İnsanların baş edemeyeceklerini düşündükleri bazı durumlarda, ”bana bir şey olmaz” inancı arkasına saklandıkları bilinmektedir. Bunun nedenleri insandan insana değişiklik gösterebilir. Ben böyle bir iddiada bulunmasam da, içinde bulunduğumuz bu pandemi döneminde hastalanacağımı hiç düşünmemiştim. Çünkü kendime göre bazı geçerli nedenlerim vardı. Flüge damlacıklarının konuşma, öksürme ve aksırma yoluyla insandan insana mikrop taşıdığını bildiğim için, insanlarla iletişimde belirli mesafeyi korumayı alışkanlık haline getirmiştim.
Pandemi başlar başlamaz solunum yoluyla geçen bu hastalıktan korunmak için, diğer önlemlerin yanında maske takmaya da başlamıştım. Ayrıca hiçbir hastayla da temasta bulunmadığımdan emindim. Ancak tüm bu önlemlere karşın, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan rutin test uygulaması sonucunun bende pozitif çıkması, benim bazı konularda tamamen yanıldığımı gösterdi. Kendimi hasta gibi hissetmesem ve öyle görünmesem de, ben bir hayalet taşıyıcıydım. Diğer bir deyişle, hastalık bende asemptomatik olarak seyretmekteydi. Hastalığa ilişkin hiçbir belirti göstermediğim için hiçbir yakınmam olmamış ve kimsenin dikkatini çekmemiştim. Oysa hastaydım ve virüsü başkalarına bulaştırma riski olan biriydim. Sağlık Bakanlığı Yüksek Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara tarafından da, Türkiye’de hiç belirti göstermeden Covid-19 geçiren kişiler olduğuna ve yaklaşık 36 bin kişinin hastalığı taşıyor ya da geçirmiş olabileceğine vurgu yapılarak bu rakamın, toplam vaka sayısının 3 katı olduğuna işaret edilmiştir.
Yaşamakta olduğum rezidansta, görevliler de dahil tüm üyelere test yapıldığında, benim dışımda diğer kişilerin test sonucu negatif bulunmuştu. Böyle bir sonuç, sevindirici olmaktan ziyade, bu kişi ya da kişilerin de hayalet taşıyıcı olduklarını, maske kullanımı ve sosyal mesafeye dikkat etmediklerini düşündürmektedir. En önemlisi de taşıyıcı olarak çevreye zarar verme potansiyeli yüksek olan bu kişi ya da kişilerin zarar vermeye devam edecekleridir.
Bu deneyim, aynı zamanda bizlere negatif test sonuçlarının her zaman inanılır ve güvenilir olmadığını kanıtlanmıştır.
Bu olgunun düşündürücü diğer bir yanı ise, eğer bana test yapılmamış olsaydı ve ben kendimi ve başkalarını koruma amacıyla, bazı kurallara özenle uymamış ve önlemler almamış olsaydım, benim de farkına varmadan bir hayalet taşıyıcı olarak çevreme zarar vermem kaçınılmaz olacaktı.
Diğer bir noktada, eğer hastalık bana bulaştığında bende tüm belirtileriyle seyrediyor olsaydı, yaşım ve genel durumuma bağlı olarak yüksek risk grubunda olmam nedeniyle sonuç pek iyi olmayacaktı.
Tüm bunlara karşın, ben hala olanları karşıdan seyreder gibiydim. Korkmadım ve ne olacak endişesi duymadım. Bunun nedeni, benim kendimi nasıl duyumsamamla ilgiliydi. Doğal olarak, durum yine de hastanede tedavi olmamı gerektiriyordu. Hastaneye yattım ve testin negatif olduğu doğrulandıktan sonra taburcu oldum. Bunu izleyen 14 günlük karantina dönemini evimde kurallara uyarak ve bazı yoksunlukları göğüsleyerek geçirdim. Aslında özet olarak şunu söyleyebilirim; koronavirüs bana sessizce geldi ve yine sessizce gitti. Bellekte kalan izler dışında hiçbir iz bırakmadı diyebilirim.
2 yorum
Çok geçmiş olsun.
Çok teşekkür ederim. Gecikmeden dolayı özür dilerim.
İyi günler olsun.