Diş hekimliği mesleği, insanları tedavi etmeyi, ağrı ve ızdıraplarını gidermeyi, bu yolla insanları mutlu etmeyi, yeteneklerini geliştirmeyi ve sunmayı seven, özverili kişilerin seçimi olan bir meslektir. Yakın zamana kadar, diş hekimliği alanlarında pek sözü edilmeyen "etik", yavaş yavaş diğer tıp dallarında olduğu gibi, bu alanda da yer almaya başlamıştır. Tıp etiği bilimi insanlık var olduğu sürece görüldü ve tıp konuları arttıkça tıbbi ahlâk konuları da çoğaldı. Hem bir cerrahi alan hem de bir san’at alanı olarak diş hekimliğinin de gittikçe gelişmesi ve modernleşmesi karşısında diş hekimi ve hastası arasındaki ahlaki sorunların ikilemler halinde karşımıza çıktığı görülmektedir. Bilindiği gibi etik, "ahlâk felsefesi" anlamına gelir. Etik, ahlâksal alanın özünü ve temellerini araştıran bilimdir. Yani insanın kişisel ve toplumsal yaşamındaki ahlâksal davranışları ile ilgili sorunları ele alıp inceleyen bir branştır.
Diş hekimliği teknik ve cerrahi bir bilimdir. İnsanlar diş koltuğunu ve diş tedavisi ile ilgili aletleri gördükleri zaman bir ürperti geçirirler. Çünkü insanın baş bölgesi ve ağzı en duyarlı yeridir ve bu bölgeyi diş hekimine emanet etmektedir. Bu operasyon süresi içinde ona verilecek güven ve huzur, onun diş hekimine alışmasını sağlar. Böyle bir ortamda olmayan bazı hastaların korku ve kaygı içinde hasta koltuğundan ve diş hekiminden kaçtıkları çok bilinen bir gerçektir. Bütün bunlar günlük hayatımızda çok sık rastladığımız ve gördüğümüz durumlardır. Bütün bu korku ve kaygılar, insanın diş hekimine gitmesini engelleyen en önemli doneler olarak karşımıza çıkar.
İlkeli davranan bir diş hekimi hastadaki korkunun yenilmesini ve eğer hastaya korkusunu yenmede empati ile yaklaşırsa bu duygunun tamamen kaybolmasını sağlar. Bilindiği gibi insanlara empati ile yaklaşma, onları kendi yerine koyarak davranmaktır.
Bugün artık tedaviye hasta katılımının önemi anlaşılmıştır. Diş hekimi-hasta ilişkisinde, diş hekimi ve hastanın tedaviyle ilgili ortak karar almaları önemlidir. Ancak bunda zaman yitirilmesinden söz edilir. Eğer hasta ve diş hekimi arasında görüşmeler tam olmaz ve hasta, katılımcı olarak görevini yapmazsa, diş hekiminin söyledikleri tam anlamıyla uygulanmayabilir ve sonunda tedavide yanlışlıklar olabilir. Diş hekimi-hasta ilişkisinin özelliğini herşeyden önce karar verme dönemindeki hasta katılımı belirler. Böylece bazı yararlı sonuçlar elde edilir.
Bilindiği gibi korku bir duygudur. Bütün bu yukarıdaki diş hekimi-hasta ilişkilerindeki idealist yaklaşımlar uygulansa bile bu duygu, diş hekimliği alanının negatif bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine her insan yaşamında korku duygusuyla tanışır. Ancak bu durum kişilere ve olaylara göre değişir. Diş hekimine ve diş hekimliğine karşı duyulan korku da eskiden olduğu kadar günümüzde de çok yaygın olup diş hekimi-hasta arasındaki tıp etiği sorunlarının azalması ile bu duygunun, yani korkunun da azaldığı bir gerçektir.
Ancak bazı olaylar duyuyoruz ki bugün hala diş çekerken ya da başka bir işlem sırasında hastalar ağrı duyabiliyor ve diş hekimine güvenleri azalıyor.
Anestezinin keşfinden bu yana 100 yıldan fazla bir süre geçti. Dolayısıyla insanların ağrı duyması artık düşünülemez bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır ve biliyoruz ki bundan 50 yıl kadar önce o dönemin insanlarının diş hekimini korku veren bir uzman olarak gördükleri yıllar çoktan geride kaldı.
Çocukluğumuzda bazı büyüklerimiz diş tedavisinden eve döndüklerinde diş hekimlerine karşı büyük bir güvensizlik duyarlar ve eğer diş çektirmişler ve canları acımışsa evde kendi kendilerine diş hekimine karşı söylenirler ve bu durum biz küçüklerde de bir korku olgusu yaratırdı. Böylece bizler de dişlerimizi kontrol ettirmekten ve tedaviye gitmekten çekinirdik. Bugün bir diş hekimi meslektaşımız bu konuda şöyle söylemektedir: Eğer karşımdaki hastam acı ve ağrı duyarsa ben çalışamam ve hastamın işkence altında imiş gibi olmasına dayanamam.” Çok modern uygulamaların ve tedavi yöntemlerinin bulunduğu bugünkü diş hekimliğinde hala hastayı tedirgin eden uygulamalar varsa biz buna inanamıyoruz ve çok yadırgıyoruz.