Sağlık çalışanlarına şiddet haberlerine bir yenisi daha eklendi. ‘Bursa’da, baba-oğul, kalp krizi geçiren hastayı hastaneye yetiştirmeye çalışan ambulansın önü kesti. Olay sırasında S.Y. ile oğlu M.Y, ambulans şoförü Muhammed Ali Karasulu’ya saldırdı. Polis olayla ilgili olarak baba ile oğlunu gözaltına aldı. İşlemlerinin ardından baba serbest bırakılırken oğlu tutuklandı. Kalp krizi geçiren 80 yaşındaki N.G. isimli kadın hastanın Gemlik Devlet Hastanesi’nden Bursa Şehir Hastanesi’ne sevk edildiği ambulans, emniyet şeridinde ilerlediği sırada arkadan gelen otomobilin sürücüsü selektör yapıp, korna çalarak yol istedi. İddiaya göre, otomobilde bulunan S.Y. ile oğlu M.Y., Karasulu’ya ambulansın içinde hasta olmadığını ve boşuna siren çaldığını söyleyerek tepki gösterdi. Baba ve oğlu otomobille ambulansın önünü kesti. Kalp krizi geçiren bir hastanın taşındığı söylendiği halde. otomobilden inen S.Y. ile oğlu M.Y., sürücüye saldırıp, olay yerinden uzaklaştı.
Şikayet sonrası 2 şüpheli gözaltına alındı. İşlemlerin ardından mahkemeye sevk edilen baba adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Oğlu ise tutuklandı’.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Ambulansın önünü kesmek, ambulansa bilerek yol vermemek, ambulansın içine hasta var mı? diye bakmaya çalışmak zorbalığı asla ve asla kabul edilemez. Gereği yapılır.” ifadelerini kullandı. NTV haber 15.10.2024
Doktor ve diğer sağlıkçıların yanında, görev başındaki polislere bile saldırılar oluyor. İşte birkaç örnek: Konya’nın Selçuklu ilçesinde yardım çağrısı üzerine bir eve giden polislerden biri bıçakla yaralandı. Ekipteki diğer polisler tarafından silahla vurulan saldırgan ise yaralanarak etkisiz hale getirildi. Saldırganın yakalandığını söyleyen İçişleri bakanımız, “Kahraman Polisimiz Mustafa Topuz aldığı 7 bıçak darbesiyle ağır yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştır.” dedi. 13.10.2024
“İstanbul’un en işlek noktalarından İstiklal Caddesi’nde bir polis memuru bıçaklı saldırıya uğradı. Cadde üzerinde duran polis memuruna sessizce arkadan yaklaşan saldırgan, elindeki bıçağı bir anda polisin ensesine sapladı. Hastaneye kaldırılan polis, tedavi altına alındı. Yakalanan saldırganın şizofreni hastası olduğu iddia edildi. Saldırganın sosyal medya hesabında, polisleri düelloya davet ettiği görüntüler, ayrıca psikolojik tedavi gördüğü, ‘uyuşturucu madde kullanmak’ ve ‘kişilerin huzur ve sükununu bozmak’ suçlarından kaydı olduğu ortaya çıktı”. 12.10.2024
İstanbul’dan sonra Samsun’da da polise bıçaklı saldırı gerçekleştirildi. Madde bağımlısı olduğu iddia edilen şahıs, polislere saldırıp komiseri bıçakladı. 15.10.2024
Bunlar yeni olaylar, ancak eskileri de var. İşte birkaçı :
İstanbul Arnavutköy’de uyuşturucu satıcılarına yönelik denetim sırasında aranan şüpheliyi gözaltına almak isteyen polis ekibine yönelik saldırıda, ilçe emniyet müdürü ve bir polis memuru yaralandı. AA, 15.6.2016
Pendik’te bir büfenin önünde, resmi araçlarla görev yapan trafik polislerinin, büfe çalışanları tarafından araçlarını büfenin önünden çekmeleri istenir. Aralarında tartışma çıkınca çok sayıda büfe çalışanı polisleri darp ederler. Yardıma gelen ekipler, saldırganları karakola götürünce, aralarından biri hemşerisi İçişleri Bakanını arayarak yardımını ister. Bakan, olayı ve nedenlerini sorup soruşturmadan valiyi, vali emniyet müdürünü, o da karakol amirini arayarak, saldırganların hemen serbest bırakılmasını emreder. Ancak, arada darp edilen polisler vardır ve olay savcılığa intikal etmektedir. İstek yerine getirilemeyince neler yaşanmış, merak edenler araştırsın.
Kafası bozulan kadın, elinde tüfekle hastane basıyor. Başkaları acil servis çalışanlarına saldırıyor. Doktorları, sağlık çalışanlarını darp ediyor, kurşunluyor, hatta öldürüyor. Maalesef, doktorlara, hemşirelere, ambulans görevlilerine, zabıtalara, itfaiyecilere, belediye otobüslerinin şoförlerine, hatta görevli polis ve bekçilere bile saldırılar oluyor.
Bunun adına, ‘sivil itaatsizlik’ derler.
Büyük ve gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, o devletlerin polis devleti olmalarıdır. Yetkileri, bizdeki gibi, çok sınırlı değildir. Hele hele, polise silah doğrultanı, kurşun yağmuruna tutup oracıkta etkisiz hale getiriverirler. Ülkemizde ise, parası olan, belinde ruhsatsız tabancasıyla geziyor. Tabanca alamayan, cebindeki bıçakla, kendini emniyette hissediyor. Arabalarda, gün gelir lazım olur diye, beyzbol sopası, levye, demir çubuk bulunduruluyor. Yakalanan suçlunun, emniyette on-yirmi sabıkası olsa bile, mahkemede serbest bırakılıyor. Sanki mevcut sistem ona, ‘arkadaş sen git suç işlemeye devam et’ diyor gibi.
Ülkede, işsizlik, adaletsizlik, eğitimsizlik, disiplinsizlik, pahalılık, açlık, yoksulluk, sefalet, haksızlık, vurdumduymazlık, enflasyon, doğa katliamı, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, uyuşturucu, rüşvet ve adam kayırmalar neredeyse ayyuka çıkmış durumda. ‘Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar’ derler. Ben yine de hatırlatayım dedim.
Devlet ricali, çok sayıda çakarlı koruma araçlarıyla, bir yerden bir yere ancak gidebiliyorsa, oturup düşünmek lazım. Halktan mı korkuluyor, yoksa yapılan haksızlıklardan mı, belli değil!
Hal ve gidişatımız böyleyken, yapılanların hesap-kitap ve hesabını halkımız ne zaman ve kimlerden sormalı. Yiyecekleri, kokmasın diye tuzluyoruz, tuz kokunca ne yapmalıyız, orasını bilemiyoruz.
3 yorum
Önce öğretmenleri dövdüler, sonra sağlıkçıları. Sırada polis vardı zaten. Bu sıralama vergisinden aylık ödenen herkese doğru devam edebilir mi?
Alt kültür insanı despota yalakalık, gücünün yettiğine eziyet eder.
Memlekette artık yaşanmadık kötülük kalmadı kendi kendime bende elimi taşın altına koyamadımmı diye çok üzülüyorum yoruldum düşünmekten
Maalesef ülkemizde bu yaşanan vahşetler günbegün artıyor. Özellikle de halkın alt kültürü bu eğitim,sağlık ve emniyet çalışanlarına yönelik saldırılarda bulunurken kendilerinde bu gücü nereden buluyorlar anlamak mümkün değil. Avrupa ve Amerika’da bırak saldırıyı elini beline götüreni polis direkt ateş edip etkisiz hale getiriyor . Tabii bu davranışı kendilerine tanınan yetkiden alıyorlar. Bizde ise devlet memurunu koruyucu yasaları çıkarmıyor. Allah sonumuzu hayretsin. Haldun Hocam, her zaman olduğu gibi çok güzel konulara değinmişsiniz yazınızda ; teşekkürler. Saygılarımla…