Gün geçmiyor ki yurdun bir köşesinde görevini özveriyle icra eden bir meslektaşımızın “darp edilme” haberi gelmesin. Son saldırı Şanlıurfa’da oldu. Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde görevli Dr. Pınar Sancak, bir hasta yakınının saldırısına uğradı. Doktor Hanım, hasta odasında çok fazla sayıda ziyaretçi olduğunu görünce, ameliyattan yeni çıkmış hastasının sağlığını düşünerek ziyaretin bitmesi gerektiğini hatırlatmış. Bunu belli ki kendilerine hakaret olarak addeden hasta yakınlarından biri, kahramanca (!) bir hamlede bulunarak doktoru sırtından yumruklamış ve yere düşürmüştür. Meslektaşımız bu esnada kafasını yere çarpmış ve “Kafa Travması” tanısı ile Beyin Cerrahi yoğun bakım ünitesine kaldırılmıştır.
Doktor Pınar Hanım ve aynı hastanede görev yapan eşi Dr. Ali Sancak’ı 4 ay kadar önce Şanlıurfa ‘da “TAJEV Sosyal Sorumluluk Projesi” kapsamında düzenlediğimiz toplantılarda tanıdım. Her ikisi de bu projeden Şanlıurfa’lı hemşehrilerimizin azami düzeyde yararlanabilmesi için var güçleriyle çalışmışlardı. Pek çok ileri düzey sorunu olan jinekolojik hastayı saptamış ve Şanlıurfa’da bulunduğumuz sürece hocalarımız tarafından onkolojik operasyon ve ileri düzey obstetrik incelemelerinin yapılmasını sağlamışlar ve Ankara, İstanbul ve İzmir’den gelen hocalarımızla birlikte gün boyu ameliyatlara girmişlerdi.
Bundan 2 hafta önce de yine bir bayan meslektaşımız, bu kez İstanbul’da darp edildi. Basına yansımayan bu olayda, terminal safhada hastaneye getirilen bir kanser hastasına derhal müdahale ederek, damar yolu açan meslektaşımız, 15 dakika sonra kaybedilen hastanın yakınları tarafından, hem de 4 güvenlik görevlisinin yanı başında dövüldü. Buradaki gerekçe ise inanılacak gibi değil. Hasta yakınları, terminal safhadaki hastanın ölümünü doktor hanımın taktığı seruma bağlamışlardı. Tanrım bu ne cehalettir! Bu olayda hastanede görevli 4 güvenlik görevlisi doktor hanımın dövülmesini ne acıdır ki sadece seyretmişlerdir.
Peki, doktorunu il sınırında karşılayan, onu yere- göğe sığdırmayan, başının tacı eden halkımız nasıl oldu da böylesine değişti? Bence buradaki en önemli neden, politikacıların “sağlığı siyasi bir malzeme” haline getirmeleridir. Halka doktoru, “çok kazanan, bununla da yetinmeyip daha çok kazanmak isteyen ama yeterince hizmet üretmeyen” bir meslek gibi göstermek bu tip olayların giderek artmasına yol açacaktır. Kaldı ki, diğer meslek gruplarıyla karşılaştırdığımızda bu savın gerçek olmadığını da görürüz. Hiçbir meslek grubunda bu kadar uzun okul, ihtisas, mecburi hizmet, nöbet süreleri yoktur.
Doktorların görevleri başında darp edilmeleri, toplumumuzda artık neredeyse her gün karşılaştığımız agresif eylemlerden çok daha vahimdir. Sağlığımızı emanet ettiğimiz genç meslektaşlarımıza bu toplumun tüm bireylerinin, hatta o saldırganların ve yakınlarının her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.