Önceki yazımda artan sezaryenle doğum endikasyonlarına dikkati çekmiş, pek çok hastanın da elektif sezaryen operasyon tarihlerini, belirlediği özel günlere, hatta arzu ettikleri burcun başlangıcına aldırmak için doktoruyla pazarlığa giriştiğini anlatmış, bunun maternal ve fetal risklerinden bahsetmiştim. Bu yazımda ise doğumun görüntülenmesi ve bu esnada saptadığım bazı olumsuzluklardan bahsedeceğim.
Bir doğum hekimi olarak bizlerin odaklandığı en önemli konu, anne adayının sağlıklı bir gebelik geçirmesi ve sonunda sorunsuz bir doğum yaparak sağlıklı bir bebeğe kavuşmasıdır. Ancak, günümüzde anne baba adaylarının bundan daha fazlasını istediği gerçeğini kabullenmek zorundayız.
Bu bağlamda babaların doğuma girmesi, yıllardır tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok klinikte uygulanmaktadır. Aslında babanın, eşinin yanında olması, onun elini tutup, desteklemesi, hem sancı çeken gebeyi rahatlatmakta hem de bu sayede doktorun işini kolaylaştırmaktadır.
Ancak, son zamanlarda doğumlara bir de doğum fotoğrafçısı girmektedir. Önceleri doğum fotoğrafçıları yalnızca hemşire, ebe, gibi meslekten gelen kişilerdi. Dolayısıyla sterilite, asepsi – antisepsi gibi kavramları iyi bilirlerdi. Ancak bu trendin yaygınlaşması ile doğumhane ve ameliyathanelerde pek çok tıp mesleği dışı fotoğrafçılar görür olduk. Pek çok hastane yönetimi hastaların talebini kırmamak için bu işe izin veriyor. Ancak, bu durum giderek anne ve bebek sağlığı açısından bazı tehlikeli durumlara yol açıyor.
Geçenlerde izlediğim bir sezaryen operasyonunda gördüklerim beni bu konuda yazmaya teşvik etti: Doğumu gerçekleştiren sevgili meslektaşım son derece başarılı bir şekilde bebeği anne karnından çıkarttı, tam bebeğin ağzındaki müküsleri silip gerekli manevraları yapacakken, fotoğrafçı bayan, doktorla bebeğin poz vermesini istedi ve arzuladığı kareyi yakaladı. Belki bu iş toplam 1 – 2 saniye sürdü. Ama biliyoruz ki o 1 – 2 saniye bile yeni doğan için bazen çok kıymetli olabiliyor. Doğumu izleyen saniyeler fotoğrafçıya poz verilecek anlar değildir. Bebek, doğar doğmaz onu bekleyen Pediatri ekibine teslim edilmelidir.
Doğum olayı tıp mesleğinin en güzel, en zevkli yanlarından biridir. Hem aileler, hem anne – baba, hem de doğumu yaptıran ekip bu hazzı doyasıya yaşar. Ancak, her cerrahi işlemde olduğu gibi doğum olayında da komplikasyonlar ve istenmeyen gelişmeler olabilir. İşte bu nedenle, aileleri, doğum olayı bitip, anne ve bebek sağlıklı bir şekilde odalarına ulaşmadan bunu tüm yakınların hastanede toplandığı bir “şölen” haline getirmemeleri konusunda uyarmalıyız. Bu, yorgun anne ve bebek açısından da elzemdir. Doğumu takip eden günlerde bu mutluluğu doyasıya yaşamak ve paylaşmak için çok zaman olacaktır.