Kişilerin genom analizini yapmak bir tıbbi işlem midir yoksa bir bilgi edinme işlemi midir? Amerika Birleşik Devletleri’nde, DNA analizi esasına dayalı sağlık riski bilgileri sunan bazı şirketler şimdi yukarıdaki sorunun cevabını bulmakla karşı karşıya getirilmişlerdir.
Bundan bir süre önce, 10 Mayıs 2010 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (Food and Drug Administration, FDA), DNA analizi ile kişilere sağlık riski bilgilerini sunan ve ticari hayata en son girmiş olan Pathway Genomics (San Diego, California) şirketine gönderdiği mektupta, pazarlamasını yaptıkları genom analizinin bir tıbbi işlem olduğu ve dolayısıyla bu bilgilerin halka sunumu için FDA tarafından kabul edilmiş olması gerektiğinin düşünüldüğü bildirilmiştir.
FDA tarafından ileri sürülen bu düşüncenin gerçekleşmesi halinde Pathway Genomics, FDA nezdinde kişisel DNA testlerini pazarlayan bir firmadan ziyade ilaç satan bir şirket konumuna gelmiş olmaktadır. Böylece de ilaç firmaları için uygulanan katı kurallar ve yaptırımlar genom analizi yapan ve satan firmalar için de uygulanacak demektir ki bu da şirketlerin hiç işine gelmemektedir. Keza FDA’in Pathway Genomics için tasarladığı ilke kararı, yalnızca bu şirkete değil aynı kategorideki diğer firmalara da uygulanacak bir karar niteliğindedir. Nitekim FDA sözcüsü Dick Thompson “Bu uygulama ister online isterse fiziki depolardan benzer testleri satan tüm şirketlere uygulanacak bir politikadır” diyerek FDA’in gerçek niyetini ortaya koymuş olmaktadır.
Bu tartışmalar yaşanırken bir başka soru daha gündeme gelmiştir: Acaba genom analizlerinin yapılıp yapılmamasına karar verecek olan yasal kurum gerçekten FDA mıdır? Nitekim genel kanı henüz bu sorunun kesin cevabının belli olmadığı yönündedir.
DNA genom analizi yaparak pazarlayan bir başka şirket olan 23andMe (California) firmasının düşüncesine göre ise genom analizi sadece bir kişisel bilgilendirmedir ve tıbbi bir test değildir, dolayısıyla da FDA tarafından yapılması düşünülen işlemin kabul edilip edilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmaması gerekir. Aynı konuda hizmet veren Navigenetics firması da keza FDA ile konuyu tartışan bir başka firma olmuştur.
Buraya kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan bir sorunu NewScientist (22 Mayıs 2010) tarafından verildiği şekliyle sizlerle paylaşmaya çalıştım. Türkiye’deki durum nedir denecek olursa, yabancı firmalar herhangi bir sorunla karşılaşmadan bu hizmeti Türk halkına bol bol sunma imkanı bulmaktadırlar! Ama bir Türk firması aynı hizmeti sunmaya kalkarsa ne tür sorunlarla karşılaşır bilemem. Nitekim bana ters gelen bir hususu yeri gelmişken gündeme getirmemim gerekli olduğuna inanıyorum. O husus da babalık testi ya da paternite testi denen DNA analizi. Türkiye’deki bir genetik hastalıklar tanı merkezi olarak babalık testini yurt dışında yaptırırsanız herhangi bir sorunla karşılaşmazsınız, ama kendiniz yapmaya kalkarsanız yasak ya da sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bana göre bir sosyal endikasyon olan babalık testi Adli Tıp Kurumu dışında yapıldığı zaman yasal hiçbir geçerliliği yoktur. Eğer anne ve/veya babanın doğmuş ya da doğacak çocuğunun, herhangi bir bulgu olmamasına rağmen, sırf “maternal anksiyete” nedeniyle amniyosentez yaptırıp ya da kan aldırarak bilinebilen kalıtsal yapısını öğrenme hakkı varsa, aynı anne ve/veya babanın bu çocuğun biyolojik babasını da (eğer kuşku duyuyorsa) öğrenmeye hakkı vardır. Dolayısıyla yetkili kurumların bu çelişkili durumun önüne geçerek düzelteceklerine inanıyorum.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.