Dünyanın en güzel politik söylemlerinde biri “Yurtta sulh cihanda sulh” söylemidir. Bu söylem, kendine, başka toplumlara ve ülkelere saygılı olmanın ve farklılıkların bütünlüğünü dünya çapında gerçekleştirme idealinin de en çarpıcı göstergesidir.
Ne var ki, bu dünya görüşünü gerçekleştirmek için dostlarınızın da aynı anlayışta olmasını beklemeniz yetmiyor. Çoğu kez yurtta sulhu sağlarken cihanda sulh bozuluyor, cihanda sulhu sağlamaya çalışırken yurtta sulh bozuluyor.
Cumhuriyet döneminin yöneticileri “yurtta sulh, cihanda sulh” dengesinin bozulmaması için gösterdikleri çabaları dost ve düşmanlar biliyor. Dostlar bu politikayı desteklerken düşmanlar bozmaya çalışıyor; bozamıyorsa istismar ediyor.
Küreselleşmeyi dünya görüşü edinen ülkeler bu tür ulusal nitelikli ve “iyi niyet” kökenli politikaları görmek istemezler. Gerçekten de misyonlarına uygun değildir.
Küreselleşmeyi, liberal ekonominin sınır tanımaz yaygınlaşması şeklinde algılamanın dışında, sınır tanımayan “tanklar”ın yaygınlaşması olarak algılayan ülkelerde var.
Bu ülkeler köhnemiş emperyalist mantığı taşıyan ülkelerin desteğinde, terörü bahane ederek ambulansları tanklarla eziyor, hakareti yaygınlaştıran toplu işeme eylemlerine girişiyor.
Teksas’taki çiftliğinden “kabadayı” yürüyüşlü jandarmanın, “Ben adamı böyle yaparım” mesajını, “Ey Arafat, halkının haklarını korumaktan ne zaman vazgeçeceksin?” şeklinde de yorumlamak mümkündür.
Dünyanın jandarmalığına soyunan Teksas’ın kabadayısının bu mesajlarını, mazlum olan diğer halklar da aynı mealde yorumlamıştı.
Bosna’da bunu gördük, Karabağ’da bunu yaşadık. Keşmir’de bunu gözledik, Filistin’de de bunu yaşayacağız.
Müslümanların ağırlıklı olduğu coğrafyalarda, mazlum halkın kaderi haline gelen bu zulümlerin sonu gelebilmesi için “Din savaşları” niteliği taşıyan bu gelişmelerin arkasında “Din devletleri”ni aramak gerekir.
Yahudi ırkçılığı yaparsanız başınıza Sharon gelir.
Hitler’den kurtulursunuz başınıza Sharon gelir.
Tevhid’i simgeleyen Kudüs benimdir derseniz, başınıza Sharon gelir.
Tevhid’i unutur da “Arap Birliği” derseniz, başınıza Sharon gelir.
Ama yine de üzülmüyorum, biliyorum ki evrensel bir kural vardır; “Her Sharon’dan sonra bir Musa gelir.”
Artık anlaşılmalıdır. Takiye yapanlar “Yurtta sulh cihanda sulh” istemiyorlar.
24
önceki yazı