Hangi tür demokrasi türü olursa olsun, demokrasi halkın kendisini yönetmesidir. Toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşlar eşittir.
Doğrudan demokraside siyasal denetim; doğrudan doğruya halkın özgürce seçtiği temsilciler tarafından halka sorularak yönetilir. Halk kararlarda etkilidir. Doğrudan demokrasi katılımcı veya müzakereci demokrasi olarak adlandırılır.
Temsili demokraside siyasal denetim, halkın düzenli aralıklarla özgürce seçtiği temsilciler tarafından yönetilir. Milletvekilleri halkın kendi iradesiyle seçilir ve mecliste tüm halkı temsil ederler. Bağımsız ya da siyasi partilerden seçilen milletvekilleri, temsil ederken tüm yurttaşların beklentilerini dikkate almalıdırlar. Ulusal çıkarlara da odaklanmak durumundadırlar. Başarılı ülke yönetimi, yetkin ve vatansever kişilerin milletvekili olmaları ile sağlanabilir (Yönetişim tanımına bakınız).
Nüfusun az olduğu zamanlara uygun olan doğrudan demokrasi, nüfusun artması ile pratikliğini kaybederek temsili demokrasi olarak yaygınlaşmıştır.
Ancak doğrudan demokrasi yaklaşımı günümüzde yönetişim olarak kurum ve kuruluşların gündemine girmiştir. Yönetişim; “örgütsel amaçların mükemmel olarak gerçekleştirilmesi için güçlendirilmiş kişilerin, ortak çıkarları kişisel çıkarlarının önüne alarak davrandığı, iletişim ve etkin bilgi paylaşımı, karşılıklı güven ve şeffaflığı benimsemiş, müşterek karar verebilen, duygusal zekâsı yüksek, empatik, proaktif ve sinerjik davranarak gerçekleştirilen örgütsel etkinlikler” olarak tanımlanır (1).
Yönetişim tanımında gözlendiği gibi kurum v kuruluşların bilgi, beceri, yeterlilik ve yetkinlikte gelişmiş; etkili iletişim, saygılı, sevebilen, empati sahibi gibi özellikler yanında hukukun üstünlüğü, insan hakları ve etik kuralları benimsemiş bireylerden oluşması bekleniyor. Ancak bu şekilde tarafsız, bilime ve kanıta dayalı uygulamalar gerçekleşebiliyor.
Ülke yönetimlerinde doğrudan demokrasiden temsili demokrasiye geçişin ana nedeni nüfus artışı olsa da seçilen milletvekillerinin ülkeyi yönetirken doğrudan demokrasi yaklaşımını kullanmamaları için bir neden yoktur. Çünkü ortak konular çerçevesinde toplanmış çok sayıda bilimsel, mesleksel ve sosyal alanlara spesifik sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve platformlar bulunur. Bu STK’ların ve platformların katılımlarıyla yönetim, doğrudan demokrasi yaklaşımıyla sürdürülebilir
Bunun için temel şart, yukarıdaki tanımdaki “…ortak çıkarları kişisel çıkarlarının önüne alarak davranan” kişilerin temsilci olarak seçilebilmesidir.
Bu da ancak ““…ortak çıkarları kişisel çıkarlarının önüne alarak davranan” seçmenlerle mümkün olabilir.
Doğrudan demokrasi; katılımcılığı ve müzakereyi temel alan yönetişim ile en küçük kurumdan en yüksek devlet kurumuna kadar her kurum ve kuruluşta uygulanabilir. Yeter ki her vatandaş hızla sorumluluk ve yükümlülüklerinin farkına varsın, sahiplensin, savunsun ve eyleme geçsin.
Kaynak
1. Fidan Y. Yöneti̇mden Yöneti̇şi̇me: Kavramsal Bi̇r Bakış (A Conceptual Look from Management to Governance). Yalova Sos Bilim Derg. 2011;1:5–10.