Geçen hafta, rutin ultrasonografik incelemesini yaptığım hastam, eşiyle birlikte heyecan içinde doğacak bebeklerinin cinsiyetine odaklanmışlardı. Bir kız çocuk annesi olan hastam, nedense bu bebeğinin erkek olacağına kendisini inandırmıştı. Ne var ki gelecek olan bu bebek de “kız” idi. Bu gerçeği öğrenen anne, müthiş bir öfkeye kapılarak, isyanlar içerisinde eşine hakaretler yağdırmaya başladı. Hastam, kontrol altına alamadığı öfkesinin dozunu giderek arttırıyor ve “Gebeliğinin başında bunun da kız bebek olabileceği ihtimaliyle kürtaj olmak istediğini, ancak eşinin buna yanaşmadığını” haykırıyordu. Önceleri bu durumu pek çok ailenin tipik “Erkek Çocuk” arzusu olarak düşündüm. Ancak daha sonra olayın gerçek sebebi anlaşıldı. Anne, eşiyle küçük kızı arasındaki mükemmel ilişkiyi kıskanıyordu. İkinci bebeğinin de kız olması, anneyi derin bir “yalnızlık korkusu”na itmişti. Halbuki erkek bebeği olsa, kendisiyle oğlu arasında da benzer bir ilişki olabileceğini düşlemişti. Hastamı, iki kızıyla beraber mükemmel bir üçlü olacaklarına ikna etmem birkaç günümü aldı.
Yine geçen hafta bu konuda ilginç bir haber basında yer aldı. Ülkemizin en büyük kadın hastanelerinden olan Ankara Zekâi Tahir Burak Hastanesi Başhekimi, “Anne ve bebeklerin güvenliği için cinsiyet söyleme yasağı” getirdiklerini söyledi. Sayın Başhekim, pek çok ailenin doğacak bebeğin sağlığı ile hiç ilgilenmediklerini belirtmiş ve sadece cinsiyetini merak ettiklerini ifade ederek yaşadıkları dramatik bir olaydan bahsetmiş. Az önce doktordan kızı olacağını öğrenen bir baba adayı, hastane bahçesinde eşine kötü davranıp şiddet uygulayınca, buna karşı çıkıp, ablasını savunan anne adayının erkek kardeşini bıçaklıyor.
Bu ve benzeri olayları son günlerde sıkça yaşamaya başladık. Pek çok çift gebeliğin erken döneminde bebeğin cinsiyetini öğrenip, arzu ettikleri cinsiyetten değilse gebeliği sonlandırmak istiyor. Tek çocuk politikası uygulanan Çin’de bazı aileler ilerleyen gebelik haftalarında bile, kız çocuklarını kürtajla aldırabiliyorlar. Teknoloji ilerledikçe, bebek cinsiyetini daha erken haftalarda tespit eder olduk. Bu da terminasyon taleplerini çığ gibi arttırdı.
Doğacak bebeğin cinsiyetini söylerken, hele de bunu ailelerin zorlamasıyla 13-14. haftada, yani erken bir dönemde söyleyeceksek, konunun sosyal boyutunu çok iyi düşünüp değerlendirmeliyiz. Belki de nasıl genetik inceleme (koryon villus biyopsisi ve amniyosentez) sonrası cinsiyet kromozomu yasal düzenleme nedeniyle hastaya bildirilmiyorsa, aynı şekilde 20. gebelik haftasından önce ultrason sonucunda fetal cinsiyeti de hastaya söylememeliyiz.