Tam gün yasasındaki tartışmalar sırasında Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “Fakülte hastanelerinde hastalar öğretim üyelerine daha rahat muayene olabilecek” şeklindeki açıklamaları tıp ve diş hekimliğindeki öğretim üyelerinin görevlerinin ne olduğunun belirlenmesini gerektirmektedir.
Tartışmalarda doktor öğretim üyelerinin ne kadar hasta baktığı, tıp ve diş hekimliği fakültelerinde bakılan hasta sayılarının az olduğu, hocalara muayene olmak isteyen hastaların öğretim üyesine ulaşamadığı şeklinde birçok yorumlar yapılmaktadır.
Öncelikle tıp ve diş hekimliği fakültelerinin, doktor öğretim üyelerinin asli görevi nedir? Bu konu hiç gündeme gelmemektedir.
Genel düşünce, hasta kişi sağlık ocağına gider, tedavi edilemiyorsa devlet hastanesine gider, orada da tedavi edilemiyorsa fakülte hastanesine gider ve öğretim üyesine muayene olur şeklindedir. Öncelikle bu düşünce değişmelidir. Çünkü fakülte hastanelerinin adı eğitim ve araştırma hastanesidir. Ancak ülkemizde bu amaç dışında devlet hastanesi gibi kullanılmaya çalışılmaktadır. Fakülte hastaneleri hasta muayene ve tedavi etme merkezleri değildir, adı üzerinde eğitim ve araştırma için kurulmuş merkezlerdir. Doktor öğretim üyelerinin görevi de hasta muayene ve tedavi etmek değil, eğitim ve araştırma yapmaktır.
O halde fakülte hastanelerinde ne kadar hasta muayene ve tedavisi yapıldığına, doktor öğretim üyelerinin ne kadar hasta tedavi ettiğine, ameliyat yaptığına değil, hangi nitelikte hangi sayıda öğrenci ve asistan yetiştirdiğine, ne kadar araştırma yaptığına bakılması gerekir.
Fakülteye müracaat eden hastaya öğretim üyesi değil, öğrenci veya asistanın öğretim üyesi gözetiminde bakması esas olmalıdır. Fakülteye gelen hasta da fakülte hastanesinin eğitim ve araştırma hastanesi olduğunu kabul etmelidir.
Doktor öğretim üyesinin hastaya kendisinin bakmasının; bir öğretmenin öğrencisine verdiği ödevi yine öğretmenin kendisinin yapmasından ne farkı vardır. Doktor öğretim üyesi doktordur, ama önce öğretim üyesidir ve bilgilerini ve tecrübelerini öğrenci ve asistanlara aktarmak asıl görevi olmalıdır. Öğretim üyesinin hasta muayene ve tedavisi demostrasyon amaçlı olmalı, asıl muayene ve tedavi öğretim üyesi gözetiminde öğrenci ve asistan tarafından yapılmalıdır. Aslında zor olan da budur. Bildiğiniz bir işi yapmak bilen kişi için kolaydır. O işi bilmeyen bir kişiye öğretmek ve yaptırmak en zorudur. Öğretim üyeliğinin zorluğu ve kutsallığı da buradadır. Örneğin; futbolcusu hata yaptığında teknik direktörün neden saçını başını yolduğunu hiç düşündünüz mü?
Aslında uzman ya da doktora yapmış bir hekim; bir profesörün yapabileceği tüm tedavileri yapabilecek kapasitede kişi olmalıdır. Meslekteki en yüksek derece uzman veya doktoradır. Öğretim üyesi (yrd. doç., doç., prof.) eğitici ve araştırmacıdır.
Doktor öğretim üyelerinin baktığı hasta sayısı ile değerlendirilmesi, öğretim üyelerinin asli görevlerinin engellenmesinden başka bir şey değildir. Doktor öğretim üyesinin yılda şu kadar hasta bakması onun görevini iyi yaptığı anlamını taşımamalıdır. Yetiştirdiği her öğrenci, her asistan bir öğretim üyesinin bakacağı hasta sayısından yüzlerce kat fazla hastaya şifa vermesi anlamını taşır.
Hastalar öğretim üyesine ulaşamıyor, kaliteli tedavi alamıyor şeklindeki popülist yaklaşımlar, öğretim üyelerinin performanslarının baktığı hasta sayısı ile değerlendirilmesi tıp ve diş hekimliği eğitim öğretimine vurulan en büyük darbedir.
Ülkemizde öğrenci ile ilgilenen, tecrübe ve bilgilerini öğrencilerine aktaran, nitelikli doktor veya uzman yetiştiren öğretim üyesinin ülkemizde değeri yoktur. Akademik yükseltilmelerde de öğretim üyesinin hangi derslere girdiği, kaç öğrenci yetiştirdiği dikkate alınmamaktadır. Buna karşın öğretim üyesinin öğrencinin yüzünü görmemesi, asistanı ile ilgilenmemesi dikkate alınmazken, tüm bilgilerini kendisine saklayan, hasta bakarak performans alan öğretim üyeliği teşvik edilmektedir.
Öğretim üyesi zaten öğrenci ile ilgilenmiyor, bari hasta baksın, şeklinde de düşünceler olabilir. Ama kötü örneklerin her öğretim üyesine mal edilmemesi de gerekir.
Doktor öğretim üyesinin yanında öğrenci ve asistanı olmadan baktığı her hastaya harcadığı zaman öğrencisinin eğitiminden çaldığı zamandır. Öğrencinin çalınan her zamanı; doktor ya da uzman olduğunda hastalarına doğru tedavi uygulamadaki yetersizliği ve hastaların da fakültelerde öğretim üyelerinin peşinde koşmaları sonucunu doğurur.
Kısaca fakülte hastaneleri eğitim ve araştırma hastaneleridir. Buralarda eğitim ve araştırma amaçlı hasta bakılmalıdır. Doktor öğretim üyeleri de hasta bakmakla değil, eğitim ve araştırma ile ilgilenmelidir.