Tarihle ilgili bilimsel disiplinleri, çok yönlü düşünmeyi ve yöntem geliştirmeyi destekleyen felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi yan dal niteliği taşıyan bilgilerle desteklemek, yeni ufuklara taşıyıcı yaklaşımlardır.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültemizin altyapısı, bunun için her üniversiteden daha gelişmiştir.
Osman Turan’lar, Halil İnalcık’ların toplumsal ve tarihsel değerleri, bunu yansıtıyor.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Arkeoloji ve Antropoloji disiplinlerinin olması, dilin, tarihin ve coğrafyanın bütünsellik içinde algılanmasını vurgulayan en çarpıcı örneklerdir.
Yakın doğu kavramını bilimsel disipline dönüştüren Fakültenin öncülerinden Tahsin Özgüç’lerin, İran, Türkiye, Ürdün üçgenindeki bölgeyi arkeolojik laboratuvar olarak hedeflemesi, medeniyet adına tarihi bir misyon ve bilimsel bir vizyondur.
Bölgesel olarak, medeniyetin değişik kültürlerini yansıtan, tarihsel süreç içindeki kültürel dokuyu tanıyabilmek için en geçerli araç olan Yunanca, Latince, Sümerce, Akadca ve Hititçe dillerini bilimsel disiplin haline dönüştürmek, bilim adına önemli bir farklılıktır.
İnsan-mekân ilişkilerini tarihsel olarak yansıtan coğrafya bilimsel disiplininin hayata geçirilmesi, somut düşüncenin çağdaş bir versiyonuydu.
Türk Dili ve Edebiyatı disiplinlerinin kuruluşu Osmanlı coğrafyasını, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında bilimin ışığıyla yeniden aydınlatıp tanıyarak benimsemenin, çağdaş bir devrimiydi.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Cumhuriyet’in, Hindistan’dan (Hindoloji) Macaristan’a (Hungaroloji) kadar uzanan coğrafyanın iç dinamiklerinin sesini izlemekten vazgeçmediğini gösteren, çarpıcı bir örnektir.
Türk toplumlarının, üniversitelerimizde kurulan (YÖK Yasası’yla) Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, aralarındaki ilişkileri somutlaştıran interdisipliner bir arayış ve anlayıştır.
Dünyanın önde gelen dillerini bünyesinde taşıyan ve bunları bilimsel disiplin haline dönüştürüp insan yetiştiren, bir de üstüne üstlük edebiyatlarını da öğretmeye çalışan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültemiz, dünya üniversiteleri arasında altyapı olarak ön sırada sayılmalıdır.
Psikoloji, sosyoloji, felsefe, bilim tarihi, sanat tarihi, sosyal bilimlerin ufuklarını genişleten nitelikleriyle, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültemizde “ekol”leşmiş disiplinlerdir.
Tiyatro Bölümü ve kütüphanesiyle, örnek alınabilecek birimleriyle, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültemiz öncülük yapmaya devam etmektedir.
Böyle derinliği olan bir altyapının Türkiye Cumhuriyeti adına yeni bir “Kültür Devrimi” hamlesi yapacağını beklemek, bize “doğal” görünüyor.