Yaz dönemi nedeni ile yazılarımıza ara verdikten sonra şimdi yeni sezonda Merhaba!
Bu arada (üzerine üç yazı yazdığımız) Tam Gün Yasası’nda Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın aldığı kararlar ile “ideale” yaklaşıldığını sevinçle not ederek, bugünkü konumuz olan dünyadaki araştırmaların coğrafyalara göre dağılımı konusuna geçebiliriz.
Biyomedikal araştırmalar ya da “deneysel tıp” genel olarak basitçe “tıbbi araştırma” olarak biliniyor. “Tıbbi araştırmalar” ise üç alanda gerçekleşiyor… Temel bilim araştırmaları, uygulamalı araştırma veya translasyonel araştırmalar… Temel araştırmaların laboratuvarda yapılan keşiflerden çıkarak gerçek klinik uygulamalara doğru ilerlediği bir süreç olan translasyonel tıp, bilimde birçok farklı disiplin arasında işbirliği gerektiren yeni ve önemli bir alan. Tıbbi araştırmalar eskiden ikiye ayrılırdı: Yeni tedavilerin etkinlik ve güvenliğini araştıran klinik araştırmaları ve yeni tedavilerin geliştirilmesini amaçlayan temel bilim araştırmalari veya klinik öncesi araştırmalar; araştırmalarda yeni bir paradigma artık “translasyonel araştırmalar” olarak adlandırılıyor. Bu yeni bilgi alanı temel ve klinik araştırmalar, teori ve pratik arasında sürekli bilginin “birbirine tercümesi” yoluyla tekrarlayıcı bir biçimde bu sahalar arasındaki akışı artırmayı hedefliyor. Zaten bu nedenle de “tercümei tıp” ya da “çevirisel tıp” anlamına gelen “translational medicine” adını buradan alıyor… Yani her iki alanın bilgisini sürekli olarak birbirine tercüme etmiş oluyor… Şimdi tüm bu alanlarındaki araştırmaların dünyadaki coğrafi dağılımına ilişkin yeni gelişmeleri ele alacağız…
Hong Kong Üniversitesinin “Clinical Trial Magnifier” dergisi Aralık 2009 sayısında bu konu ile ilgili bir inceleme yayınladı. Yazımızın büyük bir kısmı oradan alıntılarla devam edecektir;
Son 10 yılda dünyadaki tıbbi araştırmaların sayısı yılda 480 binden 800 bine çıkmış. Yani yüzde 67’lik bir artış var… Kuzey Amerika ve Avrupa yanında dünyanın diğer ülkelerinde de bu bölgeler kadar araştırma üretildiği gözleniyor… Kuzey Amerika ve Avrupa haricindeki yayınların yarısı Asya ülkelerinde üretiliyor… Çin artık dünyadaki araştırmalarda ikinci sırada ve Japonya, Ingiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Kanada ve İspanya gibi ülkelerin önünde yer alıyor… İran araştırma üretim hızını dünyada en fazla artırmış ülke ve hemen İsrail’in 6 sıra gerisine yerleşip, 25. liği alıyor… Rusya 20 sıra birden kaybedip aşağılara kayıyor. Polonya düşmeye devam ediyor.
Türkiye ise hızlı bir biçimde yürüyor, yayın hızını artırmaya ve üst sıralara tırmanmaya devam ediyor…
Brezilya açık bir biçimde Güney Amerika’nın liderliğini elde etmiş durumda…
Hollanda ve İspanya üretim hızlarını koruyorlar… Fakat Ingiltere, Almanya ve Fransa’nın üretimleri göreceli olarak azalıyor…
2000 yılında Doğu Avrupa bölgesi liderleri arasında Türkiye, Rusya ve Polonya’nın gerisinde Çek Cumhuriyeti’nin önünde yer alırken, şimdi açık ara hepsinin önüne geçmiş durumda… ve “iyi ilerleme gösteren ülke” olarak anılıyor…
Orta Doğu bölgesinde daha önceleri Israil açık ara önde iken şimdi İran tarafından ciddi biçimde zorlanıyor…
Afrika’da Güney Afrika haricinde Mısır, Tunus, Nijerya gibi yeni rakipler ortaya çıkmış durumda. Yine Mısır Güney Afrika’yı yakalamak üzere gibi.
Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda yayın oranlarını korumuş durumdalar…
Her gün (Kuzey Amerika ve Avrupa haricinde) dünyanın diğer ülkelerinde üretilmiş 1000 bilimsel makale yayınlanmaktadır. Ve bu hız her iki coğrafya ile başa baştır.Yayınlardaki artış hızına en fazla katkı yapan ülkeler olarak Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Kore, Türkiye ve Tayvan öne çıkmaktadır.
Türkiye 2000 yılında dünyada 24. sırada iken 15. sıraya yükselmiştir. İran 50. likten 26. lığa yükselmiş, Rusya ise 19. sıradan 39. sıraya düşmüştür…
Burada sayılan sonuçlara ilişkin araştırmaların tamamı Pub-Med isimli tıbbi arama motoru üzerinden yapılmıştır. Okuyucularımız bu yayınların niceliğinin ötesinde nitelik olarak nasıl bir dağılım gösterdiğini merak etmiş olabilirler. Buna ilişkin söylenebilecek şey şudur; bugün için dünyada üretilen yüksek etki etmenine sahip araştırmaların her on tanesinden beşi Kuzey Amerika’da, 3’ü Avrupa’da, 1’i dünyanın diğer ülkelerinde, 1’i de (çok merkezli araştırmalar olsa gerek) belirlenemeyen coğrafyalarda üretiliyor.
Görüldüğü üzere dünyada Türkiye oldukça iyi bir şekilde ilerlemektedir. Ümidimiz daha da üst sıralara yükselmesi ve daha çok atıf yapılan nitelikli araştırmaları üretiyor hale gelmesidir…
Kaynak: Johan PE Karlberg, Biomedical Publication Trends by Geographic Area. Aralık 2009 2:12, 682-702