Bahçemizde Akbaş cinsi, iri ırk bir Anadolu Çoban köpeğimiz var. Bu ailemizin “Labrador Retriver” cinsinden sonra ikinci köpeği. Köpek ile haşır neşir olmak bizi, oğlumuza iş olarak bir “petshop” açmaya ve sokak hayvanlarına bakmaya kadar götürdü. Bu vesile ile genel olarak havanlar, özel olarak köpekler hakkında birkaç söz söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum.
Köpeğimiz bahçemize yabancı insan girmesinden rahatsız oluyor ama gezdirdiğimizde sokaktaki insanlara dönüp bakmıyor. Dişi köpekleri koklayıp geçiyor, ama erkek köpek görürse kendinden küçük veya büyük fark etmez saldırmak istiyor. Kediler ise onu delirtiyor.
Köpeğimiz yok iken köpeklere metrelerce uzaktan da olsa kaygı ile bakan aile efradı artık sokak hayvanlarını bile sever hale geldi. Artık biz, kendilerine kötülük yapılmadıkça, köpeklerin insana saldırmak için bir nedenleri olmadığına iyice kanaat getirmişken, basında köpek saldırısı haberleri çıkmaya başladı.
Bu saldırılar ile birlikte mi ortaya çıktı, yoksa bastırılmış düşünce ve duygular açığa mı çıktı bilinmez, sokak hayvanlarına karşı bir ses yükseldi diyebiliriz. Bi tarafta sokak hayvanlarını uyutalım diyenler, diğer tarafta onların da en az insanlar kadar yaşamaya hakları var diyenler olmak üzere toplum ikiye bölündü. Şimdi buracıkta sokak hayvanları bakımından son yıllarda neler değişti başkalarından öğrendiğim ve kendi gözlediğimden hareketle bir özet geçelim;
Mama sektörünün, yerli üreticilerin de ortaya çıkması ile birlikte oldukça gelişmesi üzerine, sokak hayvanlarının beslenme problemi çözülmüş oldu. Beslenme sorunu çözülen hayvanlar üremeye durdu. Doğan yavruların çoğu yaşar hale geldi. Bu da köpek popülasyonun hızla artmasına sebep oldu. Ha bu arada, ortalık yere bırakılan yemlere dadanan kargalar da aynı süreci yaşayarak olağan üstü çoğalmaya başladılar ki, bu da ayrı bir sorun.
Daha şimdiden güvenlik sorunu oluşturan köpek popülasyonun, sayıları arttıkça daha büyük sorun oluşturacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. Diğer taraftan köpekler, insanlarda çeşitli organlara yerleşerek kist oluşturan bir parazit olan Kist hidatik etkeninin taşıyıcısı ve gıdalara, yani dolayısı ile insana bulaştırıcısı olduklarından, sokak hayvanlarının artmasına paralel olarak insanlarda parazitin arttığına dair yayınlar da okumaktayız. Neresinden bakılır ise bakılsın, bir an evvel bir tedbir alınması gerekiyor. Önerilen tedbirlere gelecek olursak;
Uyutalım fikri vicdani değil; Kısırlaştıralım fikri iş gücü bakımından uygulanabilir değil; Toplayalım fikri altyapı bakımdan uygulanabilir değil. Bu uygun değillerden sonra gelelim benim önerime;
Belediyeler sokaktaki dişi köpekleri toplasınlar. Dişi diyorum çünkü erkek köpekler toplandıkları ortamda birbirine saldıracaktır, dişilerde bu eğilim oldukça düşük. Böylece öncelikle ve acilen üremenin önüne geçelim. Eşzamanlı olarak saldırgan eğilimi olan erkek köpekleri de toplayarak, insanların güvenliğini sağlayalım. Malum saldırganlık kaydı olanlar zaten uyutuluyor. Sonra zamana yayılmış bir şekilde kısırlaştırma işlemleri yapılabilir. Tabi kist hidatik parazitini ortadan kaldıran ilaç uygulaması da paralel bir şekilde yürütülmesi gerekir.
Belediyeler bu işi bi hakkın hallederlerse bu onların hanesine yazılan esaslı bir başarı hikayesi olur, benden söylemesi…
8 yorum
Âkil bir yazı yine Bülent’ten, çözüm önerin çok mantıklı. Uygulanabilirliği en rahat ve vicdanî olan yolu ne güzel tariflemişsin.
Güncel soruna bilimsel ve uygulanabilir bir yaklaşım. Tebrikler.
Dişi köpekleri toplayalım.. Başıboş köpek nüfusu ne kadar? 4 milyon. Yarısı 2 milyon eder.
2 milyonluk köpek nüfusunu bakıp besleyecek koruma altına alacak, barınağınız var mı? Yok.
Köpeklerin cinsel hayatına neden müdahale ediyoruz? Bu hakkı bize kim verdi?
Köpekler için üretilen; Rahim içi araç uygulaması zaten önerilmişti. -1-
Bu uygulamaların nihai hedefi ne? Sokakta yaşayan başıboş köpek sorununu köpek sayısını minimuma
indirerek, mümkünse sıfıra indirerek halletmek.
Yani 8-10 sene sonra sokakta yaşayan köpek kalmayacak. Bu işi 8-10 sene öne çekmek başıboş köpekleri uyutarak
halletmek mümkün.
Her iki tarafın hedefi de sokakta yaşayan köpek bırakmamak. Biri zamana bırakarak, öldürmeyen insan müdahalesi ile, diğeri de öldüren insan müdahalesi ile hemen yapmak istiyor.
Ancak sonuçta hedefleri aynı.
Farkında mısınız?
-1- https://x.com/Haberturk/status/1794982471961907263
Yorumuzdan onerime karşı olduğunuzu anladım.
Yerine ne önerdiğinizi anlayamadım.
Kastiniz spiral ise,
Ben buna karşı değilim ki,
Dişiler toplanır ve spiral takılan bırakılır,
Adı üstüne toplama, barındırma değil…
Değerli Prof. Dr. Bülent Topuz
Öncelikle ifade etmek isterim ki; iki istilacı tür anlaşamıyor. İnsanlar ve köpekler.. Eko sisteme muhalif işler yapıyorlar. Doğal düşmanları yok. Tabiatın getirdiği ve getireceği tehlikelere karşı dayanıklılık kazanmışlar. Kontrolsüz bir şekilde ürüyorlar. Nüfusları arttıkça artıyor. İki tür de birbirine zarar veriyor.
“Adı üstüne toplama, barındırma değil…” demişsiniz. Ancak yine de kızan dönemleri geçene kadar barındırıp beslemek zorundasınız. Yine makalenizin başlığı; “Dişi Köpekler Barınaklara Toplansın; Üreme Dursun” şeklinde. Evet toplandıktan sonra ne kadar süre ile barınaklarda kalacaklarını yazmamışsınız. Kısırlaştırılıp, iyileşene kadar geçen süre barınaklarda tutulacağı anlaşılıyor. Kısırlaştırma ve iyileşme süreci ne kadar?
Başarılı olabilmek için yaklaşık sayıları 2 milyona varan dişi köpekleri aynı anda barınaklara toplamanız lazım. Aksi üremenin devamı ile sonuçlanır
Günde en iyi şartlarda 2000 köpek kısırlaştırma ameliyatı yapsanız2 milyon köpeği kısırlaştırmak 1000 gün eder. 3 seneye yakın. Bazı köpekler 3 sene barınaklarda kalmak zorunda.
Size göre; bu teklif uygulanabilir bir teklif midir?
Uyutalım diyen de, kısırlaştıralım diyen de sokakta köpek istemiyor.
Uyutalım diyen kendi öldürecek, kısırlaştıralım diyen ‘zaman adlı katil’e öldürtecek. 10 sene sonra sokakta yaşayan köpek kalmayacak. Zaman adlı seri katil hepsini öldürecek.
Uzlaştığımız konularda bile; YÖNTEM de anlaşamıyoruz.
Türkiye’de 1000 adet il ve ilçe var. İlçe başına 2000 dişi köpek düşer, öncelik iri ırklara verilir. Bir yerden başlamak gerekir. Problemin çözüm yolunda olduğu gibi bir umut verilebilir ise vatandaşın sabrı artar, öfkesi azalır, süreç zamana yayılabilir…
Matematiksel hesapta her şey birebir tutmasa da -zira her ilçenin büyüklüğü imkânları ve popülasyonu farklıdır- bir yerden başlamak lazım hocam haklısınız en azından başlanmış olması sabrı artırır doğrudur. Yetkililere iletilmeli ancak bu noktada dişi hayvanlara negatif ayrımcılık eleştirisi gelebilir ki bilimsel izahla bu eleştiri elimine edilmeli diyorum.
sayın hocamın önerisi ilk bakışta insancıl olsa da uygulanabilirlik açısından bir takım sınırlılıklar içeriyor. Öyle anlaşılıyor ki gittikçe büyüyen bu soruna insancıl çözüm aşamalarını takip etmenin zamanını kaçırmışız. Mümkün oldukça insancıl ama insanları da düşünerek en hızlı çözümü uygulamaktan başka çıkar yol yok gibi duruyor.