Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’nin yönetim yapısını temelinden değiştiren bir reform olarak kabul edilmektedir. Türkiye’nin yönetim anlayışını parlamenter sistemden, yürütme erkinin gücünü artıran bir model olan başkanlık sistemine geçiş yapmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin temel amacı, Türkiye’nin yönetim yapısını daha etkili ve verimli hale getirmektir. Bu sistemle birlikte, karar alma süreçlerinin hızlanması ve uygulamaların daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, bu sistemle birlikte devletin güçlendirilmesi, ulusal çıkarların daha etkili bir şekilde korunması ve ülkenin kalkınma ve refah seviyesinin artırılması amaçlanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde din eğitimi politikalarının önemi, toplumun dini ve manevi değerlerinin korunması, sosyal uyumun güçlenmesi, hoşgörü ve anlayışın yaygınlaştırılması, ahlaki değerlerin korunması ve ruhsal zenginliğin artırılması açısından önemlidir. Bu doğrultuda, etkili ve dengeli bir din eğitimi politikasının oluşturulması ve uygulanması, toplumun daha sağlıklı ve dengeli bir yapı içerisinde olması hedeflenmektedir. İstenilen hedefleri gerçekleştirmek için ise çok kısa dönemde din eğitimi müfredatlarında hem 2018 yılında hem de gündeme yeni alınan 2024 yılındaki değişme ve gelişmelere bakarak genel bir değerlendirme yapacağız. Aslında sadece bir bölümde bu değerlendirmeyi yapmak çok kısıtlı olacaktır. Ancak bu yazımız, 2018 ve 2024 yılı müfredatlarındaki eğitim perspektifleri üzerinden ele alınacaktır.
2018 yılı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-8. Sınıflar) Öğretim Programı’nın geliştirilmesinde; yapılandırmacı öğrenme modelini destekleyen çoklu zekâ, öğrenci merkezli öğrenme, beceri temelli öğrenme gibi yaklaşımlar dikkate alınmıştır. Beceri temelli öğrenme, öğrencilerde öğrenme süreci içerisinde kazanılması, geliştirilmesi ve hayata aktarılması tasarlanan bilgi, tutum ve beceriler bütününü ifade etmektedir. Ayrıca Öğretim programlarında yer alan “kök değerler” şunlardır: adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik. Bu değerler, öğrenme öğretme sürecinde hem kendi başlarına, hem ilişkili olduğu alt değerlerle ve hem de öteki kök değerlerle birlikte ele alınarak hayat bulacaktır, ifadeleri yer almaktadır.
2024 yılı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-8. Sınıf) Öğretim Programı’nın felsefesinde ortaya konulduğu üzere günümüzde bilgiye sahip olmanın ötesinde bilginin bireysel ve toplumsal hayattaki işlevselliği, transfer edilebilirliği ve sürdürülebilirliği önemli hâle gelmiştir. Bu doğrultuda eğitim bilimleri alanındaki arayışlar; insanı merkeze alan, beceri temelli, probleme dayalı, proje tabanlı ve anlamlı öğrenme gibi yaklaşım ve modellerin geliştirilmesini sağlamıştır. Din ve ahlak öğretimi, tecrübe edilen sosyal ve epistemik değişimi ve mevcut pedagojik birikimi dikkate alarak bireyin ihtiyacını karşılayacak bir anlayış sunmaktadır. Bu bağlamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-8. Sınıf) Öğretim Programı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında ortaya konulan vizyona uygun olarak hazırlanmıştır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-8. Sınıf) Öğretim Programı, dinî ve ahlaki konularda bireyin dikkatini üst düzey düşünme becerilerine (bilişsel öz düzenleme, analitik düşünme, eleştirel düşünme, empatik düşünme vb.), duygusal becerilere (öz denetim, duygusal öz düzenleme, empati ve iç gözlem vb.) ve sosyal becerilere (girişimcilik, liderlik ve etkili iletişim vb.) çekmektedir. Diğer yandan da eğitim öğretim süreçlerinde “Erdem-Değer-Eylem” yaklaşımı ile bilgi, duygu ve davranış bütünlüğüne ulaşmak istenmektedir.
Her iki perspektife bakıldığında ne gibi değişiklikler yapıldığı net olarak görülmektedir. Ülkemizde 2005–2006 öğretim yılından itibaren yürürlüğe giren yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, 2024 yılındaki programda yer almadığı tespit edilmiştir. Onun yerine temel esas olarak “Erdem-Değer-Eylem” Modeli getirildiği görülmektedir. Bu değişikliğin ana sebeplerinden birisi de Batıda gerçekleştirilen yapılandırmacılık modelinin ülkemize uyarlanması konusunda zorluklar yaşandığını bizzat mesleki kariyerimizde tecrübe ettik. Yapılandırmacalık modelinin genel anlamda öğrencilerin bilişsel ve zihinsel gelişim süreçlerinde katkı verdiğini düşünmekle birlikte davranışsal olarak öğrencilere pek bir kazanım sağladığını söyleyemeyiz. Fakat yeni modelde duygusal, bilişsel ve davranışsal bütünlüğe vurgu yapılmasının doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayı yeni getirilen modelin ülkemizdeki kazanımlara gelecekte nasıl bir değişim getireceğini yakından takip edeceğiz.