Sayın hocalarım,
Sayın meslektaşlarım susun artık!
Deprem profesörleri, tektonik, neotektonik, paleotektonik, deprem uzmanları size sesleniyorum!
Sesimi duyan var mı?
Yeter artık! Susun.
24 yıldır konuşuyorsunuz.
Söylediklerinizi vatandaş anlamıyor. Çünkü vatandaşın seviyesine inemediniz.
Söyledikleriniz halkın psikolojisini, ruh halini bozmaktan başka bir işe yaramıyor.
Deprem uzmanları artık susun. Yeter artık!
1999 depreminden bu yana kanal kanal gezdiniz. O kanal senin bu kanal benim dediniz.
Televizyon kanallarında Doktora, Yüksek Lisans dersi anlattınız.
Yetmedi. Yaptığınız bilimsel yayınları, bilimsel hiç bir alt yapısı olmayan vatandaşın anlamasını beklediniz.
Ama, kimi sunuculara dahi büyüklük ile şiddet arasındaki farkı 24 yıldır öğretemediniz.
Popüler Oldunuz
Tamam, TV kanallarındaki dostlarınız sayesinde popüler oldunuz. Herkes sizi tanıyor. Anlıyorum. Bilginiz de çok derin.
Hatta vekillik kapabilir miyim diye düşünüyorsunuz. Bunun için partilere göz kırpıyorsunuz.
Yalan haber yapıyor, hatta devlete iftira atıyorsunuz. Yıllardır olmayan adınızla depremden nemalanıyorsunuz.
Ancak, geçen sürede insanlara yalnızca korku aşıladınız.
24 yıldır anlattık, bas bas bağırdık. Aynı felaketler oluyor diye feryat figan ettiniz.
Ama, vatandaşın seviyesine inemediniz. Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler dediniz.
Artık susun!
Deprem uzmanlığında Tekel oldunuz. Herkese ayar verdiniz. Hiç kimse bu ülkede Fay tartışması yapmasın dediniz.
Hiç kimse deprem nerede olacak? Ne zaman olacak? Ne büyüklükte olacak? sormayın diye vatandaşa ağzının payını verdiniz.
Tebrikler hocam. En büyük sizsiniz.
Soruyorum Sizlere Sayın Hocalarım,
Arap ve Afrika plakasının kuzeye, Avrasya plakasının güneye, Anadolu plakasının batıya hareket etmesi hangi vatandaşın umrunda? Sağ yönlü, sol yönlü olsa kime ne? Ayrıca bunun halk indinde ne faydası var?
Kuzey Anadolu Fayının, Doğu Anadolu Fayının yıllık hareket miktarının vatandaşa ne yararı var? Bunu bilmek acılarını dindirir mi? Yitirdiklerini geri getirir mi? Maddi kayıplarını telafi eder mi Sayın hocalarım?
Üç vakte kadar deprem olacak; şu büyüklükte olacak; şu şiddette olacak; İstanbul’da şu kadar bina yıkılacak; ben söylemiştim demek neyi kurtarır?
Başkalarının yaptığı Sismik Boşluk Haritası üzerinden ahkam kesiyorsunuz Sayın Hocam. Amerika’yı yeniden keşfetmiş havası estiriyorsunuz.
Sayın Hocalarım,
Yeter artık! Susun.
Söz Gümüşse, Sükut Altındır.
6 yorum
Tam terine, bilenler hiç susmasınlar. Halkımıza ve yönetimlere gerçekleri daha çok anlatsınlar ki, depremlerde önlemler ve çareler aransın. Zira ülkemiz deprem kuşağında. Bunu, herkes bir kez daha, doğruyu bilenlerden öğrensin. Marmara depreminden yirmi yıl geçtiği halde, dersimizi almadığımız gün gibi meydanda. Depremlere çok daha dayanıklı binalar yapılsın. Zemini uygun olmayan yerlerde, fay hattında inşaatlar yapılmasın. Yoksa her gün sadece siyasiler konuşsun, kendi gözlüklerinden, olanı ve olmayanları anlatarak halkı uyutmaya devam etsin mi diyorsunuz.
Şaka değil elli bine yakın canımızı kaybettik. kaybettik. insanların çoğuna, karda kışta, yağmurda bir çadır, bir öğün yemek veremedik. Ölenlerin çoğu kefensiz toplu olarak gömüldü. Çocuklar, anne, babalar kayıp. Enkazlarda kaybettiklerini, malını, ziynetini hala arayanlarımız var.
Birileri medyatik olurmuş, varsın olsunlar. İsteyen bakar, istemeyen izlemez.
Allah kimseyi bu durumlara düşürmesin. Gerçek bir gün suratımıza tokat gibi çarpıverir. Yapılan her işte, bilimin dışına asla çıkmamak lazım. Yüzün üzerinde doktorumuzu, meslektaşlarımızı kaybettik. Susmayalım, hatta siz de susmayıp halkımızı deprem konusunda aydınlatmaya devam edin. Deprem gibi bazı konuların, ne reklamı ne de şakası hiç olmaz. Susarak, gerçekleri göremeyip kafamızı kumlara gömerek, yine ayni hataları yaparak, gelecek depremlerde binlerce canımızı kaybetmeye devam ederiz.
Sayın Hocam,
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim.
Metin içinde deprem uzmanlarına neden susun dediğimi açıkladım. Dikkatle okumadığınızı düşünüyorum. Çünkü kastettiğim şey sizin de yorumunuzda yazdığınız gibi geçen 24 yıl içinde hiç birimiz ders almamışız. Bu ders almayanların başında da Deprem uzmanları geliyor. Eğer konusu geçen deprem uzmanları ders alsaydı bu durum böyle olmayacaktı.
24 yıldır ders almadıkları, ders alınacak da bir şey söylemedikleri için susun dedim. 24 yıldır bu uzmanlar aynı şeyleri söylüyorlar. Ama kimsenin anlamayacağı şekilde ve dişe dokunur bir şey de söylemiyorlar. Çünkü söyledikleri sadece ve sadece akademik seviyedeki bilgi. Konuyla ilgili kişiler dışında anlayan yok. O kişiler de zaten dinlemiyorlar. Birbirlerinden farklı şeyler söylüyorlar. Hatta TV ekranları üzerinden kavga ediyorlar.
Saygılarımla.
Neden “susun” dediniz ki? Bilinen, olabilecek felaketlerin farkındalığı için konuşulmalı; Misal: Kuraklık, bu da bir felaket… Konuşulmasın mı? “Suyu dikkatli kullanalım, yoksa mahvoluruz” demeyelim mi? Halk korkmasın” diye geçer şart olabilen ama asla yeter şart olamayacak yaklaşımlarla
HERŞEY NE KADAR DA NORMAL mi denilsin? Savaş/yangın/sel/deprem/kuraklık/salgın hastalık/pandemi gibi konular konuşulmasın mı? Ekrana çıkanların “makam” derdi olsa bile halka aktaracakları bilgi önemlidir.
BİLEN SUSMASIN!
Sayın Hocam,
Öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Ancak giriş cümlenizden sadece başlığı okuduğunuzu anlıyorum. Metne hiç bakmamışsınız. Eğer baksaydınız, bana yönelttiğiniz sorunun cevabını görecektiniz.
Metinde neden “susun” dediğimin cevabını verdiğimi düşünüyorum.
Saygılarımla.
Bir de son cümleniz “gümüş söz”, “altın sükut” ifadeleri bu konuya uymuyor. Bu Atalar sözünü “doğal afetler” konusuna ithhaf etmeyelim.
Hocam,
Bu atalar sözü çok güzel oldu bence.
Saygılarımla.