Sigara yasağı çıktı. Artık, tüm kapalı mekânlarda sigara içmek yasaklandı. Hükümeti, özellikle Sağlık Bakanlığını, bu cesur, modern ve sağlıklı davranışı için yürekten kutluyorum. Kahveciler, lokantacılar, birahaneciler ve daha niceleri karşı çıktıysa da, onlara hiç kulak asmadılar. Kararlarının arkasında durdular. Hem de, kimselerden çekinmeden, ödün vermeden. Arada bir yasağı delmeye yeltenenler olsa da, toplumun büyük çoğunluğu bu uygulamaya sahip çıkıyor. Vatandaşımız, başkalarına karşı giderek daha fazla saygı duyuyor. Kurallara karşı çıkıp, aykırı davranmamaya özen gösteriyor. Buraya kadar geldiğimiz nokta, ve uygulamalar çok iyi.
Sigarayı içen, zaten yıllardır içiyor. Eskiden trenlerde, otobüslerde, devlet dairelerinde, bankalarda, hatta hastanelerde bile sigara içilirdi. Şimdi ancak, bahçede, binaların dışında, her nerede yasak değilse… o kadar. Kanser dâhil pek çok illete neden olduğunu ve diğer zararlarını artık herkes biliyor. Zaten paketlerin üzerinde bile yazılması zorunlu. Buna rağmen içer mi içer. İşte burasına kimse karışamaz.
Ancak, bir yılda ilaca ödediğimiz paranın neredeyse yarısından da fazlasını sigaraya ödediğimizi pek çoklarımız bilmez (on milyar dolardan daha fazla). Artı, sigara nedeniyle harcanan sağlık harcamalarını, nedense konunun bilenleri bile göz ardı ederler. Buna rağmen, sigara alışkanlığı olanlar, tiryakiler, sigarayı bırakmak istemeyenler içmeye devam ediyorlar. Başkalarını olumsuz etkilememek ve yasaklı yerlerde içmemek kaydıyla, isteyen istediği şekilde davranabilir. Bu da vatandaşın özlük hakkıdır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi alıştırmamak kaydıyla.
Bugünkü konumuz, o değil. Konumuz kısaca, ‘dumansız hava sahası’. Radyo ve TV’ler de devamlı anonslar yapılıyor. Dumansız hava sahası, dumansız hava sahası, diye.
Peki söylenenler, gerçekten doğru mu dur? Hava sahamız gerçekten dumasız mıdır? Bence değil. Vatandaş çaresizlikten, parasızlıktan, odun, kömür ne bulduysa onu yakıyor. Havayı kirletiyor, farkında değil. Karda kışta, soğukta, ancak bu şekilde ısınabiliyor. Vatandaşa belediyeler tarafından yıllardır tonlarca bedava kömür dağıtılmıyor mu? Peki aldıkları kömürleri yakarak ısınmıyorlar mı? Yoksa bunları tarhana aşlarına katıyorlar da bundan benim haberim mi yok.
Bir zamanlar, iyi kömür diye Afrika’dan kömür ithal ediliyordu. Şimdilerde oralardan gelmez oldu. Yoksa, bizim bildik ve yetkililerin kötü kömür diye tanımladıkları kömürlerimiz, şimdi mi iyi kömür oldu? Bu değişimi nasıl yorumlarsınız? Başta büyükler olmak üzere, tüm şehirlerimiz, kentler, hatta kasabalarda, yoksul ve dar gelirli yurttaşlarımız, kışın ısınmak için, belediyelerden parasız aldıkları kömürden yararlanıyorlar. Şehirlerin havası, bu nedenle olsa gerek, neredeyse yaşama sınırlarını zorluyor.
Bir zamanlar, günlük, hatta saatlik, karbonmonoksit ölçümler yapılırdı. Şuraları iyi, şuraları kötü diye anonslar edilirdi. Şimdi ölçümler yapılıyor da, hep mi normal çıkıyor? Yoksa bu ölçümler toptan kaldırıldı mı? Gidip belediyelerden, yerel yönetimlerden, meteorolojiden, valiliklerden ya da muhtarlardan mı sormalı acaba?
Dumansız hava saati, diye diye, orada burada konuşup yayın yapanlar. Bu gerçekleri ya bilmiyorlar ya da bildikleri halde kulak arkası ediyorlar. Gidip şehirlerimizin, özellikle kışın geldikleri yaşanmaz durumu görsünler. Yok görmüyorlarsa, öncelikle gidip gözlerini, burunlarını ve kulaklarını muayene ve kontrol ettirsinler.
Bütün bu gerçekleri gördükten ve anladıktan sonra, işte o zaman ‘dumansız hava sahası’ diye yayın yapsınlar. Açık oturumlarda ahkâm kessinler.
Bu kış, Türkiye’nin hava sahası dumansız demek için, öncelikle ölçümleri görmek lazım. Yoksa ben de iddia edebilirim şehirlerimizin hava sahası dumanlıdır. Karbonmonoksitlidir diye.