük bir güç, tıp fakültesi sayısında %10’luk bir artışı 20 yıllık süreçte yapabilmeyi büyük bir başarı olarak görmektedir (Dr. M. Çelen).
Batıda Edirne’den başlayıp kuzeyde Karadeniz sahilinden devamla Artvin’e kadar, ikinci hat Kars’a, üçüncü hat Van’a, en güneyde Ege ve Akdeniz’i takiben Mardin’e kadar uzanan dört çizgi çekin. Tıp fakültesi olmayan ilimiz yok gibi.
Ege Bölgesi’nde tıp fakültesi olmayan bir tek Uşak ilimiz kalmış. Etrafında tıp fakültesi olan illerden neleri eksik. Eh orada da açılır yakında.
Her tıp fakültesi için 150-200 milyon dolara gerek varmış. Denizde kum bizde para misali açarız açarız. Deliyle zenginin ne zaman ve ne yapacağı belli olmaz, derler. Terör biter bitmez Hakkâri’de de açtık mı bir tıp fakültesi, siz görün taframızı. Görün de, tarlada kalan soğan, patates misali, mezun olan doktorlar ortalıkta işsiz kalmasa bari.