Biz; tanrının insanlığa mesajlarını peygamberler vasıtasıyla gönderdiğini düşünürüz. Aklı olan ve kıyaslama yapabilen insanoğlu bazı olaylardan ve oluşumlardan ders çıkartarak ona göre tedbir alır. Takdir Allahtan tedbir de bizden düsturuyla hareket ederiz. Ama Allah’ın takdiri deyip ona karşı bir işlem yapılmaması da uygun değildir. Son yüzyılın felaketlerinden bir tanesi de 2019 yılın da ortaya çıkan Covid-19 hastalığıdır. Tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam etmektedir.
Covid-19 pandemisinin sağlık, sosyal ve ekonomi başta olmak üzere insanlık üzerinde birçok etkileri olmuş ve olmaya devam etmektedir. Sağlık açısından toplumda hiç de azımsanmayacak derecede kalp hastalıkları, kanser ve sigaranın sebep olduğu hastalıklardan ölüm nedenleriyle bu hastalık da yarışır olmuştur. Bunu ileriki yıllarda daha net bir şekilde sayılara dökebileceğiz. Covid-19 hastalığına bağlı ölümler yanında; psikolojik olarak çok önemli korkuya sebep olmuştur. Bu korku dolayısıyla insanlar dışarıya çıkmamış, diğer hastalıklarının tedavilerini aksatmış ve kötü durumlara düşmüşlerdir.
Ülkeler ve inanışlara göre farklılıklar olmasına rağmen yaşlıların kendilerini terk edilmiş hissine kapıldıkları, aile bağlarının zaman zaman çözüldüğü ve aile içi çatışmaların olduğu görülmüştür. Öğrenme çağındaki çocuk ve gençler eğitimlerinden geri kalmışlardır.
Bunların yanında sağlık sisteminde bir takım ülkelerin yetersizlikleri ve anlı şanlı dünya sağlık teşkilatlarının içinin ne kadar da boş olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca öncelikle tedavi edici hekimliğin değil koruyucu hekimliğin önemi ortaya çıkmıştır. Bu pandemi ülkeler arası ekonomik savaşlara sebep olacak düzeye çıkmış, silah ticareti kadar ilaç ticaretinin(bunun içine aşı vs. de girmektedir) de önemi anlaşılmıştır. İnsanlığın yaradılışına ters olan güçlünün zayıfı ezdiği düzenin devam ettiği bir daha görülmüş, ekonomik yönden zayıf olan ülkelerin bu hastalıkla mücadelede de geri kaldıkları görülmüştür.
Hep kötü sonuçlar mı oldu? İyi sonuçlar yok mu? Biz bunlardan iyi yönde dersler çıkarabilir miyiz? Evet çıkarabiliriz.
Temizliğin bir kez daha önemi ortaya çıkmıştır.
Aile bağlarımızın daha kuvvetli olması gerekir. Yaşlılarımızla daha çok ilgilenip onların hayat tecrübelerinden daha çok faydalanmalıyız. Çocuklarımıza daha iyi bir çevre ve dünya bırakmalıyız. Nefes alabileceğimiz temiz bir ortam yaratabilmeliyiz. Liyakata önem verip ehil kişilerin ve kurumların görüşlerini almalıyız. Tek düze fikirler değil farklı alternatif görüşler olmalıdır.
En büyük olay insanın bedenen ve ruhen sağlıklı olmasıdır. Bir deyimle sözlerimizi bağlayalım:
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet-i cihanda bir nefes sıhhat gibi.”