Sabah vizitleri, hastalar dışında, hocaların asistanlarını da sabah erkenden görme olanağını buldukları önemli saatlerdir. Hastanın da, hocanın da, asistanın da, o günkü fiziksel ve ruhsal durumu sabah gözlerinden okunur. Kim nöbetten geliyor kim akşamdan kalma, hepsi orada belli olur. O gün asistanların birinde, bir durgunluk fark ettim. “Önemli bir durum mu var?” diye sorduğumda, evine hırsız girdiğini söyledi.
Hasta vizit işlerini bitirdikten sonra, doktor odasında detaylı bilgi aldım.
-“Oğlum evin nerede?”
-“Bahçelievler, birinci caddede.”
-“Olay ne zaman oldu?”
-“Dün biz hastanedeyken, hem de güpegündüz.”
-“Evde kimse yok muydu?”
-“Yoktu. Eşim de ben de doktoruz, hastanedeydik hocam.”
-“Polis geldi mi?”
-“Geldiler, olay yeri ekibi parmak izi bile aradı.”
-“Neleriniz çalındı?”
-“Koltuklar hariç neredeyse her şeyimiz gitti hocam. Takılar, TV’ler, bilgisayarlar, ‘laptop’lar.”
-“Namussuzlar yeni aldığım ayakkabıyı bile alıp götürmüşler.”
-“İçeriye nereden girmişler?”
-“Kapının kilidini kırarak girmişler, kilit kırmak için özel bir alet varmış, yarım dakikada kırıyorlarmış!”
-“Vay vay vay! Geçmiş olsun evladım, yapabileceğimiz bir şey varsa söyle yapalım.
-“Sağ olun, teşekkür ederim.”
Gelin, şimdi size olayın olduğu semti bir de ben anlatayım. Bahçelievler, Ankara’nın en gözde semtlerinden biridir. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesine çok yakın olduğundan, asistanlarımızın pek çoğu bu semtte oturur. Bizim dışımızda, Başkent ve Fatih hastanelerinin doktorlarının da ilk tercih yeridir Bahçelievler.
Gelgelelim, bu semtten maalesef hırsızlık ve soygun olayları hiç eksik olmaz. Evi soyulmayan neredeyse yok gibidir. Olayın geçtiği birinci caddenin bir ucunda Ankara Emniyet Müdürlüğü Lojmanı vardır. Etrafı çevrili, yirmi dört saat görevli polislerce korunur. Biraz aşağısında, eskiden askerlik şubesi olan bina var, yine etrafı çevrili, nöbetçilerce korunuyor.
Ankara Emniyet Müdürlüğü, işte bu Bahçelievler semtine çok yakın. Yürüyerek on dakikada gidersiniz. Dikmen yolundaki Emniyet Genel Müdürlüğüne dört beş kilometre yakınlıkta. Ayrıca, Çiftlik yolunda yine çok yakın konumda olan Jandarma Genel Komutanlığı var. Meclis, Bakanlıklar, artık saymaya gerek yok gibi.
Ancak, işte bu güzide semte hırsızlar dadanmış durumda. Günün yirmi dört saati hırsızlık olur durur. Karı-koca doktorsunuz, ev ise gündüz bomboş. Eh, hırsızlar da bunu bir yerden öğreniyorlar. Hatta nöbetlerde geceleri de ıssız durumda. Doktorlar hastanede, hırsızlar evlerde. Siz hırsızın annesini, babasını tedavi ediyor olabilirsiniz. Siz hırsızın eşini doğurturken, başka yakınları evinizi soyuyor olabilir. Trajikomik geliyor, ama işin gerçeği böyle.
Emniyetin dibindeki bir mahallede hırsızlık ve soygunlar önlenemiyorsa, asayiş sağlanamıyorsa, uzaklardaki kasabaları, köyleri artık siz düşünün. Başkent Ankara’da bile hırsızlık bu boyutlara ulaştıysa, artık ben ne diyeyim?..
Bu kilit kırma aletleri nerelerde satılıyor, kimler alıyor, nerelerde taşınıyor? Polisin her yerde gözü kulağı vardır. Kamera takipleri, sadece “Arka Sokaklar” dizisinde mi oluyor? Yoksa emniyet, sadece cinayet suçlularını arıyor, gerisine boş mu veriyor?..
Asayişten sorumlu polislerimiz nerede? İzinsiz toplantı yapanların, öğrencilerin, bir de devlet büyüklerinin peşinde mi? Son model arabalarda dolaşmak, ona buna cop sallamak, biber gazı sıkmak, hırsızlıkları, kanunsuzlukları engellemekten daha kolay olsa gerek.
Birtakım istatistiki verilerle, medya önüne çıkıp, “İşte şu kadar azalttık.”denilse de, gelin sorun bakalım, bizim hastanede çalışıp da, Bahçeli’de oturanlardan evi soyulmamış olan doktor kalmış mıdır?
“Önce kendi evinin önünü süpüreceksin.” derler. Bu doktorlar hem size hem bize, hatta hırsızlara bile lazım.
Ankara’da görev yapanlardan, başta, kendisi de bir akademisyen olan yeni İçişleri Bakanımızdan, Emniyet Genel Müdürümüzden, Ankara Emniyet Müdürümüzden özellikle rica ediyoruz. Şu Ankara’daki, özellikle, Bahçeli’deki hırsızlık şebekelerini çözümleyin ve çökertin. Doktorların akılları evlerinde kalmasın.
Eğer isterse, “Emniyetin haberi olmadan kuş bile uçamaz.” derler.
Artık isteyin be birader!