29 Ekim 2023 tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olarak hepimiz için ayrı bir gurur kaynağı olmuştur. Zor koşullarda devlet kurmak ve onu sağlam temellere oturtarak tüm kurumlarıyla uzun yıllar güçlü tutmak ayrı bir ulusal beceri gerektirir. Çin atasözü, “ İki Yahudi bir araya gelse şirket kurar, iki Türk bir araya gelse devlet kurar” der. Bu bağlamda, Türk milletinin devlet kurma konusunda doğal bir yeteneği vardır denilebilir. Ancak devletin sürekliliği, kurulması kadar önemlidir. Kurulan devletin yönetim şekli, kurumların yapısı ve birbirleriyle ilişkileri, halkın huzur ve güveninin sağlanması, neticede devletin uzun ömürlü olması hedeflenir. Devletlerin sürekliliği ve halkın mutluluğu/refahı, doğrudan yönetim şekli ile ilişkili olduğundan kurucu irade, devletin geleceği için olası risk ve tehditleri öngörerek karşı önlemleri planlamak durumundadır. Bu bağlamda yeni nesillerin farkındalığı ve kurulan devletin devamının ilke edinilmesi en doğru adım olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri olan Atatürk,” Gençler, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yüceltecek sizlersiniz” sözüyle, Cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Ayrıca, Gençliğe hitabesiyle bazı risk ve tehditlere işaret ederek bunları etkisizleştirmek için yapılması gerekenleri açıklamıştır. Doğal olarak, rakip veya düşman devletler her zaman benzer davranışlar ile açık veya gizli şekilde düşmanlıklarını yapacaklardır. Onlar, bilinen tehdit kaynağı olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Asıl önemli olan husus, halk ve yöneticilerin düşebileceği olası zafiyetlerin düşmanlar tarafından kötüye kullanılarak devletin zayıflatılmasıdır. Böyle bir durum, harici düşmandan daha çok tehlikeli olabilmektedir. Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği açısından önemli gördüğümüz bazı dahili tehdit ve fırsatlara dikkat çekilerek farkındalığın artırılması amaçlanmıştır.
Devletin devamlılığı ve Tehdit kaynakları
Ulusların Dünyadaki üstünlük mücadelesinde ana unsur, kurdukları devletlerdir ve onlar aracılığı ile bu rekabeti sürdürebilirler. Bu nedenle devletler birbirlerine üstünlük sağlamak için soğuk ve sıcak savaş stratejilerini sıklıkla kullanabilirler. Sıcak savaşın maliyetinin (Can ve mal kaybı) yüksek olması devletleri soğuk savaş yöntemlerine başvurmaya yöneltmektedir. Bu kapsamda, rakip devletler birbirine ekonomik, kültürel, siyasi ve teknolojik baskı yöntemleri kullanarak üstünlüklerin kabul ettirebilmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti gibi konum veya doğal kaynakları itibarıyla jeostratejik önemi fazla olan devletler üzerinde çok fazla oyun kurgulanarak uygulamaya koyulabilmektedir. Bu oyunların bir kısmı son yıllarda bazı siyasiler tarafından kapalı şekilde beka sorunu olarak dile getirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve devamlılığı için tehdit olabilecek hususların en önemlileri aşağıda özetlenmiş olup, bunlar ile sınırlı değildir.
Tehditlerin farkındalığının eksikliği: Doğal olarak eğer risk ve tehditleri çok yönlü şekilde değerlendirip farkındalık sağlanmaz ise karşı önlem geliştirmekte geç kalınır.
Nitelikli insan gücünün azalması: Devletlerin devamlılığını sahip olduğu yetişmiş nitelikli insan gücü sağlayacaktır. Eğer bu kaynak arttırılamaz veya son yıllarda olduğu gibi kendi ülkesinden göç ettiği durumlar önemli tehdit kaynağıdır. Maalesef nitelikli insan gücü bağlamında önemli kayıplarımız olduğu çok açıktır.
Ülkede hukuk ve Adalet Sistemine güvenin zayıflaması: Güçlü ve uzun ömürlü devletler adaletli olanlardır. Eğer adalet sistemi yeterince hızlı olarak sağlamaz ise vatandaşın devlete olan güveni azalır ve huzursuzluklar artar. Adalet sistemimizdeki eksikliklerden dolayı siyasi aktörler adaleti sağlamayı vaat ederek oy toplamaktadırlar.
Bilime olan ilginin azalması: Her türlü problemin yenilikçi yaklaşımlarla çözümü için bilime ve bilim insanlarına değer verilmelidir. Eğer bilimsel anlayıştan uzaklaşılarak hurafelere inanç artarsa bilim o ülkeyi terk edeceğinden yine devletin bekası tehdit altındadır.
Ahlaki ve kültürel erozyonun artması: Toplumu ayakta tutan ahlaki ve kültürel değerler zayıfladığı durumda yolsuzluklar he hırsızlıklar artacaktır. Eğer yeterince önlen alınıp erozyon engellenemezse gelecek için önemli bir tehdit kaynağıdır.
Toplumda geleceğe olan umutların zayıflaması: İnsanlar umutlarıyla var olup devamlılıklarını sürdürürler. Bu husus devletin geleceğine de yansır. Eğer iyiye gitme konusunda umutlar azalırsa dağılma ve ülkeyi terk etmeler artacağından devletin geleceği için tehdit kaynağıdır.
Toplumdaki Cumhuriyet karşıtı bireyler: İstenmese de toplumda Cumhuriyet karşıtı ve saltanat yanlısı topluluklar gelişebilmektedir. Bunlar değişik zamanlarda, özellikle zayıf anlarda kendilerini gösterip ayrı bir tehdit oluşturabilmektedirler.
Yukarıda belirtilen olası tehdit kaynakları arttırılabileceği gibi birbirlerine yaptıkları etkiler değerlendirilebilir.
100. yılda Fırsatlar
Cumhuriyetimiz için tehdit kaynakları olduğu gibi önemli fırsatlarda mevcuttur. Fırsatları değerlendirmenin yanında bazı tehditleri fırsata çevirecek çalışmalar ile onlardan yararlanmak mümkündür. Dünya çok hızlı değişmekte olup, bu değişime ayak uydurma yanında öncüsü olunması için mutlaka tehditleri fırsata çevirmek gereklidir. Sayı ve içerikleri çoğaltılabilecek olan bazı önemli fırsatlar aşağıda özetlenmiştir.
Genç ve Dinamik Nüfus: Daha önce belirttiğimiz gibi nitelikli insan kaynağı devletin geleceği için önemli bir parametredir. Genç ve dinamik nüfusu nitelikli şekilde geleceğe yönelik yetiştirerek önemli bir fırsat elde edilebilir.
Yurt dışına giden insanlarımızdan faydalanma: Herhangi bir nedenle yurt dışına giden nitelikli insan kaynağından dönerek veya dönmeden ülkeye katkı yapma modelleri geliştirilmesi. Öncelikle onların gönlünü kazanacak yöntemler üzerinde durulmalıdır.
Adalete olan güvenin tam olarak sağlanması: Adalet sistemine olan güvenin sağlanması için yeni yapılanma mutlaka gereklidir. Bu güven gerçekleştiğinde toplumdaki sinerji ve üretkenlik artacaktır. Bir başka makalemizde önemli gördüğüm Adalet ve bilgi toplumu modeli önerilmiştir [1].
Bilime ve bilim insanlarına olan ilginin arttırılması: Bilime olan ilgi ve güven sağlandığında yenilikler yanında teknolojik gelişme hızla artacak, ekonomik getirileri yükselecektir.
Bireylerin devlete olan güven ve bağlığının yüksekliği: Her ne kadar olumsuzluklar olsa da Türk milletinin fertleri devletine bağlıdır. Olumsuzluklar giderilerek bu fırsat değerlendirilebilir.
Neler yapılmalı?
Her ne kadar insan hakları, uluslararası hukuk vs. gibi düzenlemeler olsada sonuçta, maalesef güçlünün haklı olduğu (Kendi tezlerini zorla kabul ettirdiği) bir dünyada yaşamaktayız. Böyle bir durum elbette kabul edilemez, ancak devlet her yönüyle güçlü ve en kötü senaryoya hazırlıklı olmalıdır. Unutulmaması gereken en önemli husus, Cumhuriyetin bütün unsurlarıyla olası iç ve dış tehditlere karşı önlem alınması gerekliliğidir. Bunun ilk adımı devlet yapısının dinamik bir sistem olarak görülerek, eşgüdüm halinde çalıştırılıp milletin huzur ve refahının sağlanmasıdır. Hamasi söylemleri bir kenara bırakıp, tarafsız özeleştiriler sonucunda gerçekler ile yüzleşmeliyiz. Sonuçta, yapılacak gerçekçi bir plan dahilinde eksik ve kusurların giderilmesiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin ömrü çok uzun olabilecektir. Kurucu lider, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, lakin Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” veciz sözüyle bunu açıklamıştır. Bizler belki göremeyiz ama, nice 100. Yıl kutlamalarının gerçekleşmesini temenni ederim.
Kaynakça:
[1] İ.Soğukpınar, “Neden Adalet ve Bilgi Toplumu”, Akademik Akıl, https://www.akademikakil.com/neden-adalet-ve-bilgi-toplumu/ispinar/