2019 Aralık ayından beri Dünya’da iki yüz milyona yakın kişiyi enfekte eden ve dört milyonu aşkın insanın ölümüne yol açan SARS-COV-2 virüsünün neden olduğu COVID-19 pandemisi; virüsün mutasyonlarla güçlenmesi, bulaşıcılığını artırması ve geliştirilen yeni tedaviler ve aşılara direnç kazanması sonucu hız kesmeden devam etmektedir. Ülkemizde bugüne kadar 5.5 milyon aktif vaka saptanmış, elli bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Ekim 2020 tarihinde faz III çalışmalarını tamamlayarak acil kullanım onayı alan aşılar ne yazık ki hızlı ve yaygın aşılama sağlanamadığı için virüsün güçlü mutant tiplere evrilmesi sonucu bulaşıcı önlemede etkinliği başlangıçta %90 üzerinde olan Phizer-BioNTech te bile %60’lara düşmüş durumdadır. Ülkemizde başlangıçta aşılamanın etkinliği düşük olan SİNOVAC ile yapılması ve yeterli hızda uygulanamaması, Mart 2021′ de vaka sayısı artarken yapılan kontrolsüz gevşetmeler sonucu günlük 60 bini geçen vaka sayısı ve 400’e yakın ölüm nedeniyle daha sıkı önlemler alınmak zorunda kalınmış, aşılanmaya hız verilmiştir. Bunun sonucu ve mevsim gereği günlük vaka ve ölüm sayısı düşmekle birlikte hala aktif vaka sayısı 5 binin üzerindedir ve günde kırka yakın vatandaşımız hayatını kaybetmektedir. Phizer-BioNTech ile hızla devam eden aşılama toplum bağışıklığını sağlama açısından oldukça iyi bir gelişmedir. Ancak özellikle sosyal medyada dolaşan aşı ile ilgili bilimsel kanıtı olamayan yanlış bilgi ve aşı karşıtı kampanyalar da aynı hızla devam etmektedir. TRT’de aşılama ile ilgili kamu spotlarına yer verilmesi gerekli ancak yeterli değildir. Aşı olunması yönünde daha fazla bilgilendirme ve kamu spotuna tüm yazılı ve görsel basın organlarında ve iletişim kanallarında geniş yer verilmelidir, belki de toplum sağlığını tehdit eden aşı karşıtı paylaşım yapanlar veya aşılanmayanlar için yasal yaptırım getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki bir zamanlar ülkemizi kasıp kavuran be birçok insanın ölümüne yol açan tüberküloz (verem hastalığı) yaygın ve zorunlu aşılama sonucu tek tek vakalar halinde görülür hale gelmiştir.
Bir Temmuz 2021 tarihi itibariyle vaka sayısı ve ölümlerin azalması ve aşılanmanın hızlanması ile kısıtlamalar önemli önemli gevşetilmiştir. Kısıtlamaların gevşetilmesinin sosyal yaşamımıza yansıması ise gözlemlerime göre “hastalık bitti, her şey normal döndü” dercesine tam bir toplumsal rahatlamaya yol açmış görünmektedir. Toplu aktiviteler, düğünler, nişanlar, nikahlar, yeme içme mekanlarında dip dibe oturmalar, maskenin zorunlu yerler dışında tamamen hayatımızdan çıkması hız kesmeden devam etmektedir. Halbuki konunun uzmanı bilim insanları son zamanlarda bulaş hızı çok yüksek olan Delta varyantının büyük tehlike arz ettiğini sonbaharı beklemeden dördüncü pikin görülebileceğini bildirerek toplumu ve yöneticileri uyarmaktadır. Bu kritik süreçte savaşı virüsün kazanmaması için toplum ve sorumlu vatandaşlar olarak tüm kişisel hijyen önlemlerine azami derecede uymamız ve aşı karşıtı söylemlere itibar etmememiz gerekmektedir. Aksi halde meydana gelecek dördüncü dalgayı artık ne ülke ekonomisi nede sağlık sistemi kaldıracak durumda değildir.