Hayat böyledir işte… Elindekilerin kıymetini bilmezsen bir bir kaybedersin hepsini. Annenin, babanın, kardeşlerinin, komşularının, çocuklarının, seni sevenlerin kıymetini bilmezsen bir bakarsın yapayalnız kalmışsın… Tıpkı koronalı dünyada olduğu gibi. Yapayalnız, kendi kabuğunda yaşayan kaplumbağaya döndük hepimiz. Kafamızı kabuğumuzdan biraz çıkarıyoruz sonra hızlı bir hamle ile içeri sokuyoruz. Korkuyoruz hasta olmaktan, hastalığı etrafımızdakilere bulaştırmaktan, yoğun bakımda hayat mücadelesi vermekten, en sevdiklerimizi can çekişir halde görmekten…
Neler gitti hayatımızdan… Korona ismini ilk duyduğumuzda şaka gibi geldi hepimize… Çocuklarla el ele verip, horon tutup, bir türkü bile bestelemiştik: ‘Oy korona korona, sakın gelme bu yana, git o yana o yana…’ Zaman geçince, insanlar bir bir hayata veda etmeye başlayınca gerçeğin biraz farkına vardık. Ancak ne zaman tüm gerçeği anladık biliyor musunuz? Hastalığı kendimiz veya birinci derece yakınlarımız geçirdiğinde…
Maskesini takmadan meyve sebze satan manavı ve çalışanlarını uyardığımda öyle bir azarlanmıştım ki alışveriş yapmadan hızlı adımlarla uzaklaşmıştım. Alışveriş merkezinde maskesiz dolaşan çifti ikaz ettiğimde ise bakışlarıyla öyle bir nefret ve kin yağmuruna tutulmuştum ki, hâlâ unutamıyorum. Sonra ne oldu peki? Alışveriş merkezleri kapandı, manavlar kapandı, marketler belli saatlerde hizmet verebildi, berberler açılmadı, herkes kendisinin kuaförü oldu. Birçok işyeri iflas etmek zorunda kaldı, açık olanlarda günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar para kazanabildi. İyi mi oldu? Hepimiz yakınlarımızı, arkadaşlarımızı kaybettik, üzüldük, ağladık, cenazelerine bile katılamadık, dokunamadık, yokluklarına alışamadık. Korona polis demedi, asker demedi, doktor demedi, genç demedi, yaşlı demedi, çocuk demedi… Koparabildiğini kopardı hayattan…
Bu yaşadıklarımıza rağmen güzel günlerimizin kıymetini hâlâ bilmiyoruz. Azıcık kısıtlamalar kaldırılıyor, hemen sosyal mesafe kalkıyor, maskeler çıkarılıyor, kafeler tıka basa doluyor, toplantılar yapılıyor, altın günleri geri geliyor… Görünen o ki, bu şekilde tedbirsiz ve düşüncesiz yaşamaya devam edersek bu hastalık bitmeyecek. Halimizden memnunuz demek ki? Biz öyle böyle biraz yaşadık özgür dünyada. Ya çocuklarımız ne olacak? Onların çocukları ne olacak? Ev hapsinde yaşamaya devam mı edecekler? Keşke hayatı geri sarmanın imkânı olsaydı da korona virüsün ilk ortaya çıktığı zamana geri dönebilseydik. Herkes işin ciddiyetini kavrasaydı, tedbirlere tam olarak uyulsaydı da bu noktalara gelmeseydik. Tüm insanlar dürüst davransaydı da kendilerini izole etselerdi ve hastalık bu safhalara ulaşmasaydı.
Umarım hastalık biter, dışarıda özgürce dolaştığımız, korkusuzca tokalaştığımız güzel günlere geri döneriz… Ve yine umut ediyorum ki, bu yaşadıklarımız hepimize ders olur, insanları kırmaktan, başkalarının mutsuzluğu ile mutlu olmaktan ve sürekli birilerinin açığını aramaktan vazgeçeriz. Korona isminin hayatımızdan çıkması ve mutlu günlerin bir an önce gelmesi dileklerimle…
7 yorum
Benim de pandemiden cıkarttığım en önemli şey sahip olduklarımızın farkında bile olmadığımızdı. Pandemiyi cok güzel anlatmışsınız hocam .
Kaleminize sağlık…
Yaşadıklarımızı çok güzel anlatmışsınız
Kaleminize sağlık
Çok güzel özetlemişsiniz elinize sağlık
Hocam yazınızın başlığı bile insanlara ders niteliğinde ama anlayana uygulayana, gerçekler ancak bu kadar ifade edilir. Yüreğinize sağlık
Çok haklısınız hocam bende size katılıyorum inşallah koronasız günler bizi bekliyor.Rabbim yâr ve yardımcınız olsun.
Kaleminize sağlık hocam
Keşke demek bir şeyleri değiştirmese de keşke insanlarımız işin ciddiyetine varsalar bir an önce.
Sağlıcakla kalın
Harika bir anlatım ile yaşamaları ne güzel özetlemişsiniz. Elinize, yüreğinize sağlık.