Giriş
Aralık 2019’da Çin’den gelen ve korona virüsün (SARS CoV-2) (SARS: Severe acute respiratory syndrome) neden olduğu salgın haberleri önceleri dünyada pek dikkat çekmedi, insanlar hiçbir şey olmamış veya olmayacakmış gibi normal yaşamlarına devam ettiler. Ama bu durum uzun sürmeyecekti. Dünyayı şaşkına çevirecek, adeta kaosa sürükleyecek bir salgın dünyayı bekliyordu. Salgına neden olan virüs, kısa sayılabilecek bir süre içinde dünyaya yayıldı. İnsanlar hastalık etkeni (SARS CoV-2) ile daha önce karşılaşmamışlardı. Salgınlara genellikle insanların ilk kez karşılaştıkları patojen (hastalık yapma yeteneği olan organizma) mikroorganizmalar yol açar. Ama bu her zaman geçerli olmayabilir çünkü örneğin kolera etkeni bakteri (Vibrio cholerae) biliniyor ve hijyenik şartlar uygun olmadığı taktirde dünyanın herhangi bir yerinde kolera salgını başlayabilir. Çünkü insanların bağışıklık sistemi bir antijenle karşılaştığı zaman ona karşı antikor üretir. Aynı antijenle ikinci kez karşılaştığı zaman antikor cevabı daha güçlü olur.
Yeni tip koronavirüsün neden olduğu salgın, kısa sayılabilecek bir sürede dünyaya yayıldı ve büyük etkileri oldu. Salgın sadece insan sağlığını değil, tüm dünyada siyaset, çevre ve ekonomik düzeni de etkiledi. Örneğin tüm dünyada gıda fiyatları genel olarak salgın öncesine göre daha hızlı bir artış eğilimi göstermektedir. Kumar ve Ark. (2022)’ye göre, salgın sırasında çeşitli ülkelerdeki kapanmalar nedeniyle başta CO2 olmak üzere atmosfere salınan gaz emisyonlarında azalmalar gözlenmiştir. 2019 yılını baz aldığımızda, dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler geçmiş yıllara oranla oldukça fazla olmasına rağmen salgının yayılması önlenemedi. Dünyanın muhtemel bir salgına karşı oldukça zayıf olduğu ortaya çıktı. Ancak yılların birikimi olan bilimsel gelişmelerin etkisi kısa sürede kendini gösterdi. Öyle ki, patojenlere karşı yeni aşıların geliştirilmesi normalde yıllar alırken, koronavirüse karşı 1 yıl gibi oldukça kısa sayılabilecek bir sürede farklı ülkelerde aşılar geliştirilmeye başlandı ve ilk aşılar Ocak 2021’de uygulandı; virüsün genetik yapısı kısa sürede çözüldü, mutasyon nedeniyle oluşan yeni varyantların farklılıkları da ortaya konmaya başladı. Ama maalesef genel olarak mikrobiyoloji, özel olarak ise viroloji (virüs bilimi) bilimindeki bilgi birikimine rağmen salgının yayılması önlemedi ve milyonlarca insan yaşamını yitirdi, maalesef hala yitirmeye devam ediyor.
Virüsler
Virüs, kelime anlamı olarak zehir anlamına gelir. Virüsler dünyada var olan en ilginç, en farklı mikroorganizmalardır hatta bunlara mikroorganizma demek bile tartışmalıdır çünkü virüsler uygun konak hücre olmadan DNA, RNA veya protein sentezi yapamazlar. Bu nedenle uygun bir hücre içine giremezlerse, dış ortamda kristal haldedirler ve bir cansız gibi davranırlar, yani bu formdayken cansız bir maddeden farkları yoktur. Bu nedenle virüslere cansız da denilebilmektedir. Ancak virüsler, üzerinde uygun reseptör olan bir hücre içine girdikleri zaman, içine girdikleri konak hücrenin nükleik asit ve protein sentez mekanizmalarını kendileri için çalıştırırlar ve hücre içinde ürerler. İşte bu nedenle de virüsler canlı olarak değerlendirilmektedir. Yani virüslerin canlı olup olmadıkları konusu tartışmalıdır. Ancak biz bu terimleri kullanmaktan ziyade virüslere fonksiyonel olarak inaktif ve fonksiyonel olarak aktif diye nitelendirelim. Canlılığın en önemli kriterlerinden biri üremektir. Virüsler kendi başlarına olmasalar bile konukçu hücreyi kullanarak üreyebiliyorlar. Sadece üreme kriteri dikkate alındığında virüsler için canlı demek olası görünmektedir.
Virüslerde genetik materyal olarak ya DNA veya RNA bulunur. Bazı virüsler, üzerlerini kaplayan bir zarfa sahiptir, alkol bazlı dezenfektan maddeler özellikle bu zarf üzerine etkilidir (Asan ve Giray, 2020). Virüsler çok çeşitli şekillere sahip olabilirler. Bakterilerle kıyaslandığında genellikle bakterilerden 100 kat daha küçük boyutlardadırlar ve bu nedenle görülmeleri için elektron mikroskobu (TEM) gerekir. Virüs isimlendirilmesinde diğer organizmalar gibi cins ve tür isminden oluşan (Binomial Nomenklatur) standart bir durum yoktur. Bu nedenle virüslere isim verilirken farklılıklar olabilmektedir. Yaptığı hastalığa göre (örneğin HIV), morfolojiye göre (örneğin korona virüs), ilk görüldüğü yere göre (örneğin ebola virüs) vb. isimler verilebilmektedir. Sınıflandırma için çeşitli kriterler dikkate alınmaktadır (DNA veya RNA virüsü olması, hangi konakta bulunduğu, morfoloji, gibi). Örneğin RNA virüslerinden olan Arteriviridae familyası üyelerinin taksonomik durumu için Brinton ve Ark. (2021)’nın çalışmasına bakılabilir.
Dünyada kaç tip virüs var? Milyonlarca var ancak sadece 7000 tanesi bilimsel olarak tanımlanmış durumdadır (Breitbart ve Rohwer, 2005; https://en.wikipedia.org). Aslında henüz tespit edemediğimiz virüs sayısı tahmin edilenden çok fazladır. Breitbart ve Rohwer (2005), dünyadaki virüs sayısının 1031 kadar olduğunu, 200 litre deniz suyunda 5000 kadar viral genotipin olduğunu, 1 kg deniz sedimentinde ise milyonlarca viral genotipin bulunduğunu belirtmişlerdir. Görüldüğü gibi virüsler özellikle denizlerde oldukça fazla bulunuyorlar ancak kanalizasyon suları, yaban hayvanları bünyesi gibi farklı birçok ortamlarda da bulunabilirler. Örneğin atlardan izole edilen batı nil virüsünün sekansı, 2019’da Brezilya’da Azevedo Costa ve Ark. (2021) tarafından yapılmıştır.
Virüslerin kökeni hakkındaki bilgilerimiz yetersizdir çünkü fosil kayıtları bulunmamaktır (Bir organizmanın lignin, kemik, diş gibi yapıları, organizma uygun ortamda da bulunursa fosilleşebilir ve kayıtlar günümüze ulaşabilir ancak virüslerde bu yapıların hiçbiri yoktur). Virüslerin kökeni hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır.
Virüsler insan, omurgalı ve omurgasız hayvanlar ve bitkilerde hastalık yapabilir. Hatta bakteri hücresi içine bile girip hücrede lizise yol açabilirler (bakteriyofajlar). Örneğin insanlarda halkın yakından bildiği AIDS, kızamık, kuduz, çiçek, grip, Covid-19 gibi birçok hastalığın sebebi virüslerdir.
Koronavirüsler
Koronavirüsler RNA virüsleri içinde yer alırlar (+ssRNA’sında 29891 nükleotid vardır ve 9860 aminoasiti kodlar). Protein kılıf üzerinde taç benzeri çıkıntılar vardır ve zaten bu nedenle bunlara korona (taç anlamında) ismi verilmiştir. Koronavirüsler 4 cins altında toplanmıştır: Alfa, Beta, Delta ve Gamakoronovirüsler. Chan ve Ark. (2013)’e göre Betakoronavirüsler 5 alt cinse ayrılmıştır. Bu araştırıcılara göre yarasalar ve kuşlar, koronavirüs ve grip virüsleri için doğal rezervuardırlar ve filogenetik analizlere göre memeli koronavirüslerinin geçmişinin 7-8 bin yıl öncesine, kuş koronavirüslerinin geçmişinin ise 10 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Koronavirüsler, sığır, deve, kedi ve yarasalarda çeşitli hastalıklara sebep olabilir.
Covid-19 Etkeni SARS CoV-2
Covid-19 hastalığı etkeni olan SARS CoV-2’den önce 6 koronovirüs tipinin insanlarda hastalık yaptığı biliniyordu (bazıları 1960’larda tanımlandı); SARS CoV-2 ile beraber bu sayı 7 oldu. Ancak ölüm oranları farklı olabilmektedir. Örneğin daha önce bilinen MERS CoV için ölüm oranı %10-35 arasında değişirken, SARS CoV-2 için ölüm oranı %2 civarındadır. Helmy ve Ark. (2020)’ye göre MERS CoV, misk kedisi veya çöl develerinde görülür ve bu virüs nedeniyle %80’ni Suudi Arabistan’da olan 2519 vakaya rastlanmış, bunların 866’sı (%34.30) ölmüştür. SARS CoV-1’in 2003’de, H1N1 grip virüsünün (domuz gribi etkeni) 2009’da ve MERS CoV’nin 2012’de etkili olduğunu hatırlatalım. Covid-19 etkeni SARS CoV-2, insandan insana bulaşabilen, çeşitli sebeplerle bağışıklık sistemi zayıf ve yaşı ilerlemiş kişilerde çeşitli belirtilerle kendisini gösteren hastalığa neden olmaktadır.
Covid-19 Salgını
Aralık 2019’da Covid-19 etkeni SARS CoV-2 nasıl ortaya çıktı? Bu konuda kesin kanıtlar olmamasına rağmen, virüsün kaynağının bir hayvan olma olasılığı yüksektir. Yani virüs bir hayvandan insana bulaştı. Örneğin yarasa ve diğer bazı vahşi hayvan etlerinin Çin’deki pazarlarda serbestçe satıldığı bilinmektedir. Ancak bulaşmanın yarasalardan direkt insana geçmediği, pangolin veya vizon gibi bir aracı hayvanın da olabileceği düşünülmektedir. “https://www.statpearls.com/ArticleLibrary/viewarticle/52171” internet sitesinde verilen bilgilere göre, SARS CoV-2 muhtemelen yarasalarda bulunan bir suştan evrimleşti çünkü SARS CoV-2 ve yarasa (Rhinolophus affinis) virüsü betaCoV RaTG13 arasındaki genom benzerliği oranı yüksektir (%96).
Salgının Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrindeki bir hayvan pazarından dünyaya yayılmaya başladığı ile yaygın bir kanı bulunmaktadır. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü 23 Nisan 2020’de yayınladığı raporda, eldeki tüm kanıtların virüsün hayvansal-zoonotik kaynaklı olduğunu belirtmiştir. Salgının kaynağının tam olarak bilinmesi çok önemlidir çünkü gelecekte de başka salgınlar olabilir ve bunların önlenebilmesi için bu tip bilgiler çok değerlidir.
Çin’li araştırmacılar, Wuhan’daki pazarla hiçbir bağlantısı olmayan daha önceki virüs vakalarını bulduktan sonra, virüsün pazardan yayıldığı fikrinden vazgeçtiklerini açıkladılar. Farklı ülkelerden bilim insanları, doğal bir kökeni daha olasılık dahilinde buldular; Ayrıca Çin’in Dünya Sağlık Örgütü (WHO) delegasyonu, laboratuvar sızıntısının mümkün olmadığını açıkladı (Felter, 2021). Görüldüğü gibi etkenin tam olarak insanlara nasıl geçtiği ile ilgili bilgilerimiz net değildir ve tartışmalar devam etmektedir. “https://www.thinkglobalhealth.org/article/updated-timeline-coronavirus?_ga=2.159444925.1281627951.1637959804-1237508531.1637959804” internet sitesinde, koronovirüs salgınının kronolojik olarak gelişimi, 18 Ocak 2020’den itibaren verilmiştir; buna göre 18 Ocak 2020’de koronovirüs nedeniyle üçüncü bir kişinin öldüğü belirtilmiştir. Yine bu internet sitesine göre, 20 Ocak 2020’de Güney Kore’de ilk vaka görülmüş, Çin’de 89 yaşındaki bir kişinin ölen dördüncü kişi olduğu açıklanmış, Çin’deki bir TV kanalı ise virüsün insandan insana geçtiğini duyurmuştur. 21 Ocak 2020’de ise Tayvan, Hong Kong ve ABD’de ilk vakalar görülmüştür. 23 Ocak 2020’de Çin’deki vaka sayısının 571, ölen insan sayısının ise 17 olduğu duyuruldu. Daha sonra WHO, 11 Mart 2020’de bunun bir salgın olduğunu duyurdu. Bu internet sitesindeki bilgilere göre, 29 Kasım 2021 itibariyle dünyadaki vaka sayısı 261,800,310, ölen insan sayısı 5,203,719 ve dünyada uygulanan aşı dozu sayısı ise 7,637,017,835 olarak verilmiştir. Covid-19 ile istatistikleri veren bir başka internet sitesi, “https://www.worldometers.info/coronavirus/”de yer alan bilgilere göre ise, 26.11.2021 itibariyle dünyadaki Covid-19 vaka sayısı 260,682,363 ve ölen insan sayısı ise 5,203,984’dür. Ölüm oranı ise %2 civarındadır (5,203,984 x 100/260,682,363 = % 2). Gerçek vaka ve ölen insan sayısı bu resmi sayılardan fazla olabilir. Dünya ortalaması ölüm oranı %2 olmasına rağmen, bu oran ülkelere göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin verilen internet sitesindeki bilgilere göre, Türkiye için ölüm oranı % 0.87’dir (75840 x 100/ 8,676,639 = 0.87). En çok vaka görülen ilk 3 ülke ise, ABD, Hindistan ve Brezilya’dır. Ancak biliyoruz ki uygulanan aşıların ülkelerdeki yapılma oranları eşit değildir. Yani örneğin gelişmiş ülkelerdeki aşı uygulama oranlarıyla az gelişmiş ülkelerdeki aşı uygulama oranları homojen değildir.
SARS Cov-2’nin doğal kaynağı ile ilgili yaygın görüş, kaynağın yarasalar olduğudur. Çünkü yarasaların eşsiz ekolojik, biyolojik, immünolojik ve genetik özellikleri, bunları yeni virüslerin ortaya çıkması için en uygun hayvan rezervuarları yapmaktadır. Yarasaların 1240 kadar türü vardır ve bu tür sayısı, yarasa tür çeşitliliğinin yüksek olduğunu gösterir. Çünkü memeliler yaklaşık 5 bin türe sahiptir ve bunların %20’sini yarasalar oluşturmaktadır. Virüsler çoğalmak için uygun bir konak hücre içinde girmek zorunda olduklarından, evrimsel kökenlerinin konakçılarından ayrı olamayacağı varsayılmaktadır. Yarasalar, kutuplar ve birkaç okyanus adası hariç dünyanın her yerinde bulunabilir. Bulundukları yerden yaklaşık 2000 km’den fazla uzağa gidebildiklerinden, virüsleri başka yerlere taşıma olasılıkları yüksek olmaktadır. Yarasalar 35 yıl kadar yaşayabilir ve kolonilerde 10-200 bin arası yarasa olabilir. Yarasalardaki bu ömür uzunluğu ve dolayısıyla uzun süre bir arada kalma olasılığı, yarasalar arasında virüslerin yayılımını kolaylaştırmaktadır. Yarasaların enfekte dışkılarına maruz kalma, aerosolleri soluma, virüslerin türler arasındaki geçişini kolaylaştırabilir. Ayrıca yarasaların insan ve diğer memelileri ısırmaları, virüslerin yayılmasına katkı yapmaktadır. Az pişmiş yarasa etlerinin tüketimi, Çin ve Asya Kıtasının bazı yerlerinde halen devam etmektedir (Chan ve Ark., 2013). Ayrıca, farklı yarasa türlerinin bir arada yaşamaları durumu, virüslerin farklı konaklar arasında yayılımına sebep olmaktadır.
Covid-19 Salgını Ne zaman Bitebilir?
Bu soruya zaman kesin cevap vermek şimdilik zor olmakla birlikte, salgının bir gün biteceğini belirtebiliriz, sadece zamanı net olarak söyleyemiyoruz. Dünyada daha önce de virüs ve bakteri kaynaklı çok salgın oldu ve hepsi bir süre sonra sona erdi. Örneğin dünyanın gelmiş geçmiş en büyük virüs salgınlarından biri olan İspanyol gribi salgını, Şubat 1918’de başlamış ve Nisan 1920’de sona ermiştir. Bu salgına neden olan H1N1 grip virüsü suşu, tahmini 500 milyon insanı etkilemiş ve tahmini 50-100 milyon insanın ölümüne neden olmuştur. Salgından dolayı ölen insanların 675,000’ni ABD’dendir (https://en.wikipedia.org/wiki/Spanish_flu; https://www.history.com/topics/world-war-i/1918-flu-pandemic). Yine 1346-1353 yılları arasında bakteriyal kaynaklı en büyük salgınlardan biri olan veba salgını (kara ölüm), dünyada tahmini 75-200 milyon insanın ölümüne neden olmuş, sadece Avrupa’da ölen insan sayısı 20 milyondan fazla olmuştur (https://www.history.com/topics/middle-ages/black-death, https://en.wikipedia.org/wiki/Black_Death). Geçmişte bu 2 büyük salgın dışında başka salgınlar da olmuştur. Örneğin 2009 domuz gribi salgını, 2002-2004 arasında olan SARS CoV-1 salgını, 2012 MERS CoV-1 salgını, 2013 ebola salgını gibi. Geçmişte gerçekleşen ve örneklerini verdiğimiz ve vermediğimiz birçok salgın belirli bir süre sonra sona ermiştir. Günümüzde yaşanan Covid-19 salgını da bitecek. Salgınlarla ilgili bitiş zamanını tartışırken, her salgını, oluştuğu zamandaki şartlar içinde değerlendirmek gerekir. Örneğin 1918 İspanyol gribi zamanındaki etken teşhis metotları (örneğin uygulanan testler), mikrobiyoloji ve viroloji biliminin gelişim düzeyi, ülkeler arası ulaşım hızı, insanların salgın hakkındaki bilgi düzeyleri vs. ile günümüzdeki Covid-19 salgını ile ilgili bahsedilen şartlar aynı değildir. Bir salgının bitmesindeki en önemli durum, etkenin (virüs, bakteri, vs.) insandan insana bulaşma şeklidir. Solunum yoluyla bulaşma maalesef etkenin insanlar arasında yayılımını arttırmaktadır. Yani her etken aynı mekanizmayla insandan insana bulaşmıyor. İspanyol gribine neden olan H1N1 grip virüsü ve Covid-19’a neden olan SARS CoV-2 insandan insana özellikle solunum yoluyla (burun, ağız) bulaşma göstermiştir. Ama örneğin AIDS’e neden olan HIV, cinsel yol ve kan ile bulaşırken, ebola virüsü kan ve vücut sıvıları, aynı zamanda temas ile bulaşır. 1918-1920 arasında etkili olan İspanyol grip salgını döneminde ülkeler arası ulaşımın bugüne göre kısıtlı olması kuşkusuz salgının sona ermesinde katkı yapmıştır. Salgının bitmesinin tabi ki başka sebepleri de var. Bugün ülkeler arası ulaşım tarifeli uçaklar ve karayolu ulaşımı nedeniyle oldukça gelişmiştir ve 1920’li yıllardan çok farklıdır. Her ne kadar bazı ülkeler günümüzdeki salgın sırasında sınırlarını kapatmayı deneseler de, bu yöntemin çok başarılı olduğu söylenemez. Kuşkusuz ülkelerin coğrafi durumu da önemlidir. Örneğin çevresi tamamen denizle çevrili olan Yeni Zelanda’nın gemi ve uçakla ülkeye girişini durdurmak kolay olurken, karayolu ulaşımı da olan Avrupa’daki bir ülkenin bunu yapması kolay değildir.
Günümüzde devam eden “salgınının tek bir ülkede sona ermesi, salgının o ülkede tamamen sona erdiği anlamına gelmiyor. Çünkü Covid-19 pozitif bir kişinin ülke dışından o ülkeye giriş yapmasıyla beraber enfeksiyonun başka kişilere bulaşma ihtimali artar. Unutmayalım, Covid-19 salgını tek bir insandan başlayarak dünyaya yayıldı. Salgının bitmesi için tek bir ülkede bitmesi yetmez, tüm dünyada bitmesi gerekir, tek bir ülkede bitmesiyle sorun çözülmüyor. Salgın etkeni virüs ne kadar çok insana bulaşırsa o kadar fazla çoğalır ve genetik yapısının değişmesi, diğer bir değişle mutasyon geçirme olasılığı da o derece artar. Mutasyon sonucu oluşan yeni varyantların vakaların çok olduğu ülkelerde ortaya çıkmasının sebebi budur. Tabi ki mutasyonlar her zaman virüsün hastalık yapma kapasitesini (patojenite) arttırmayabilir, tersi de geçerlidir. Yani bir virüs mutasyon geçirerek hastalık yapma yeteneğini kaybedebilir. Bu tamamen rastlantısaldır. Ama insanoğlu salgının bitmesi için virüsün iyi yönde mutasyon geçirmesini bekleyemez, bunun garantisi yoktur. Ayrıca bir ülkede yaşayan bir kişide bir virüs iyi yönde mutasyon geçirse bile, bu varyantın tüm dünyaya yayılıp hakim varyant haline gelmesi gerekir. Yani sadece hasta bir kişideki virüsün mutasyon geçirip hastalık yapma yeteneğini kaybetmesi, kısa sürede salgının biteceği anlamına gelmiyor maalesef. Salgının bitmesi için elimizdeki diğer avantajlı olabileceğimiz durum ise aşılardır. Virüsün yayılma zincirinin kırılması için, dünyadaki insanların en %75-80’nin tam doz aşılanması gerekir. Ayrıca R0 değerinin mutlaka 1’in altına inmesi lazım. R0 değeri, enfeksiyonlu bir kişinin hastalık etkenini hastalığa duyarlı olan bir popülasyonda ortalama kaç kişiye bulaştırdığı ile ilgili bir kavramdır ve hesaplanması oldukça karmaşıktır. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, R0 değeri İtalya’da 2.76-3.25 arası, Çin’de ise ortalama 3.28 olmuş; en yüksek R0 değeri ise salgının başında Diamond Princess Gemisi’nde 14.80 olarak hesaplanmıştır. Türkiye’de ise R0 değeri salgının 10. gününde 9.6, fakat 45.günde 1.30 olarak bildirilmiştir. Görüldüğü gibi, R0 değeri salgının seyri hakkında değerli bilgiler sunmaktadır.
Belirttiğimiz gibi, salgının bitmesi için virüsün yayılma zincirinin kırılması gerekir ve bunun için aşılama oranlarının yüksek olması önemlidir. Fakat bilimsel çalışmalar ilerledikçe, aşılamanın Covid-19 için ömür boyu koruma sağlamadığı ortaya çıktı. Aşı tipine göre değişmekle beraber, tam doz yapılan aşıların ortalama 6 ay kadar koruma sağladığı tespit edildi. Bu durum, ihtiyaç duyuldukça aşılamanın devam etmesi gerektiğini göstermektedir. Tüm dünyada bunun takip edilmesi ve ihtiyaç duyuldukça aşıların uygulanması hiç kolay değildir. Aşı karşıtlarının olması, durumu daha da zor hale getirmektedir. Ayrıca tam doz aşı olan bir kişi de virüs kapabilir ve bu virüsü çevreye yayabilir. Ancak tam doz aşı olan kişilerin hastalığı ağır geçirmesi, hastaneye yatması ve hayatlarını kaybetmesi olasılıkları düşük olmaktadır. Bu nedenle, toplumda aşı olan kişi sayısı arttıkça, virüsün yayılma zinciri ve etkili olması durumu zayıflamaktadır. Dünyadaki tüm enfekte kişiler virüsü yaklaşık olarak 20 gün kadar hiç kimseye bulaştırmazsa salgın zinciri büyük oranda kırılacaktır. Ancak maalesef pratikte bunun gerçekleşmesi zordur. Maske-mesafe ve temizlik kurallarına tam olarak uyulmaması, virüsün insandan insana geçmesini kolaylaştırmaktadır.
Bu durumda, salgının bitmesi için 2 olasılık ağırlık kazanmaktadır. Virüsün iyi yönde mutasyon geçirmesi ve aşılama oranlarının salgının yayılma zincirini kıracak seviyede olması. Birinci olasılık elimizde değil ama ikinci olasılığı gerçekleştirmek elimizdedir. Aslında hiç istemediğimiz üçüncü bir olasılık daha var. Salgına neden olan virüsün hastalık yapma yeteneğini oldukça arttıracak ve virüsü mevcut aşılara dirençli hale getirecek bir mutasyon. Bu bir kabus senaryosudur ve maalesef bu senaryo Covid-19 salgını için düşük ihtimal olsa da sıfır değildir. Aşının salgın zincirinin kırılmasındaki kritik rolünün ne kadar önemli olduğu ortada.
Yeni salgınların çıkmaması için yapabileceğimiz neler olabilir? Zor bir soru. Öncelikle dünyada nüfus artış hızının yavaşlaması gerekir. Çünkü dünyada nüfus arttıkça, insanların yerleşmesi için yeni alanların açılması ihtiyacı doğmakta, bu durum ise insanların vahşi yaşamla karşılaşma olasılığını arttırmaktadır. Gelişmiş ülkelerin orman ürünleri talebi, özellikle yağmur ormanlarının alanını azaltmakta, ormanda kesim yapan insanların doğal ortamda yeni hastalık etmenleriyle karşılaşma ihtimalini arttırmaktadır. Unutmayalım, AIDS etkeni HIV 1981’de, ebola etkeni virüs ise 1977’de doğal ortamdan insanlara bulaştı. Günümüzde bu iki virüs de etkinliğini devam ettirmektedir. Cardona ve Ark. (2020)’ye göre, sadece 2019’da 1.5 milyon ve son 200 yılda 1 milyar insanın ölümüne neden olan Mycobacterium tuberculosis (tüberküloz-verem etkeni) de hayvansal-zoonotik kaynaklıdır. Uzak doğudaki ülkelerde olduğu gibi, vahşi hayvan etleri serbestçe pazarlarda satılmaktadır. Zaten Covid-19 etkeninin de bu pazarlardan birinden dünyaya yayıldığı ile ilgili ciddi şüpheler bulunmaktadır. Bu tür pazarların kapatılması ve vahşi hayvan etlerinin satışının yasaklanması, gelecekte ortaya çıkması muhtemel salgınların önlenmesine katkı yapacağı açıktır.
KAYNAKLAR
Asan, A., Giray, G. (2020). SARS CoV-2’nin epidemiyolojisi. Sayfa: 1-19. İçinde: Koronavirüs pandemisi ve geçmişten günümüze salgın hastalıklar. Kilis 7 Aralık Üniversitesi yayınları. Editör: Mehmet Ali Yıldırım-Kilis. 198 Sayfa. Kilis 7 Aralık Üniversitesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü.
Breitbart, M., Rohwer, F. (2005). Here a virus, there a virus, everywhere the same virus? Trends In Microbiol. 13 (6): 278–284.
Brinton, M.A., Gulyaeva, A.A., Balasuriya, U.B.R., Dunowska, M., Faaberg, K.S., Goldberg, T., Leung, F.C.C., Nauwynck, H.J., Snijder, E.J., Stadejek, T., Gorbalenya, A.E.. (2021). ICTV Virus Taxonomy Profile: Arteriviridae 2021. J. Gen. Virol. 102 (8): 001632.
Cardona, PJ., Català, M., Prats, C. (2020). Origin of tuberculosis in the paleolithic predicts unprecedented population growth and female resistance. Sci. Rep. 10: 42.
Chan, J.F., To, K.K., Tse, H., Jin, D.Y., Yuen, K.Y. (2013). Interspecies transmission and emergence of novel viruses: Lessons from bats and birds. Trends Microbiol. 21 (10): 544-555.
Costa, É.A.; Giovanetti, M.; Silva Catenacci, L.; Fonseca, V.; Aburjaile, F.F.; Chalhoub, F.L.L.; Xavier, J.; Campos de Melo Iani, F.; da Cunha e Silva Vieira, M.A.; Freitas Henriques, D., Almeida Medeiros, D.B., Guedes, M.I.M.C., Santos, B.S.A.S., Silva, A.S.G., Maranhão, R.P.A., Faria, N.R.C., Siqueira, R.F., Oliveira, T., Cavalcante, K.R.L.J., Moura, N.F.O., Romano, A.P.M., Albuquerque, C.F.C., Feitosa, L.C.S., Bayeux, J.J.M., Teixeira, R.B.C., Lobato, O.L., Silva, S.C., Filippis, A.M.P., Cunha, R.V., Lourenço, J., Alcantara, L.C.J. (2021). West nile virus in Brazil. Pathogens. 10: 896.
Helmy, Y.A., Fawzy, M., Elaswad, A., Sobieh, A., Kenney, S.P., Shehata, A.A. (2020). The COVID-19 Pandemic: A comprehensive review of taxonomy, genetics, epidemiology, diagnosis, treatment, and control. J. Clin. Med. 9 (4): 1225.
Kumar, A., Singh, P., Raizada, P., Mustansar Hussain, C. (2022). Impact of COVID-19 on greenhouse gases emissions: A critical review. Science Total Environ. 806: 150349.
Black dead: https://en.wikipedia.org/wiki/Black_Death (Erişim: 3.12.2021).
Black dead: https://www.history.com/topics/middle-ages/black-death (Erişim: 3.12.2021).
Coronavirus disease 2019 (COVID-19) Situation Report-94: https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/situation-reports/20200423-sitrep-94-covid-19.pdf (Erişim: 3.12.2021).
Covid-19 (SARS-CoV-2 Enfeksiyonu): Genel bilgiler, epidemiyoloji ve tanı. T.C. Sağlık Bakanlığı: https://covid19.saglik.gov.tr/Eklenti/39551/0/covid-19rehberigenelbilgilerepidemiyolojivetanipdf.pdf (Erişim: 3.12.2021).
Covid-19 Coronovirus pandemic: Link: https://www.worldometers.info/coronavirus/ (erişim: 26.11.2021).
Features, evaluation, and treatment of coronavirus (COVID-19): Link: https://www.statpearls.com/ArticleLibrary/viewarticle/52171 (erişim: 26.11.2021).
Felter, C. (3 Kasım 2021). Will the world ever solve the mystery of COVID-19’s origin? Link: https://www.cfr.org/backgrounder/will-world-ever-solve-mystery-covid-19s-origin (Erişim: 26.11.2021).
Kantis, C., Kiernan, S., Bardi, J.S. (12 Kasım 2021). Timeline of the coronavirus. Link: https://www.thinkglobalhealth.org/article/updated-timeline-coronavirus?_ga=2.159444925.1281627951.1637959804-1237508531.1637959804 (Erişim: 27.11.2021).
Spanish flu: https://en.wikipedia.org/wiki/Spanish_flu (Erişim: 3.12.2021).
Spanish flu: https://www.history.com/topics/world-war-i/1918-flu-pandemic (Erişim: 3.12.2021).
Virus: Link: https://en.wikipedia.org/wiki/Virus#cite_ref-Dimmock_p._49_94-1 (Erişim: 26.11.2021).