Yıllar önce Ankara’da düzenlediğimiz bir laparoskopi kursuna, jinekolojide endoskopik cerrahinin öncü hocalarından Prof. Dr. Harry Reach davetliydi. Kursun uygulama bölümünde, hastaları opere etmek için Prof. Reach elinde koca bir çantayla ameliyathaneye geldi ve çantasının içindeki "reusable" trokarları, forsepsleri, makasları çıkarıp sterilizasyon için hemşireye verdi. Oysa ki hoca için çeşit çeşit "disposable" malzeme hazır bekliyordu. Prof. Reach üşenmeden o malzemeleri ABD’den getirmişti ve bizlere hayretle "Siz o kadar zengin bir ülke misiniz ki, hep "disposable" malzeme hazırlamışsınız, biz ABD’de reusable’ laparoskopi malzemeleri kullanırız" demiştir. Hoca hazırlanan hiçbir "disposable" malzemeyi açtırmadan, tüm ameliyatları, getirdiği kendi malzemeleri ile yapmıştır.
Şu anki tabloya baktığımızda, o yıllardan pek de farklı olmadığımızı görüyoruz. Her laparoskopik operasyonda pek çok "disposable" malzeme açılıyor. Daha sonra sigorta şirketleri bunları geri ödemede sorun çıkarabiliyor. Bu arada tamamı ithal edilen bu malzemeler için büyük miktarda döviz kaybımız oluyor. "Reusable" malzeme kullanımı neredeyse tamamen unutuldu. Peki, hiç değilse trokar vb. malzemeleri "reusable" olanlardan tercih edemez miyiz?
Günümüzde sağlık sektörü giderlerinin ülke bütçesinde çok yüksek bir noktaya geldiğini biliyoruz. Bu giderleri azaltmanın tek yolu sadece hekimlerin çalışma düzenini kısıtlamak olmamalıdır. Tıbbın pek çok alanında giderek ilk tercih edilen operasyon yöntemi haline gelen endoskopik cerrahideki büyük boyutlara varan malzeme giderleri, akılcı bir kullanım politikasıyla azaltılabilir.