Hediye edilen minik bir orkidem vardı. Mutfak camımı süslüyordu. Orkidelerin direk güneş almaktan hoşlanmadığını öğrenince minik saksıma gün ışığını dolaylı olarak alacağı bir yer seçmiştim. İç mutfak penceremde balkondan gelen ışığın önüne yerleştirmiştim. Yerini çok sevip yapraklarını iyice açmıştı. Bir gün iki dal verdiğini gördüm, açıyor diye şaşırdım ve sevindim. Çok küçük olduğu ve toprağı da az olduğu için aslında açmasından yana pek umutlu değildim. Aradan kaç gün geçtiyse sonraki “görüşümde” iki dalından da çiçekler filizlenmişti. Ancak her gün gördüğüm halde dikkat etmediğim için dallar yatay uzamış ve pencere camına dayanmıştı. Orkideler yukarı uzamaz mıydı? “Dalları bağlamam gerekiyordu demek ki!” diye düşünüp işe koyuldum. Birinci dalı çubuğa bağlamak istedim. Tam bağladığımı, başardığımı düşünürken bir ses duydum, önce ne olduğunu anlamadım, sonra ikinci dalı bağladım. Dönüp birinci dala baktığımda sesin nereden geldiğini anlama uğraşında dalı kırdığımı fark ettim. “Çıt” demiş orkidem. O kadar üzüldüm ki. Daha yukarı doğru büyüsün derken orkidemi bir çiçeğinden etmiştim. Dalın geleceği solmuştu.
Sonra bir anda kendi hayatım gözlerimin önüne geldi. Çocuklarımı büyütürken daha iyi, daha mükemmel olsunlar diye zorlarken veya eleştirirken “çıt” latıyor olabilir miydim? Yanlış tavırlarımla yaşama dair isteklerini zayıflatma ihtimalim var mıydı? Yaptıkları bir resimde, oynadıkları bir oyunda onlara yaklaşımım eleştirel olduğunda, daha iyi yapsınlar diye yanlışlarını gösterdiğimde yaşam enerjilerinin azalmasına neden olabilir miydim? İçlerindeki yaratıcılığı ortaya çıkarmak için her yaptıklarına veya yapamadıklarına eleştirel yaklaşmak, kötü söz söylemek onları büyütecek şey mi? Söylemim nasıl olmalıydı? Yoksa çok mu takılıyordum, o kadar da önemsenecek şeyler değildi bunlar!
Facebook’ta gruplarda araştırırken kırılan orkide dalının dikkatlice eski dalına uç uca bağlanırsa tutabileceğini, dalın o kısmını sulamak gerektiğini okudum. Uyguladım, ama oldukça zor tutturabildim. On gün kadar çiçeği ve dalı izlemeye devam ettim. Ama başarılı olamadım maalesef. Çiçek dalında kurudu.
Şimdi orkide dallarını erkenden bağlamayı unuttuysam istedikleri yöne eğilmelerini izlerken önlerine engel çıkmaması için çaba sarf ediyorum.
Atasözümüz ne demiş:
“Ağaç yaşken eğilir.”
Sert davranınca kırıyoruz.
Sertleşince kırılıyoruz.
Yumuşakken yont.
Yavaş yavaş yont.
Çıt
Bir küçük çıt sesi
Duydun mu küçüğüm?
Korkma, çıt dedi
Çiçeğin dalından geldi ses
Evet, kırıldı malesef çiçekli dal
Dik dursun derken
Biraz sertçe çekmişim
Ah küçüğüm,
Sesi duyunca anlasam da hatamı
Daha özenli davranmak için
Geri gitmiyor ki zaman
Kırılıvermiş, ne yazık?
Çok üzgünüm şimdi
Üzgünüm be küçüğüm
Lakin üzgün olmamın
Neye faydası var ki!
Var mı kırdığım dalı
Yeniden yeşertmenin yolu?
Var mı küçüğüm?
Belki olmaz eskisi gibi, ama
Yine de yaşama döndürebilsem dalı
Yeni çiçeklerle taçlansa
Zamanla eskisinden de yeşil olsa
Ne güzel olurdu
Gönlümün hüznü dinerdi
Hadi küçüğüm
Gel de bana yardım et
Yoksa üzüntüden
Kalkmıyor kolum bile
Ama kalkmalı
Ve bulmalıyım bir yol
Yeşertmek için bu dalı
4 yorum
İçten samimi ve özenle seçilmiş kelimelerle yüreğimize dokunuş yaparken çokça düşündüren bir yazı olmuş..bir öz eleştiri yaptım okurken acaba ben demi orkidelerimi çıt latiyorum diye…emeğinize kaleminize sağlık hocam
Ne güzel sözler. Çok teşekkürler. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile…
Çok değerli cnm hocam ne kadar güzel yüreğimize dokunan hissederek okuduğum bir yazı olmuş her zaman sevgin ve saygılı duruşunla yüreğimizde ve sohbetimizdesin başarıların daim olsun seni çok seviyoruz ❤️🤲👏
Çok teşekkür ederim. Her şey karşılıklı. Saygılarımla.