Diş hekimliği tıp bilimlerinin bir dalı olmasına rağmen bilimsel ve teknolojik atılımlarda hak ettiği oranda sesini duyuramamıştır. Bu kısmen, kullanılan teknolojinin ve materyallerin özel üretim ve maliyet gerektirmesi, kısmen de mesleğimizin halk arasında klinisyen yönünün ağırlığıyla algılanması ve beklentilerin bu yönde şekillenmesinden kaynaklanmaktadır.
İletişimde konuşmanın ve gülüşün ne kadar etkili olduğu düşünülecek olursa, bu alandaki gelişmelerin topluma katkısının yadsınamayacağı da açıktır. Son zamanlarda diş hekimliği alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler; bilgisayar tasarımlı sistemler, kök hücre çalışmaları ve kozmetik yönünde olmaktadır. Bu yönüyle de oldukça fazla kaynak aktarımı gerektirmektedir. Bu olanakların bireysel olarak muayenehane pratiğinde kullanımları zaman alacağından, bu sistemlerin öncelikli geliştirilmesi ve kullanılması beklenen kurumlar, araştırma merkezleri ve üniversitelerdir.
Düşününüz ki, kayıp diş dokularının onarımı bu gelişmeler doğrultusunda diş hekiminize gittiğiniz seansta tamamlanmakta; hem malzeme kaybının azalması hem zaman kazanımı hem hasta konforu hem de verim artışı sağlanmaktadır. Bilgisayar destekli tasarım ve üretim teknolojileri (CAD-CAM) ile seramik ve polimer materyallerden restorasyonlar kısa sürede rahatlıkla yapılabilmekte, bu gelişmeler oral implantoloji alanında da kolaylıklar sağlamaktadır. Hepsinden önemlisi ise tüm bu üretim teknikleri ile hata payı minimuma indirgenerek restorasyon kalitesinde operatör farklılıklarından kaynaklanabilecek kötü sonuçlar ortadan kaldırılabilmektedir. Ancak sistemlerin pahalı olmaları kullanımlarının yaygınlaşmasına engel olmaktadır. Oysa bu teknolojileri yaratabilecek ekipman ve teknik gücümüz olmasına karşın diş hekimliği ne yazık ki birincil bir yatırım alanı olarak görülemediğinden materyal ve cihazların üretiminde halen yurt dışı sermayeye bağımlı yol almaktayız. Araştırmalara verilen destek yetersizliği de bilimsel çalışmaların kliniğe yansımasında gecikmelere ve bilgilerin güncelliğini hızla yitirmesine neden olabilmektedir. Elbette ki hayati önem taşıyan tıbbi durumların iyileştirilmesi için ayrılan ödenek ve araştırma olanakları her zaman ön planda yer almalıdır; ancak toplumun dinmeyen bir sağlık sorunu olarak her dönem yer etmiş ağız ve diş sağlığı sorunlarını giderebilmek için de bütçe ve araştırma desteği verilmesi gerekmektedir. Bu durum sadece topluma sağlık hizmeti olarak geri dönmeyecek; diş tedavileri için harcanan emek ve zaman ile birlikte malzeme, teknoloji masrafının da azalmasının önüne geçecek ve verimliliğimizi de arttıracaktır.