Bundan bir süre önce yazdığım (Medimagazin, 13 Haziran 2011) “Yaşlanma ve Genetik” yazımın devamı gibi olan bu yazıyı da, yeni çıkan yayınlar ve okuyucularımdan gelen istekleri dikkate alarak yazma kararını verdim. Aslında önceki yazımda konuyu yeterince aydınlattığımı sanıyordum, ama birkaç eklemelerle şu DNA üzerindeki belirteçlerin bize ne anlattığını biraz daha açmanın yararlı olacağını sanıyorum. Nitekim aynı konu pek çok dış dergilerde ele alınmış olup, daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler oralardan da yararlanabilirler (Newscientist, No: 2842, 10 December 2011, pp.46-49). Ben biraz insaflı davranarak “ölüm belirteçleri” olan orijinalini (“DNA death predictors”) “ömür belirteçleri” haline getirerek muhtemel moral bozulmalarının önüne geçmeye çalıştım!
Kişinin kalıtsal yapısını bir kenara bırakırsak, yani kalıtsal mirası dikkate almasak bile, çeşitli çevresel faktörlerin iyileştirilmesi ve tedavi olanaklarının artması sonucunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde insanın ortalama ömrü ya da yaşam süresi giderek artmaktadır. Örneğin; Türkiye’de, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; Kadın-Doğuşta Yaşam Süresi 1997 yılında 70.9 yıl iken 2009 yılında, yani 12 yıl sonra 76.1 yıl olmuştur. Aynı süre içerisindeki Erkek-Doğuşta Yaşam Süresi ise 66.3 ve 71.5 yıl olarak bildirilmiştir. Şimdi, bu artışlara paralel olarak bir de kişinin kalıtsal yapısının durumuna göre ne kadar süre yaşayacağı ya da ne kadar yaşlanacağı kehanetinde bulunan iki firma daha ortaya çıkarak mevcutlarla birlikte yeni yeni eklemeler yapmaktadır. Bir taraftan böyle gelişmeler olurken, diğer yandan da, başka başka faktörlerin de uzun yaşamaya neden olduğu ileri sürülmektedir. Bunlardan birincisi, kadın olmak. TÜİK istatistiklerinde de görüleceği üzere, gerçekten kadınların ortalaması erkeklerden 5 yıl kadar daha fazla. İkincisi, doğum mevsimi. Sonbahar ve erken kış aylarında doğanlar ilkbaharda doğanlardan daha uzun yaşamaktadırlar. Üçüncüsü, ödül kazanmak. Örneğin; Oscar kazanan oyuncular diğerlerinden ortalama 3.9 yıl daha fazla yaşamaktadır. Dördüncüsü, boy uzunluğu. Uzun boylu insanlar kısalara göre daha uzun yaşamaktadırlar. Bu sayılanları artıran ve kişinin yaşam süresi konusunda açıklamalar yapan pek çok kişi ve kurum bulunmaktadır, inanmak ya da inanmamak kişinin kendisine kalmıştır.
Yukarıda sözünü ettiğim yazıda da açıklandığı üzere, kromozomların uç kısımlarında bulunan ve adına telomer denen oluşumları esas alan analizler yaparak kişinin yaşlanma durumunu ortaya koyan firmalar aynı zamanda hangi yaşlarda hangi hastalıklara yakalanabileceğinizi de söyleyebilmektedirler. Fakat Şubat 2011 tarihi itibariyle tanısı konabilen kalıtsal hastalık sayısı sadece 2000. Ayrıca, pek çok hastalık tek gen hastalığı değildir ve birden fazla gen işin içerisine karışmaktadır. Keza pek çok hastalık gen ya da genlerin çevre ile etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır ve daha bir sürü etken sözü edilen genin kendini hastalık olarak göstermesini baskılayabilmektedir. Onun için bu tür analizlerde, bu analizi yaptıran kişinin bazı konulara özenle dikkat etmesi gerekir. Bunlardan birincisi, testi tapan kişi ya da kurumun çok güvenilir olması ve açıklayıcı yorumların yanında iyi bir genetik danışmanın veriliyor olması gerekir. Yukarıdaki dergide verilen örneği ele alarak, bu konunun önemine biraz daha dikkat çekmek istiyorum. Örneğin; bir kişinin mide kanseri (gastrik kardia adenokarsinoma) riski yüzde 0.08 bulunmuşsa ve toplumdaki risk de yüzde 0.07 ise bu kişiye ne denecektir ya da çok yaygın görülen melanoma riski yüzde 1.3 olan kişi aynı riskin genel toplum için yüzde 0.7 olduğunu gördüğü zaman kendisinin kanser olma riskini yok sayabilir mi ya da saymalı mıdır? Onun için sadece bir genin şöyle ya da böyle olduğunu söyleyerek, kişiye “Sen şöyle ya da böyle olacaksın” demek, hem bilimsel olarak hem de etik olarak çok dikkatli olunması gereken bir husustur.
Tüm bunlar bir sürü etik ve sosyal sorunu da beraberinde getirmektedir. Kişinin yapabileceği en iyi şey, yaşam kalitesini yükseltecek egzersiz ve diyet gibi önlemlerin yanında, sağlık kontrollerini düzenli yaptırarak sağlıklı yaşamaya bakmaktır.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.