Diş hekimliği mesleği, sağlık bilimleri alanında günümüzde giderek artan bir önem kazanmaktadır. Ancak bu alandaki gereksinimin karşılanması hastaların sağlıkları konusunda duyarlılıklarının ve bilinç düzeylerinin artmış olması ile değil, sayıları giderek artan ağız ve diş sağlığı merkezleri, özel üniversiteler ve diş hekimliği fakülteleri ile birlikte seçeneklerinin artmış olması ile paralel seyretmektedir.
Bu noktada sağlık hizmeti sunan merkez ve hekim sayılarındaki artış, hastaların kaliteli sağlık hizmeti almasının garantisi olamadığı gibi, ülke genelinde gereksinime dayalı bir ağız ve diş sağlığı yapılanması gerçekleştirilemediğinden bu oluşumların getirilerinin tamamen olumlu olduğu da söylenemez.
Hastaların çeşitli yayın organları aracılığı ile yanlı ve ticari olarak yönlendirildiği; bilgi kirliliğinin fazla olduğu bir dünyada gerçekçi tedavi yaklaşımları sunmak durumunda olan hekimlerimiz; hastaların var olan durumlarıyla bağdaşmayan, üstün ve gerçek dışı beklentileri ve hekimleri bu yönde hizmet vermeye zorlamaları ile de baş etmek durumunda kalmaktadırlar.
Niceliğin, niteliğin önüne çıkarılmaya çalışıldığı bir dünyada, mesleğimiz de bu çarkın içinde yerini korumaya çalışmaktadır. Yeni açılan her bir eğitim ya da resmi sağlık hizmeti sunucu kurumu, hastalar için bir ümit olmakla birlikte, bu oluşumların yapılanma süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar, hekimlerimizin çalışma koşullarındaki zorluklarla birleşince mesleki saygınlığın azalması, işgücü ve emeğin toplumun bakış açısı ile adeta ‘’ucuzlaşması’’ söz konusu olmaktadır. Tıp alanında çok fazla gözlenmeyen, ancak diş hekimliği alanında günümüzde sıkça rastlamaya başladığımız, özel kliniklerde tedavi hizmetlerinin bedellerini dahi konu eden ve hastaları gerçek dışı tedavi anlayışlarına sürükleyen yeni yeni hizmet şekillerinin türemesi bu yaklaşımı pekiştirmektedir. Bu anlamda mesleği icra eden hekim sayısı, tedavi eden eğitim ve diğer resmi tedavi kurumlarının sayıca çok olmasından öte, etkin sağlık hizmetinin yapılabilirliği ve hekimlerin motivasyonları önem kazanmaktadır.
Bir kurumda tedavi gören hasta, yürürlükteki sağlık politikalarının da payının olduğu bir düzenlemede, tedavisi sonlandığı halde memnuniyetsizlikle başka bir kuruma yakın bir zaman dilimi içerisinde aynı tedaviyi almak için başvuruyor ise muayene sayısında gözlenen ve adeta sevinme nedeni addedilen bu yanılsamalı artışın altındaki gerçek sorun ele alınmalı ve mesleki saygınlığın azalmasının önüne geçmek için gereken önlemler alınmalıdır.
Bu gerçekler göz önüne alındığında, eğitim kurumlarının ya da ağız ve diş sağlığı merkezlerinin sayısının arttırılmasından çok, var olan eğitim kurumlarının eğitim sistemlerinin geliştirilmesi, nitelikli ve motive hekim ve bilim insanı yetiştirilmesinde yeni yöntemler arayışı, diş hekimliğinde branşlaşma ve bu alandaki eğitim faaliyetlerinin netleştirilmesi ve yaygınlaştırılması, sürekli mesleki eğitimin teşvik edilmesi, resmi kurumlarda hizmet veren diş hekimlerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi daha önce de pek çok kez değinilen oluşumların ağız ve diş sağlığı programlarında öncelikli olması gerekmektedir.