Arapça “cumhūriyyet” kelimesinden dilimize girmiş olan cumhuriyet, “Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi” olarak tanımlanmaktadır Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde (TDKS). Aynı şekilde bir yönetim biçimi olarak tanımlanan “demokrasi”, Yunanca iktidar, yönetme, güç anlamına gelen “kratos” ve halk, yurttaş topluluğu, sıradan halk gibi pek çok anlamı olan “Demos” sözcüğünün birleşmesinden oluşmuş olup Türkçeye, Fransızca “démocratie” sözcüğünden geçmiş ve 1870’lerin başında Türkçe’de ilk kez kullanılmıştır. İsim olarak toplum bilimi anlamına gelen demokrasiyi Oxford sözlüğü “siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi her ikisi de “halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen “cumhuriyet” ve “demokrasi” arasındaki temel fark demokrasi tanımında yer alan “halkın özgürce seçim yaptığı ve tüm yurttaşların eşit sayıldığı” ifadesinde yer alan “özgürlük” ve “eşitlik” gibi insan ve hatta canlı yaşamının iki önemli yaşam hakkına “demokrasi” de yer verilmesidir. Bu cümleden hareketle hemen yazının başında başlığın cevabını vermek mümkündür: Cumhuriyet eşittir demokrasi değildir. Ancak her iki kavramı biraz daha ayrıntılamak konunun daha iyi kavranmasını sağlayacaktır kanımca.
Demokrasi, genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilir. Dolayısı ile dünyadaki tüm üye veya vatandaşların; organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimi olarak tanımlamak mümkündür demokrasiyi.
Cumhuriyet ise bir rejim olup; demokratik cumhuriyet, dini cumhuriyet, oligarşik cumhuriyet, sosyalist cumhuriyet gibi farklı uygulanış şekilleri olabilir. Öyleyse demokrasi cumhuriyetin eşdeğeri değil onun uygulanış şekillerinden biridir. Demokratik cumhuriyetlerde, meclisi ve ülkenin başkanını belli aralıklarla halkın seçmesi temeldir. Ancak uygulamada tanımlamaya uymayan fakat demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde vardır. Örneğin İngiltere’de ülkenin başında görünüşte halkın seçmediği bir kral ya da kraliçe bulunmasına rağmen yönetim halkın elindedir (oligarşik demokrasi). Yada ”Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, olarak adlandırılan ve isminde hem “demokrasi” hem “cumhuriyet” kelimeleri yer alan Kuzey Kore babadan oğula geçen tek adam tarafından yönetilen tam bir istibdat rejimidir. Yani ne “demokrasi” nede “cumhuriyet” pratikte karşılığını bulamamıştır Kuzey Kore’de.
Bir cumhuriyetin tam demokratik cumhuriyet olabilmesi için, gönüllü birlikteliklerle bir arada bulunan o ülke halklarının tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerine doğrudan katıldığı, demokrasiyi tüm sivil kurum, kuruluş ve kadroları ile var ettiği ve çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına olanak veren bir devlet yapılanmasının gerçekleştirilmesi gerekir. Gerçek yaşamda yukarıdaki içerik tanıma uyulamadığı ve bazı ülkeler ve kurumların görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları nedeniyle demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hâlâ devam etmektedir. Tabiri caiz ise ülke ve kurumlar işlerine geldiği gibi demokrasiyi sulandırarak “anayasal demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi” gibi yeni tanımlamaları gündeme getirmektedirler.
İdeal demokrasinin ortak yönü; çoğunluk, azınlık, dil, din, kültür ve etnik köken fark etmeden, fakir veya zengin ayrımı olmadan halka dayanmasıdır. Günlük hayatta halkın, bir ülkede yaşayan tüm insanları kapsadığı düşünülse de gerçek yaşamda demokrasi tarihinden beri sürekli olarak genişletme çabalarına rağmen halka hep bir sınırlama konmuştur. Örneğin Fransız Devrimi’nden sonra yapılan seçimlerde oy verme hakkı sadece belli miktarda vergi verebilen vatandaşlara tanınırken, ABD’de güney eyaletlerdeki siyah ırkın ilk kez oy kullanabildiği tarih 1960’lardır. Kadınlara seçme hakkı ilk kez 1893’te Yeni Zelanda’da verilmiştir. Seçimlere tam katılım hakkı ise 20. yüzyıla kadar hiçbir ülkede gerçekleşememiştir. Her ne kadar demokrasiye yapılan atıflarda görüleceği üzere, halkın kendi kendini yönetmesi temel dayanaksa da bunun pratik açıdan imkansız olacağı haklı öngörüsü ile çoğunluğu sağlamak; kendileri adına karar alacak kişileri seçmeyi sağlayan oy verme, referandum gibi doğrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolaylı yollarla mümkün olabilmektedir.
Demokrasinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için, alınan kararların halkın tamamını memnun etmesi gerekir. Ancak gerçek hayatta bu durum imkânsızdır. Zira her bireyin beklentileri, istekleri, ihtiyaçları farklıdır; herkesi aynı anda memnun etmek imkânsızdır. Dolasıyla “Normatif demokrasi teorisi” olarak adlandırılan bu siyasi düşünce şekli ideal ancak ütopik olanıdır ve günümüzde hiçbir devlette uygulanmamaktadır. Halkın tamamını değilse de olabildiğince büyük kısmını memnun etmeyi amaçlayan “Ampirik demokrasi teorisi” herkesi değil ama olabildiğince çok kişiyi memnun etmeyi amaçladığı için gerçek hayatta uygulanması daha mümkün olabilecek siyasi düşüncedir ve ancak güvenli ve her yurttaşın eşit bilinçle oy kullanacağı özgür seçimlerle sağlanabilir. Bunun içinde seçimler belirli aralıklarla, kesintisizce gerçekten güven duygusu içinde yapılmalı, seçim barajı düşük tutularak veya aynı cumhurbaşkanının üst üste seçilmesi yasaklanarak muhalefete de yönetime girebilme olanağı sağlanmalı, temel insan hakları anayasa ile güvence altına alınmalı ve seçimler serbest olmalı; hiçbir seçmen oy kullanıp kullanmamak konusunda zorlanmamalı, ancak çoğunluğun temsili devlet tarafından birey motive edilerek sağlanmalı, okuma yazması olmayan, ülkede ne olup bittiğini anlamayan bireylerin aşiret reislerinin yönlendirmesi ile kendi iradeleri dışında oy vermeleri engellenebilmelidir. Seçim yasası her türlü siyasi düşünce ve ülke yararı gözetilerek düzenlenmeli; siyasi erk ve yönetim kadrosu kendi çıkarları doğrultusunda yap-boz tahtası gibi istedikleri zamanda, kendi istedikleri şekilde yasaları değiştirmemelidir. Ancak bu koşullarda halkın temsili parlamentoya, demokrasiye ve cumhuriyete yansıyabilir.
Kaynaklar
- “Cumhuriyet eşittir demokrasi değildir”https://www.cumhuriyet.com.tr › Türkiye Haberleri 22 Aralık 2010 Çarşamba
- İlker Başbuğ. Cumhuriyet ve demokrasi. https://www.cumhuriyet.com.tr 14 Nisan 2019 Pazar
- Ahmet İnsel. Cumhuriyet ve Demokrasi. Birikim Sayı 115 – Kasım 1998
- Demokrasi – Vikipedihttps://tr.wikipedia.org › wiki › Demokrasi