Sosyolojik gerçeklere göre toplumsal yapı analiz edilirse çelişkilerin çözülmesi beklenebilir.
Demokrasilerde, halkın pratik olarak yönetime katılması çağdaş koşullar açısından mümkün görülmemektedir. Bu yüzden kendisini yönetenleri temsilci olarak seçerek yönetime katılma yanılgısını yaşamaya devam etmektedir.
Demokrasilerde ahlak anlayışı rasyonel bir ahlak anlayışıdır. Din ahlakı bir ritüel olarak algılanır.
Demokrasiler, iktidarı halka ulaştıran ve ahlakla buluşturan mekanizmalardır.
Demokrasilerde Cumhuriyet idaresinin çarkı, demokrasi yöntemiyle çevrildiğinde anlam kazanabilir.
İktidarın seçimle değişmesi, demokrasinin göstergesi olduğu yanılgısı devam ediyor.
Bir başka yanılgı da:
Oluşturulan demokrasi kültüründe, insan hakları, tolerans, çoğulculuk, özgürlükler, sivil örgütlerin varlığı, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı kavramlarının yüceltilmekte oluşudur.
Bütün bu sayılan değerlerin başlama, gelişme ve kurumsallaşma süreçleri demokratik bir anlayışla halk tarafından örgütlenip her aşamasında doğrudan demokrasi yöntemi uygulanırsa yanılgı ortadan kalkabilir.
Bir başka yanılgı da Marx’ın diyalektik anlayışının ürettiği kültürden geliyor. Bu da burjuva sınıfının demokrasiyi geliştirme dinamizmi taşıdığı varsayımıdır:
Demokratik gelişmeler, arzu ve istekler burjuva sınıfının yapılandığı ortamlarda olabilir.
Burjuvanın yönettiği ve beslediği işçiler, mücadele ve hak talebinde bulununca işçi sınıfını üretirler. Böylece çıkarların farklılaşması sosyal çelişkilerin, zıtlaşmaların ortamını oluşturur.
Menfaatler de çatışınca demokrasi doğmuş oluyor.
Demokraside sürekli gelişme olabilirse katılımcı demokrasiden doğrudan demokrasiye geçiş evrimle olabilir. Ancak bu değişim, temel dinamiği düşünce devrimi geçirmiş aktörlerin devrede olması ile mümkündür.
Bireyselliği ve farklılıkları doğal olarak algılayan aktörlerin, yönetime yön vermeleri ile kotarılacak bir durum…
Doğal Dünya Düzeninde:
Demokrasi;
İdeolojisiz bir devlet ister.
-Farklılıkları güvence altına almak,
-Azınlıkların çoğunluk olma şansını korumak,
-Yeni azınlıkları ve farklılıkları korumak,
-Çoğunluğun tercihine saygı duymak.
Seçimle gelip gitmek.
-Çoğulcu yaşayış anlayışını hukuksal güvence altına almak.
-İnsanların ihtiyaçlarına cevap veren bir sistem, formül, çözüm, yöntem.
-Hayatın her alanını kapsayan felsefi bir yöntem.
-Bir siyasal yöntem.
-Sürekli değişebilir.
-Kendini geliştiren, değiştiren, yenileyen bir yöntem.
-İnsanlığın ihtiyaçlarının çözümlerinden zenginleşen bir yöntem.
Demokraside toplum halk eliyle inşa edilir.
Devlet adını koyar.
Demokrasi kendi eleştirisini kendisi yapar.
Demokraside liyakat ve ihtisasa özel önem verilir.
Demokrasi, devletin bütün inançlar karşısında tarafsız olmasını laiklik olarak algılar.
Halka güvenmek esastır.
Paradigmaların sürekli değişikliği, parametrelerin yenilenmesi demokratik sürecin gereğidir.
Devlet millete hizmet eden örgüttür.
Devlet, birey eksenli hizmete dönük bir organizasyondur.
Devlet, hakem rolündedir. Oyunu halk oynar.
Devlet, kuralları evrensel insan haklarına göre koyan, uygulayan, denetleyen, koordine eden bir aygıt. Her vatandaşa eşit mesafede…
İslam ve Demokrasi
Eğitim sistemlerinin gelişmesi, ekonomik güç dengelerinin yaygınlaşması, her alanda dini meselelerin konuşulması, gelenekçi din kültürünün sorgulanması, Kur’an’ın yeniden çağa göre anlaşılma sürecine girilmesi, sivil örgütlerin yaygınlaşması, partiler arasındaki ideolojik farklılıkların azalması, basının güçlenmesi, iletişimin hızlanması, bireyin güçlenmesi, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması, bilim, sanat ve din konularında yenilenme süreçlerinin yaşanması, İslam ve demokrasi analizinin yapılması aşamasına gelindiğini gösteren parametrelerdir.
İslamda, “mülk” kavramı anlaşılmadan yönetim (şura) kavramı anlaşılamaz.
Temel konu: “Mülk Allah’ındır” kavramıyla bütünleşmiştir.
Yani mal sahibi Allah’tır.
Yarattığı sistemin (eşya ve olayların) sahibidir.
Bu mülkün kullanma hakkını belirli bir süre insana vermiştir.
İnsan bu hakkını özgürce kullanabilecektir.
Bu kullandığı mülk emanettir.
Kullanma hakkını kullanan Halife (insan)’dir.
Süresi bitince hesabı sahibine (Allah’a) verecektir.
Bu mülkü kullanırken yönetim yöntemi olarak istişare (Şura) yöntemini seçmelidir. (Devam edecek)