6 Şubat 2023 büyük Türkiye Depremi yaşanırken hissettiklerim, düşündüklerim.
Böyle büyük bir felaketin ardından tüm toplum gerçekten çok zor günler yaşıyoruz. Direkt etkilenenler için aşılması yaşanması çok acı bir sınav. O bölgede yaşayan insanlar için yaşanılan acıyı kelimelerle tarif etmek mümkün değil. Böyle şiddetli bir deprem için hazırlıklı mıydık? Yenileri için hazırlıklı mıyız? Aniden büyük bir savaş gerçekleşti, arkasında büyük bir yıkım bıraktı. Bütün ülke nasıl etkilenecek bilemiyorum. Aklıma tam 102 yıl önce kurtuluş savaşımızda böyle benzer zor bir dönemde yaşananlar gelmekte.
15 Mayıs 1919’da Yunan ordusunun İzmir’i işgalinden sonra yaklaşık 2 yıldır Anadolu içlerine doğru ilerleyişe devam ettiler. 1921 yılında Yunan ordusunun Anadolu’da doğuya doğru ilerleyişini durdurmak için Atatürk’ün üstün komuta dehası ile iyice geri çekilen Türk ordusu Sakarya nehrinin doğusunda hazırlıklarını tamamladı ve savunma mevzilerine yerleşti. Bu hazırlıklar sürerken Atatürk’ün isteği ile 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında cepheye sadece 80 km mesafede Ankara’da Meclis çatısı altında bir kongre düzenlendi. Belki de Anadolu’da düzenlenen ilk Maarif (Eğitim ve öğretim) kongresi idi. Savaş kapıda ve Ankara’ya çok yaklaşmışken böyle bir organizasyonun ertelenmesi veya başka bir merkezde yapılması teklif edilmesine rağmen belirttiğimiz tarihlerde Ankara’da gerçekleşti ve daha sonrasında 23 Ağustos – 13 Eylül tarihleri arasında da Kurtuluş savaşımızın en kanlı bölümü olarak nitelenen Sakarya meydan muharebeleri yapıldı. Niye böyle dar ve zor bir zamanda eğitim ile ilgili bir kongreyi gerçekleştirdiler?
Kongre yurdun her tarafından gelen 250 kadar erkek ve kadın öğretmeni bir araya getirmişti. Mustafa Kemal Paşa, cepheden gelerek bizzat kongreyi açtı ve önemli bir konuşma yaptı. “Bizler cephede bu savaşı topla tüfekle kazansak dahi asıl kazanılması gereken savaşın cehaletle sizlerin yapacağı savaştır.” söylediği bilinmektedir. Yani genç Türk devletinin kazanması daha zor olan savaşının bilgisizlikle ve cehaletle yapılacak savaş olduğu ve bunu kazanması için çok daha fazla çaba gerektiğini o günlerden görmüştür. Belki de yeni Türkiye devletini kursalar dahi ayakta duramayacağı kaygısı öyle fazlaydı ki asıl kazanılması gereken savaşın ne olduğunu göstermeye ve bilinçlendirmeye çalıştılar. Yani asıl büyük sınav eğitimdi. Günümüze kadar acaba bu sınavı millet olarak ne kadar ciddiye aldık, her şey bu noktaya nasıl geldi? Acaba tarihi unutuyor muyuz? Şehirlerimiz giderek büyüdü ama yıllar önce hedeflenen sadece betonlardan oluşan büyümek miydi? Şehirlerimiz evlerimiz bizleri neden koruyamadı?
Türkiye Cumhuriyetinde 2022-2023 eğitim öğretim yılında toplam 1 milyon 201 bin 138 öğretmen görev yapmakta. Bu öğretmenlerin 1 milyon 6 bin 75’i resmi okullarda, 195 bin 63’ü özel okullarda görev yapıyor. 102 yılda eğitim kadromuz bu kadar çok büyürken, 102 yıl önceki aynı şevk ve isteklere sahipler mi? Bu kadar çok öğretmenimiz olmasına rağmen bilim neden önemsenmiyor, yetişen yeni öğretmenler ve nesiller için Sakarya neresidir? Ülkemde artık hangi fakülteyi bitirirse bitirsin isteyene öğretmen olabilme yolu açıktır, bu kadar kolay mı olmalı? Bizleri yetiştiren insanlar yeni nesli daha iyi yetiştirme, daha nitelikli gençler olmasını sağlama kaygısı çekiyorlar mı? Bu ülkeyi kuran, Muarrif kongresini savaşın en çetin döneminde yapabilen zihniyet ile aynı kaygıyı yaşayan kaç öğretmenimiz var? Mutlaka var bir kısmı halen öyle, zaman zaman karşılaşmaya devam ediyorum, ama daha çok idealist öğretmene ihtiyacımız var. Eğitim hayatındaki sınavlar hasbelkader geçilmiş olsa dahi gerçek yaşamda öyle bir an geliyor ki işte bu deprem gibi zor bir sınavı aşmanız mümkün olamıyor. Ben gerçekleşen Deprem’i sorgulamıyorum, nasıl ortaya çıktığı da önemli değil, önemli olan hazırlıksız olmamız. Beklenen bir öngörü var olmasına rağmen, mevcut binalarımızla hazırlıksızdık. Son yüzyılda gerçekleşen dünyadaki şiddetli depremler ve ölüm yıkım oranları ortada (web ’de) ve bizim yaşadığımız hasarda ortada. Ayrıca o kadar uzağa gitmeye de gerek yok tuz buz olan evler arasında hiç hasar görmeyen camı dahi kırılmamış evlerde ayakta durmakta.
Son yüzyılın bizleri getirdiği bu günlere toplum olarak depreme hazırlıksız geldik. Belki bizim hazırlanmamız önlendi belki bizler meyil ettik, bozulduk. Hep görüntüye süse önem verdik, lüks yaşamanın rahatlığına alıştık, binaların görünmeyen kısımları ile ilgilenmedik, yaşamımızda zihinlerimizi detaylandırmadık bilinçlenmedik. Hep kolayına kaçtık, hedeflerimiz değişti, maddiyatı hangi yoldan olursa olsun hedefler olduk. Sorgulamaz olduk. Kolayca kanar olduk, yapılan işe değil sözlere inanır olduk, araştırmadık, nasıl olsa bizim için birileri araştırıyor dedik. Ama her yönüyle eğitimli ve ahlaklı olsaydık böyle olur muydu? diye düşünmeden edemiyorum.
Deprem büyük bir sınav ve biz aslında toplum olarak yaşanan acının boyutlarının artmasına neden mi olduk? Evet deprem sonrası toplumsal olarak refleksimiz, yardım için oraya hızla koşmamız halen unutulmamış bizleri bir arada tutabilecek çok önemli unsurdur. Bu olay geçince de bu kenetlenmenin ve yardımlaşma ruhunun sosyal hayatımızda diğer yanlış gidişlere de engel olmasını ve bir milat olmasını diliyorum. Aslında depremi yaşayan depremzedelerin söyledikleri gibi artık bizler için neyin daha kıymetli olduğunu belirlememizin zamanıdır. Çok yakın bir gelecekte enkazların altında bizlerde olabiliriz. Artık bazı otokontrol mekanizmaları çalışır hale gelmek zorundadır. Hepimizin büyük bir ailenin parçası olduğunu unutmamalıyız ve kendi yakınlarımızı kolladığımız gibi milletimizin diğer bireylerini de koruyup kollamalıyız. Bunun için oluşturduğumuz sistemin yüzyıllar boyunca bozulmaması için çabalamalıyız. Ailemiz ve gelecek nesillerimiz daha kıymetli olan ise cehaletle el birliği ile savaşmayı unutmamalıyız. Çünkü hiçbir şey ben yaptım oldu ile dünyada yaşamını sürdüremiyor. Çevremizdeki insanların yaşamlarına, kaderlerine pozitif tesirlerde bulunabilmenin hayattaki en önemli amacımız olması ve Türk insanının daha zor savaşlarla karşılaşmamasını diliyorum. Depremde yaşamlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına kalanlara sabırlar diliyorum. Bir anda yakınlarını kaybetmek baş edilmesi en zor acı, bunu yaşamış gibi günlerdir düşünüyorum. Nerde yanlış yaptık? Olay sonrası deprem şehirlerine yardıma koşan tüm insanlardan Allah razı olsun. Böyle kötü kaderlere değil, iyi güzel kadere vesile olabilmeniz dileklerimle.