COVID-19 salgını sırasındaki ölümleri, önceki yıllardaki aynı dönemdeki ortalama ölüm sayılarıyla karşılaştırdığımızda önceki yıllardan çok daha fazla ölüm sayılarıyla karşılaştığımızı görüyoruz. Bu fazla olan ölüm sayıları halk sağlığını inceleyen bilim dallarında aşırı ölüm olarak isimlendiriliyor.
Aşırı ölüm, halk sağlığında kullanılan ve ‘normal’ koşullar altında görmeyi beklediğimizin ötesinde bir kriz sırasında tüm nedenlerden ölenlerin sayısını ifade eden bir terimdir.
Aşırı ölüm oranı, salgının ölümler üzerindeki toplam etkisinin tek başına doğrulanmış COVID-19 ölüm sayısından daha kapsamlı bir ölçüsüdür. Doğrulanmış ölümlere ek olarak, aşırı ölüm oranı, doğru teşhis ve rapor edilmeyen COVID-19 ölümlerini ve genel kriz koşullarına atfedilebilen diğer nedenlerden kaynaklanan ölümleri de içermektedir.
Dünyada çeşitli kurumlar salgın sırasında gerçekleşen ölüm oranlarını incelemekte ve nedenlerini araştırmaktadır. Bunlar arasında Amerika’da bulunan John Hopkins Üniversitesi anlık olarak salgının sonuçlarını ve bu ölümleri bir dünya haritası üzerinden vermektedir.
Ölüm sayısıyla ilgili rakamlar (COVID-19 nedeniyle teyit edilen ve hükümetler yada ulusal sağlık bakanlıkları tarafından bildirilen ölüm sayıları) salgının toplam ölüm sayısından bazı nedenlerden dolayı farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, bazı ülkelerin sadece hastanelerde meydana gelen COVID-19 ölümlerini kayda alması ve evde gerçekleşmiş olanların kayıt dışında kalmış olması söylenebilir, yine sadece COVID-19 testi ile virüsün doğrulandığı hastaların sayılması ve testin yapılmadığı ancak kliniği bulunan hastaların sayılmamış olması sayıları etkilemiştir.
Yine salgın sırasında hastanelere ulaşmanın sıkıntılı olması yada pek çok insanın, hastanelerde covid-19 virüsü ile enfekte olmaktan korktukları için kalp krizi ve felç gibi görünüşte ciddi durumlar için tıbbi yardım istememesi diğer nedenlere bağlı ölüm oranlarını arttırmıştır.
Bunun tersi olarak salgın sırasındaki hareket ve seyahat kısıtlamaları trafik kazalarına bağlı ölümlerin azalmasına neden olmuş olabilir.
Bildirilen ve teyit edilen COVID-19 ölümlerininin gerçekleşmiş olan aşırı ölüm sayılarından az olması tüm dünyada bilim adamlarının dikkatini çekmiştir. Aradaki farkın yaklaşık üçte ikisinin bildirim sistemlerindeki farklılıklar ve/veya hatalar ile kısmen açıklanabileceği ileri sürülmektedir. Bunun yanında en az 1/3’lük fazla ölüm nedeni olarak salgından kaynaklanan ancak COVID-19’a bağlı olmayan ikincil hasarların suçlanacağına aşikardır.
Amerika’da yapılmış olan önemli bir çalışmanın yazarı tarafından fazladan gerçekleşen ölümlerin üçte birinin virüse hiç yakalanmamış kişilerin salgın nedeniyle gelişen aksamalardan dolayı (ikincil hasar) ölmesinden kaynaklandığı belirtilmektedir1. Özellikle kalp hastalıklarına ve bunamaya bağlı ölümlerde artış saptanmış ayrıca ani gelişen acil durumların uygun ve yeterli tedavisinde aksaklıklar görülmüştür. Yine şeker hastalığı gibi çeşitli süre gelen hastalıkları bulunan kişilerin tedavilerinde sıkıntılar veya gecikmeler yaşanmış olması kaçınılmazdır.
Bir çok bilim adamı salgının uzun dönemde de ölüm oranları üzerindeki dolaylı (yandaş veya ikincil) etkilerinin devam edeceğini düşünmektedir. Hatta bazı bilim adamları bu ikincil nedenlerin salgından daha fazla sayıda ölüme yol açmış olabileceğini söylemektedir. Önlenebilir erken ölüm nedenleri arasında yer alan bazı durumların örneğin kanser tedavisinde kemoterapi verilmesindeki aksaklıklar, yine bazı kanserlerin erken tanısı için yapılan meme taraması gibi tetkiklerin geciktirilmiş olması ve benzeri durumlar ileriye doğru olacak ölüm oranlarınıda artıracaktır. Tüm bunlar genel sağlıklı ve zinde olma durumunu olumsuz yönde etkileyecektir.
Salgın sırasından ciddi yakınması olmasına rağmen hasta olmaktan çekinerek 112’yi aramayan veya acile başvurmayan bir çok insan ömür boyu bazı hastalıkların olumsuz sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalabileceklerdir. Örneğin felç geçirme için bir takım yakınmaları olan bir hastayı düşünün, belki geçer diye hastaneye başvurmadığı için geçirdiği felçlik sonrası hayatının geri kalanında kalıcı sakatlık ile yaşayabilir. Benzer şekilde şeker hastalığı bulunan ve tedavi kullanan bir hasta korktuğu için veya hastanelere ulaşamadığından zamanında müdahale edilmeyen şeker hastalığına bağlı gelişen böbrek yetmezliği ile yaşamak zorunda kalabilecektir.
Bütün bunların yanında salgının yarattığı duygusal ve sosyolojik değişikliklerin yeni nesiller üzerinde uzun dönemde nasıl bir olumsuz etki oluşturacağı konusunda fikir yürütmek kolay gözükmemektedir. Her ne olursa olsun bu süreçte sağlığımız ve hastalıklarımızla ilgili değişikliklerin, bozuklukların veya yeni belirtilerin ihmal edilmeden ciddiye alınması ve en kısa sürede doktora başvurulması yukarıda bahsettiğimiz istenmeyen sonuçlardan bizi ve ailelerimizi koruyacaktır. Sağlıkla kalın.
1 Steven H. Woolf, MD, MPH1; Derek A. Chapman, PhD1; Roy T. Sabo, PhD2; et al. Excess Deaths From COVID-19 and Other Causes, March-July 2020. JAMA 2020;324:1562-1564. doi:10.1001/jama.2020.19545