Geçen sene üniversitemde, haziran ayında “geleceğin sağlık ve tıp eğitimi, geleceğin tıbbı ve sağlık hizmetleri” konusunda uluslararası kongre düzenlemiştik.
On beş yabancı ve on beş Türk katılımcı ile birlikte, bu kongrede dinleyiciler ve öğrencilerimiz ile gelecek konusunda ayağı yere basan öngörüleri paylaşmıştık. Dinleyiciler, bize bu anlattıklarımızın distopik olduğunu ifade etmişlerdi. Anlattığımız konular arasında yakın gelecekte yapay zeka ile hekimlikte tanı koyma, hasta takibi ve tedavisi vardı. Hemşirelikte hasta bakımı, fizyoterapide manuel uygulamalar, davranışsal beslenme alanında gelecekte nesnelerin interneti ve algoritmalar kullanımı öne çıkan konulardı.
Tıp ve sağlık eğitimi ve tıp ve sağlık hizmetleri uygulamalarında uzman, bilgili, becerikli, doğru tanı koyan, tedavi eden hekimlere ve hasta takip eden hemşirelere duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Fakat bu nitelikte hekim, hemşire, sağlık personeli yetiştirmek hem çok zaman alan hem de çok pahallı bir süreçtir. Makine öğrenmesi, derin öğrenme algoritmalar adı verilen yapay zeka uygulamaları son dört beş yıldır daha ucuz, daha erişilebilir, hekime, hemşireye ve sağlık personeline yardımcı hayat kurtarıcı yapay zeka (AI) ve dijital teknolojiler olmuştur. Özetle;
AI, aslında toplumların 1900’lü yıllarda içten yanmalı motor, elektrik vb. ile karşılaşmasına benzer. Elektriğin icadı nasıl yıllar önce yaşadığımız dünyaya şekil verdi ise, AI de yaşadığımız dünyayı dönüştürmek için elektriğin, motorun sebep olduğu olumlu ve olumsuz süreçlerin benzerini yaşatacaktır.
1900’lerin başında gaz yağı, fitilli lamba, soba satıcılarının, at yetiştiricilerinin, at sürücülerinin düştüğü ekonomik bunalım onların ancak otomobil, kalorifer, elektrik imalatı alanında iş bulabilmeleri ile ekonomik olarak refaha dönüşmüştür. Ama birçok üretici, eski işlerinden yeni işlere geçmekte çok zorlanmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda ordunun atlı birliklerinin sayısı çok fazla iken, İkinci Dünya Savaşı’nda atlı birliklerin yerini motorlu birliklerin aldığını tespit etmekteyiz. Maalesef iki dünya savaşı da, 1929 buhranı ve İspanyol gribi gibi dünya nüfusunun yapısını değiştirmiştir.
Futurist adı verilen geleceği olabildiğince kanıta dayalı öngörmeye çalışanlara göre 2025 yılına gelindiğinde, araştırmalar küresel AI sağlık harcamalarının 36.1 milyar dolara yaklaşacağını ve sağlık personelin çoğunun yerini alabileceğini öngörmektedir (Robert N. 2019. Nursing Management. 50 – 9)
2017’de Çin, 2030 yılına kadar AI’de küresel bir lider olma hedefini açıklayınca, 11 Şubat 2019 da ABD de, yapay zekada tüm federal hükümet kurumlarını hızlandırmayı amaçlayan stratejik hedefleri uygulamaya yönlendiren yürütme emrini yayınlamıştır.
Covid-19 pandemisinin tüm dünyayı sardığı günümüzde AI’in üç ana kullanımını tespit etmekteyiz. Bu üç alanda aşağıda detaylı olarak verilmiştir:
I-Hastaneler mevcut kaynaklarla en iyi hizmeti ve hasta verilerini toplamak için kullanmaktadır.
İngiltere’deki hastanelerde ise hastane doluluk seviyelerini, acil kapasitesini, bekleme sürelerini ve her bir tanı konmuş Covid-19 hastasının kalış süresi boyunca verilerini, sağlık personeli ve dünya sağlık örgütü ile paylaşmak amacıyla kullanmaktadır. Söz konusu veriler, nüfusun savunmasız üyelerine yönelik risklerin tanımlanmasına, virüs sıcak noktalarındaki kaynakların artırılmasına, kritik ekipmanların en çok ihtiyaç duyulan alanlara tahsis edilmesine ve hastaları en etkili şekilde tedavi etmek için personel ve kaynaklara sahip hastanelere gönderilmesine yardımcı olmaktadır.
II. Covid-19 virüsünün yayılmasını yönetmek için AI bir araçtır.
Buna örnek olarak , ortaya çıkan Covid-19 olan noktalarını tanımlamak için Çin’de, ABD’de, İngiltere, İtalya, İspanya’da sıcaklık verilerini tespit ederek güncelleyen akıllı dijital termometreler, yaygın kullanılan internet siteleri büyük ölçekli davranış eğilimlerinin belirlenmesinde birinci basamak uzmanlarına bilgi aktarmaktadır.
III. Bilim insanları mümkün olduğunca çabuk bir tedavi veya aşı bulmak için AI’nin topladığı verilerden yararlanmak için çalışmaktadırlar.
İstatistiksel kanıt göstermek için yeterli veriyi mahremiyete zarar vermeden toplamak ancak AI ile mümkün olacaktır.
2020 de yayınlanan, yazarı Glen de Vries olan “ Hasta Denklemi: COVID Çağında Hassas Tıp Değimleri ,” kitabında ise, biyolojik ve teknolojik devrimin kesişim noktasında ilginç zamanlarda olduğumuzdan söz edilmektedir. Sağlık ve tıbbın dijitalleşmesinin gerçekleştiği günlerden geçiyoruz; aynı, yazının başında ifade ettiğimiz elektrik ve makine çağına geçiş gibi.
Eskiden ölümcül bir hastalığı kronik bir hastalığa dönüştüren günümüz tedavisi, hastalar, doktorlar ve bilim adamları ile birlikte çalışan bilgisayarlardan ve algoritmalardan, gen teknolojisine doğru yol almaktadır. Covid-19 pandemisinin, bu dijital gelişime daha hızlı bir oranda katalizör görevi göreceğinden kitapta bahsedilmektedir. Tabii ki, AI bir yandan maliyetleri azaltırken, öte yandan sadece nitelikli, akredite sağlık hizmetinin geleceğinin çok sağlam sigorta sistemlerinden geçtiğini vurgulamaktadır.
Hasta denklemi, klinik araştırmalarını dijital seviyeye taşıyan en yeni cihazların örnekleri üzerine inşa edilmiştir. Doktorların, hemşirelerin, sağlık personelinin hastalarına nasıl davrandıklarını AI takip edebilmektedir. Yeni buluşlar, aşılar, ilaçlar keşfetmek, test etmek ve pazarlamak için daha hızlı ve daha düşük maliyetle ve pandemik tehdidi azaltmanın yolunun ancak dijital dünyada gelişebileceğini Glen de Vries ifade etmektedir.
Sonuç: Big data denilen büyük oranda veri toplamanın faydası, veri analizindeki atılımların bir sonucu olarak, artık hastalara ilaç ve tedavi vererek gözlem yapma yöntemiyle değil, yeni anlayışlar, yeni uygulamalar, yeni gelişmeler sayesinde olacaktır. AI aracılığıyla toplanan bilgilerin, erdemli bir döngüyle desteklenen dijital bir yaşam bilimleri endüstrisine dönüştüğü günlerdeyiz. Derler ki dinozorlar değil, dönüşebilen kertenkeleler zamana ayak uydurmuş ve ekolojik dengeye fayda sağlamıştır. Her kriz aslında insanoğlu için bir fırsattır. 66 milyon yıl önce dünyaya düşen ve dinozorları yok eden asteroit düşüp o yıkımı yaratmasaydı evrim çok farklı gelişebilir, insan ortaya çıkmayabilirdi. (Palmer J. 2016. BBC)