Samimi Allah inancı, büyük manevi güçtür. Bu inançla tereddütsüz bir şekilde Allah’a inanan insan, bu inancın verdiği güvenle ruh dünyasında huzur bulur ve mutlu olur. Kur’an-ı Kerimde haber verildiğine göre Yüce Allah, kendisine bu şekilde inanıp güvenen insana sahip çıkar ve onu korur. Allah insanı koruduktan sonra, bütün dünya ona düşman olsa bile ona hiçbir şekilde zara veremezler. Eğer sosyal hayatımızda sıkıntı yaşıyorsak, Allah’a olan inancımızdaki samimiyeti sorgulamalıyız. Mutlaka bizde bir sıkıntı vardır.
Ona göre sosyal hayattaki bütün davranışlarımız, Allah’ın haber verdiği ölçüler dâhilinde olmalıdır. Her konuda, Kur’an-ı Kerim’i ölçü almalıyız. Pek çok insan, çocuk yapmaktan çekinmekte ve mazeret olarak, “Bakamayız, karın doyurmak çok zor, kendimize zor bakıyoruz” ve benzeri sebepleri ileri sürmektedir. Kimi Müslümanlar, sudan bahanelerle anne karnında oluşan canlı cenini/bebeği geçim zorluğunu bahane ederek aldırmaktadır. Allah’a samimi bir şekilde inanmış insanın böyle bir endişesi olamaz, olmamalıdır. Eğer gerçekten Allah’a tereddütsüz bir şekilde inanıp güveniyorsanız, Kur’an-ı Kerim’de bulunan şu ayetleri dikkatle okuyarak bir müddet düşününüz.
قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
“De ki: Gelin size Rabbinizin haram kıldığı şeyleri söyleyeyim: Allah’a hiçbir şeyi şerik koşmayacaksınız. Ananıza babanıza iyilik yapacaksınız. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyeceksiniz. Çünkü size de onlara da rızkı biz veriyoruz. Fahiş günahların gizlisine de açığına da yaklaşmayacaksınız. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayacaksınız. Allah size, aklınızı kullanasınız diye bunları tavsiye buyurmaktadır.”[1]
وَلاَ تَقْتُلُواْأَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءاً كَبِيراً
“Yoksulluk/geçim korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Çünkü onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kesin olarak bilin ki onları öldürmek/rızık korkusu ile dünyaya gelmelerine engel olmak, büyük bir günahtır.”[2]
Bu ve benzeri ayetlerde, Yüce Allah tereddüde kapılmadan samimi bir şekilde kendisine inanan insanları rızık korkusuyla çocuklarını öldürmemelerini emretmektedir. Tüm insanların huzur, saadet ve mutluluğunu, toplumsal uzlaşı ve barışını hedefleyen Kur’an-ı Kerim, her türlü canlı varlığın, özellikle insanın yaşamasına engel olacak davranışlarda bulunmayı yasaklamaktadır.
İslam dini gelmeden önce Araplar arasında çeşitli sebeplerden dolayı çocuklar öldürülüyordu. Özelle kız çocuklar diri diri gömülüyordu. Rızık endişesiyle çocukların oluşmasına engel olunuyordu. Çeşitli yollarla anne karnındaki çocukların düşmesi sağlanıyordu. Anne karnına yerleşen bir cenini parçalayıp aldırmak, ne kadar korkunç bir cinayettir. Kur’an-ı Kerim nazil olunca, bu ve benzeri ayetlerle onların bu tür hareketlerde bulunmamaları emredildi.
Maddi olarak çocukları şu veya bu şekilde öldürmemek gerektiği gibi, manevi olarak da onların ruh dünyalarının kirlenmesine, manevi yönden ölmelerine asla müsaade etmemek gerekir. Çocuklar, maddi ve manevi yönden sağlıklı büyümelidirler. Çünkü çocuklar, hem aile hem de toplum için her şeydir.
Herkese selam, saygı ve hürmetler!
[1] el-En’am 6/151.
[2] el-İsra 17/31.