Hekim, hastalarıyla ilişkilerinde onlara sadık kalmalı, hastasının hastalığını sonuna kadar izlemeli ve onun sadık bir dostu olmalıdır. Eğer hekim hastasının tedavisinde ve onun hastalığını izlemede verdiği sözleri tutar ve ona sadık kalırsa sadakat ilkesini yerine getirmiş olur.
Tıp etiği ilkelerinin en önemlilerinden olan sadakat ve dürüstlük, klinikte hekim-hasta ilişkilerinde uyulması gereken önemli etik ilkeler olarak karşımıza çıkar.
Dürüstlük ilkesine göre hekim, hastanın karşısında tamamen dürüst, sözüne inanılan ve güven duyulan bir kişi olmalıdır. Hekim, hastasını aldatmamalıdır. Hastalığın gidişi kötü bir durum gösteriyorsa, hastaya direkt olmasa da indirekt olarak söylenmesi gerekir. Bu söyleyiş uygun, ılımlı ve umut verici bir şekilde olmalıdır. Ancak durumun hastanın yakınlarına söylenmesi gerekir. Çocuk hastalarda ise çocuklara hastalığın kötü gidişi söylenmez. Ancak çocuğun yakınının bilmesi gerekir.
Hekim-hasta ilişkisinde önemli bir ahlaki ilke olan sadakat, özellikle hasta bakımından önem kazanır. Sadakat ilkesi, özerkliğe saygı, adalet ve yararlı olma ilkeleri ile bağlantılıdır. Sadakat ilkesi, hastaya verilen sözlere bağlı kalmayı sağlar. Hekimin hastasına verdiği sözü uygulayacağını belirttiği ve hastanın da kabul ettiği tedavi yöntemlerine sadık kalmaması bu ilkeyi çiğneyen bir durumdur. Kısacası hekim-hasta ilişkisi sadakat üzerine dayanır. Yani bu tip ilişki güvene dayalı olup, hekim hastanın iyileşmesi için gerekli her çabayı gösteren kimsedir. Hekimin fakülteyi bitirdiğinde bağlı kalacağını bildirdiği tıp andında da hastaya sadık olma işlenir. Burada çok önemli bir durum da, hekimin hastanın ve yakınlarının onayı olmadan onu bırakmamasıdır. Böylece hekimin sonuna kadar hastaya sadık kalması gerekir. Bulaşıcı hastalıklarda hekimin hastaya sadık olması daha da önem kazanmaktadır. Sadakat ilkesi bazen hastaya ait olguyla ilgili tartışmaların ve değerlendirmelerin sonucu olarak zedelenebilir. Ancak her durumda önemli olan, hastanın menfaatleri yönünde davranmak ve ona sadık kalmaktır.
Sağlık kurumlarındaki kurallar, klinik araştırmalar, hemşirelik mesleğinin hekime bağlı bir meslek oluşu gibi durumlar günümüzde sadakat ilkesinde sapmalara neden olmaktadır. Örneğin; bir iş yerine alınacak kişinin sağlık muayenesi sonuçlarının hekim ve işveren tarafından açıkça bildirilmesi zorunluluğu bazı ülkelerde yoktur. Bu bildirim ancak hastaya sadık kalma ile olabilir. Bu bakımdan hekimin, hastanın menfaatini ön planda tutarak ve görev yaptığı sivil veya askeri sağlık kurumlarındaki kurallara da uyarak, sadakat ilkesini çiğnemeden hasta ile ilişkisini güvene dayalı bir temel üzerinde sürdürmesi gerekir. Sağlık kurumlarındaki idari kuralların hekimin sadakat ilkesini zedelememesi gerekir. Çünkü hekim bütün bu kuralların üzerinde hastanın güveneceği bir kimsedir.
Hekimin yanında çalışan ve onun en yakın yardımcısı olan hemşire ise hastanın güveneceği diğer bir sağlık elemanıdır. Amerikan Hemşireler Birliğinin 1950’de çıkardığı yasada, hemşirenin görevinin hekimin direktifine uymak olduğu belirtilir. Bu yasa 1976’da geliştirilmiş ve hemşirenin hastaya karşı görevleri anlatılmıştır. Daha sonraki yasalar ise hemşirenin hastanın bir avukatı gibi olması ve ona güven vermesi gerektiğini bildirmiştir. Ancak hemşire bir taraftan sağlık kurumuna ve hekime, diğer taraftan da hastaya sadık olmak durumunda olup, bazen bunlar arasında bir seçim yapmak gibi zor bir duruma da girebilir.