Covid-19 pandemisi insan hayatını tehdit eden global bir sağlık sorunudur. Dünya genelinde pandemiye bağlı ölüm oranları ülkeden ülkeye farklılık göstermekte ve ortalama %5-7 oranında öngörülmektedir. Ana ölüm nedeni akut solunum sıkıntı sendromuna (ARDS) bağlı solunum yetersizliğidir. ARDS tanısı konan hastalara solunum desteği sağlamak için hastaların yoğun bakımda endotrakeal entübe edilip solunum cihazına bağlanması gerekmektir.
ARDS, bağışıklık sisteminin tetiklenmesine bağlı gelişen akciğerlerdeki epitelyal ve endotelyal hasara sekonder ödem ve enflamatuar cevaba bağlı oluşur. Kritik Covid-19 hastalarının bir kısmında bağışıklık sisteminin aşırı yanıtına bağlı olarak sistemik sitokin fırtınası gelişmekte, hastalar çoklu organ yetersizliğinden kaybedilmektedir. Sitokin fırtınasını baskılamak için kortizon önerilmektedir. Diğer bir seçenek de inhalasyon anestezikleridir.
Dünya genelinde hızlı artan kritik Covid-19 hasta sayısına bağlı olarak yoğun bakım talebi kapasiteyi zorlamaktadır. Mekanik ventilasyon altındaki hastaların solunum cihazına uyumunu sağlamak ve sedasyonu için intravenöz uygulanan midazolam propofol opioid ve kas gevşeticilerinin temininde zorluk nedeni ile solunum yolundan uygulanan inhalasyon anestezikleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu amaçla isofluran, sevofluran veya desfluran kullanılabilir.
2017 yılında yapılan bir çalışmada, ARDS hastalarında sevofluran ile sedasyonun intravenöz sedasyona göre daha iyi oksijenasyon ve daha düşük ölüm oranı sağladığı gösterilmiştir. İnhalasyon anesteziklerin GABA reseptörler yoluyla sitokin aşırı salınımı baskılayarak sitokin fırtınasını önlediği düşünülmektedir.
Bugün kullanılan inhalasyon anesteziklerinden isofluran, sevofluran ve desfluran, yüzyıllarca önce keşfedilen eterin halojenli türevleridir. Eter 1275 yılında Katalan hekim Raymondus Lullius tarafından keşfedildi. Uçucu özelliği olan bu sıvıya tatlı vitriol adını verdi. 1540 yılında Prusyalı botanikçi Valerius Cordis sülfirik asit ve alkolden elde edilebileceğini gösterdi ama anestezik özelliklerini fark edemedi. Paracelsus (1493-1541), eter buharını soluyan tavukların uykuya daldıklarını üstelik acı duymadığını belirledi fakat insanlar üzerinde denemedi. İngiliz fizikçi ve kimyacı Michael Faraday, gazları sıvılaştırma üzerine deneyler yaparken eter buharı solumanın azot protoksit gibi neşe ve coşku uyandırıcı etkiler yaptığını belirlemişti. Eter etkisinde düzenlenen eğlence partilerinin müdavimlerinden Dr. Crawford Williamson Long taşkınlıklar neticesi meydana gelen yaralanmalarda insanların ağrı duymadığını gözlemledi ve hastalarında anestezik olarak denemeye karar verdi. 30 Mart 1842 günü muayenehanesinde havluya döktüğü eteri ameliyat boyunca hastasının burnuna dayadı ve hastanın ensesindeki tümörü ağrısız bir şekilde çıkardı. Çok sayıda küçük cerrahi girişimlerde eter anestezisini başarı ile uygulamasına rağmen yayın yapmadığı için eteri anestezide kullanımının mucidi olarak tarihe geçemedi. 16 Ekim 1846 günü, Massachusetts genel hastanesinde diş hekimi William Thomas Green Morton boynundaki tümör nedeniyle ameliyat olacak hastaya eter solutarak üç dakika içinde anestezi sağladı. Böylece Cerrah Collins Warren tarafından ağrısız bir şekilde ameliyat gerçekleştirildi. 1275 yılında keşfedilen eterin anestezik olarak insanlarda uygulanması yüzyıllar sonra 1842 yılında mümkün olmuştur. Cerrahideki gelişmenin önemli kilometre taşlarından biridir. Modern anestezinin başlangıcı kabul edilen 16 Ekim 1846, günümüzde Dünya Anestezi Günü olarak kutlanmaktadır.
Eter anestezi dışında laboratuvarlarda yağ çözücü olarak kullanılmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Covid-19 nedeni olan SARS-CoV-2 virüsünü etkisiz hale getirebilir. SARS-CoV-2 tek iplikli RNA virüs olup yağ ihtiva eden zarfla kaplıdır. Eter inhalasyonunun akciğerlerdeki Covid-19 virüsünün yağ ihtiva eden zarfını eriterek etkisiz hale getirebileceği hipotezi tartışılmaktadır.
Dünya genelinde Covid-19 pandemisi ne yazık ki kontrol altına alınamamıştır. Her geçen gün vaka ve ölüm sayısında hızlı bir artış görülmektedir. ARDS tanısı konan kritik Covid-19 hastalarında ölüm oranlarını azaltmak için etkili stratejilere gerek vardır. Bu açıdan eter ve günümüzde kullanılan halojenli eter olan inhalasyon anestezikleri isofluran sevofluran ve desfluran, yoğun bakımda mekanik ventilasyon altındaki ARDS hastaların tedavisinde randomize kontrollü çalışmalarla test edilmelidir.
Sonuç olarak, inhalasyon anestezikleri kritik Covid-19 hastalarının tedavisinde bir dönüm noktası olabilir mi? Test etmeden bilmemiz mümkün değildir. Hele ki şu dönemde zaman daha da değerlidir ve hipotezler her zaman test edilmek için vardır. Gerçeği aramak için yola çıktığımızda bazen çok yakınımızda olmasına rağmen gerçeği göremeyiz.
Bu yazı anesteziyoloji ve yoğun bakım bakış açısından kaleme alınmıştır. Sahadaki meslektaşlarıma ve tüm sağlık çalışanlarına Covid-19 ile mücadelede sağlık ve başarılar dilerim.
6 yorum
Çok güzel bir okuma oldu. Bir farmakolog olarak bu bilgileri öğrencilerimle paylaşacağım. Teşekkür ederim.
Sayın Ayşe hanım ilginize teşekkür ederim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Sayın hocam, bu değerli yazı icin teşekkürler. Halktan biri olarak belki de alakasız bir soru aklima takildi. Aspirinin kan inceltici ozelliginden oturu kullananlarda yogun bakim, entube ve olum risklerinin her birinde yuzde 50’ye yakın daha az risk tespit edilmis. Acaba aspirinin veya diger kan incelticilerin bu ozelliginin, bahsettiginiz eter inhalasyonuyla paralelligi var midir? Yani virusun yağ ihtiva eden zarfina etki etme ozelligi. Tekrar teşekkürler.
Sayın Burcu Hanım Aspirin ve antikoagülan ilaçların yağ çözücü özellikleri olmadığı için covid-19 virüs zarfına etkileri yoktur. İlginize teşekkür eder sağlıklı günler dilerim.
Çok teşekkürler. Bu makalenizde yer alan buluşun çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kendi çevremde herkesle paylaşıyorum. Anestezi tarihi açısından da bilgilendirici bir okuma. Dünya anestezi gününüz kutlu olsun.
Şu anda bu bir buluş değil hipotezdir. Test edilmesi gerekiyor. Hipotez doğrulanırsa buluş olur. Paylaşımlarınız ve kutlamanız için çok teşekkür ederim.