Dokuz aylık gebelik sürecinin sonunda beklenen gün gelmiştir. Büyük bir heyecanla bebeğinin doğum çantasını hazırlamış olan anne adayı hastanenin yolunu tutar. Doğum sancıları bu heyecanın gölgesinde kalır, anne adayı bu sancılarla başa çıkmak için dişini sıkar, sesini çıkarmaz, doğum gerçekleştiğinde merakla beklenen bebeğine kavuşacağını bilir.
Nihayet doğum serüveni biter ve anne adayı bebeğine kavuşur ve artık anne olma şerefine nail olur. Doğumu yaptıran hekim ve ebe; anneye ve yakınlarına sürecin normal seyrettiği ve doğumun veya sezaryen ameliyatının iyi geçtiği, şimdilik bir sıkıntı olmadığı konusunda bilgi verir. Derken doğumdan kısa bir süre veya birkaç saat sonra istenmeyen bir durum olarak atoni gelişebilir, yani rahim kasları kasılmasını bırakabilir, hasta vajinal yoldan kan kaybetmeye başlar. Ortam hareketlenir, bir kargaşa ve karmaşa oluşur. Hekimler, ebeler hastanın başındadır. Bir kişi annenin elinden, kolundan damar yolları açmaya çalışır, bir kişi sürekli rahmine masaj yapar, bir kişi ilaçlar verir, bir kişi kan takar, derken anne ve yakınları bir şeylerin ters gittiğini fark eder. Anne ve yakınlarına durum ile ilgili bilgi verilir. Ancak bu bilgiler pek işe yaramaz. Hemen anne ve yakınları sorgulayıcı bir tavır takınmaya başlar. ‘Hani ameliyat iyi geçmişti? Doğumda bir sıkıntı olmamıştı? Her şey yolundaydı, şimdi ne oldu? Keşke başka hastanede mi doğum yaptırılsaydı? Kesin doğumda bir problem oldu, doktorlar bize söylemedi? Sezaryen ameliyatında bir şey eksik mi yapıldı? Bende üç normal doğum yaptım, başıma böyle bir şey gelmedi? Ben dört defa sezaryen ile doğum yaptım, böyle bir durum hiç yaşamadım?’ Daha sonrada hastamızı siz bu hale getirdiniz bakışları ve rahatsız edici mimikler…
Atoni, rahim kaslarının tonusunu kaybetmesi nedeni ile ortaya çıkan yaklaşık 20 doğumun birinde görülen ve aşırı vajinal kanama ile tespit edilen, doğum sonrası kanamanın en önemli nedenlerinden biridir. Atoniye sebep olabilecek bazı risk faktörleri vardır: Rahmin aşırı gerilmesine yol açan çoğul gebelik, bebeğin iri olması gibi durumlar; doğumun hızlı gerçekleşmesi; doğum indüksiyonunun uzun sürmesi, doğum sayısının fazla olması, rahimde enfeksiyon varlığı gibi… Ancak bazen hiçbir risk faktörü olmadan da atoni meydana gelebilir. Sezaryen ameliyatını mükemmel yaptığınızı veya doğumun sıkıntı olmadığını bilirsiniz, ancak doğum sonrası telefonunuz çalar, ‘Doktorum çabuk gelin, hastanız kanıyor!’. Hızlı adımlarla hastanın yanına gidersiniz, hastaya müdahale etmeye başlarsınız, hastanın taşikardisi ile hekimin taşıkardisi doğru orantılı olarak artar.
Atoni kanaması durumunda hastaya rahim kasıcı ilaçlar verilir, rahim masajı yapılır, kaybedilen kan yerine koyulur, bazen tıbbi müdahaleler yeterli olabilir, bazen ise cerrahi müdahale gerekebilir. Rahim içine balon yerleştirilmesi, rahime dikiş atılması, rahim damarlarının bağlanması ve son çare olarak histerektomi yani rahmin alınması. Histerektomi kararı zor bir karardır, ancak hayat kurtarıcıdır. Rahim gebeliğin son döneminde dakikada yarım litre kan akışına sahiptir. Atoni durumunda özellikle şiddetli atonide gerekli müdahaleler yapılmazsa, atoni geç fark edilirse hasta saatler içinde kaybedilebilir. Atoni nedeni ile histerektomi yapmak zorunda kaldığım hastalarım olmuştur. İki hastama ilk gebeliğinde histerektomi yapmak zorunda kalmıştım. İki hastada ameliyat masasında şiddetli şekilde kanamıştı ve hiçbir tıbbi müdahaleye cevap vermemişti. Öyle bir kanamaydı ki; yıllar geçmiş olmasına rağmen hala gözümün önüne geldiğinde taşikardim olur. Su musluğunu sonuna kadar açtığınızı düşünün, sedyenin altından şelale gibi kan akıyor!
Sonuç olarak; doğum sonrası meydana gelen atoni kanaması öngörülebilen ve önlenebilen bir durum değildir. Ancak geç fark edildiğinde ve müdahale edilmediğinde anneyi öldürebilen ciddi bir doğum sonrası kanama nedenidir. Tüm doğumların problemsiz geçmesi ve mutlu son ile gerçekleşmesi dileklerimle…