9. Üreme hürriyeti:
Doğal Dünya Düzeni’nin temel dinamiği, üreme (çocuk yapma) özgürlüğüdür.
İkili bir sistemin tekli sisteme, sonra da tekrar ikili sisteme dönüşmesi.
Bitkilerin, hayvanların, insanların çiftleşerek üremesi. Bu biyolojik süreç, tüm evreni anlamlandıran bir değerdir.
Doğaldır. Evrenseldir ve dokunulmazdır.
Çiftler arasında gerçekleştiğinden ve bir çift de toplumsal sürecin çekirdek aşaması olduğundan, üremenin toplum ilkelerine uygun yaşanması kaçınılmaz olmaktadır.
Evlilik!
İki insanın (kadın-erkek) bir bütün haline dönüşme etkinliği. Farklılıkların bütünlüğü ilkesini, doğal toplumsallaşma sürecinin ilk aşamasında sergiliyor.
“Eş”lerin birliği,
“Eş”lerin bütünlüğü,
Evlilik.
Fiziksel, biyolojik, sosyal yasaların bütünlüğü çerçevesinde işleyen Doğal Dünya Düzeni’nin ürünü “bebek”.
Fiziksel boyutu: Hareket, çekim, elektrik ve haz duyma yasaları.
Biyolojik boyutu: Döllenme, beslenme, korunma ve doğum yasaları.
Sosyal boyutu: Buluşma, sevgi, sözleşme, birleşme, merhamet yasaları bir bütünlük içinde işleyince, Doğal Dünya Düzeni’nin ürünü: “bebek”…
Bu süreç dokunulmazdır.
Bu süreç evrenseldir.
Bu süreç doğaldır.
Ve bu süreç hayatın kendisidir.
Ve de evrensel ilke: Evlenmek.
10. Onurun korunması güvencesi:
İnsanın başka bir insana saygı göstermesi evrensel bir ilkedir.
İnsanın başka bir insanı sevmesi gönlünün, duygularının eğilimidir.
Her insanı sevmek zorunluluğu yoktur, doğal değildir.
Ancak her insana saygı duymak zorunludur.
İnsan dokunulmazdır.
Değerler de dokunulmazdır.
Kişiliği de dokunulmazdır.
Bunların korunması, güvencede olmasını sağlamak, evrensel bir ilkedir.
İnsan sorgulanabilir.
İnsan suç işleyebilir.
İnsan cezalandırılabilir.
Ancak insanın onurunu zedeleyecek hakaret içeren girişimlerde bulunulamaz.
İşkence yapılamaz.
Kurumsallaşma sürecinde istişare kökenli demokrasi (Doğrudan demokrasi-ORTAK AKIL):
Kurum (Örgüt): Ortak amaç, ortak araç ve ortak hedef temelinde birlik (tevhit) oluşturarak bilim, sanat ve din felsefesi bütünlüğünde yapılanma sürecidir.
Yönetim: Bu süreci, istişare yöntemini kullanarak görev taksimi marifetiyle yürütme sanatıdır.
Örgüt yoksa yönetim yoktur.
Yönetim sürecinde örgütün tüm amaç, araç ve hedef unsurları, yapılanma niteliklerine uyumlu olmalıdır.
Amaç medeniyet ise, tüm araçlar o hedefe yöneltilmelidir.
Amaç demokrasi ise, tüm araçlar o hedefe yöneltilmelidir.
Amaç bilim ise, tüm araçlar o hedefe yöneltilmelidir.
Amaç sanat ise, tüm araçlar o hedefe yöneltilmelidir.
Amaç din ise, tüm araçlar o hedefe yöneltilmelidir.
Kurumsallaşma sürecinde her parça, bütünü temsil edecek eylem, nitelik ve yöneliş özelliğine sahip olmalıdır.
Bir tuğla, bütün binanın tuğla yapılanmasını temsil etmelidir.
Bu temsil özelliği nitelikseldir.
Tuğla fırınlanmış tuğla ise, diğer tuğlalar da fırınlanmış olmalıdır.
Şekilsel farkları çok çeşitli olabilir.
Esasla usul arasındaki fark gibi.
Esas bozulursa usul geçersizdir.
Usul bozulursa, yöntem değiştirilip yeni bir usul belirlenir.
İstişarede temel kabuller:
-Her bireyin görev yetki ve sorumluluğu vardır.
-Özel alan, kamusal alan tevhit edilir.
-Dikey yönetimle koordinasyon ve denetim; yatay yönetimle söz, karar, uygulama.
-Planlamada yerinden yönetim temel hedeftir.
-Programda ihtiyaçlar, evrensel fikirler, ekonomik kaynaklar, insan kaynakları üretme temel hedeftir.
-Koordinasyonda, güçlerin birliği temel hedeftir.
-Denetimde, rehberlik (yol gösterme), ödüllendirme ve ceza temel hedeftir.
-Başkan koordinasyon ve denetimi temsil eder.
Lider: Organizasyonu temsil eder.
İstişare heyeti: Planlamayı, programı ve kararları temsil eder.
İstişarenin felsefesi: Her konuda lider yetiştirme ortamı hazırlar.
Programın içeriği:
Bilim yönünden, sanat yönünden, din yönünden hazırlanacak medeniyet sürecinin dinamikleri kurumsallaştırılmalıdır.
Bilim insanı hazırlamak (eğitim);
Her yüz ailenin barındığı alanlara
Bir “anaokulu”.
Her bin ailenin barındığı alanlara bir “ilköğretim okulu”.
Her on bin ailenin barındığı alanlara bir “ortaöğretim okulu”.
Her otuz bin ailenin barındığı alanlara bir “üniversite”.
Sanat insanı hazırlamak;
Köy, ilçe ve illerde sanat yeteneği olan kadın-erkek insan kaynakları arayışına girmek.
Dindar insan hazırlamak;
Kur’an felsefesini kavramış insanlarla insanları aynı ortamlara taşımak.
(Devam edecek)