Geçtiğimiz aylarda çok izlenen bir televizyon dizisinde ilginç bir olay vardı. İstenmeyen gebeliği olan bir kadın mucizevi (!) bir çay içerek zahmetsizce gebeliğini sonlandırdı. Ardından kadın- doğum hekimlerinin telefonları susmak bilmedi. Herkes bu “Düşük Yaptıran Çay”ın peşindeydi. Gün geçmiyor ki yüksek tirajlı bir gazetemizde 8 sütun manşet şöyle bir haber görmeyelim(!): “Kekik çayı ile kanseri tedavi edin.”
Bu tip haberler ilk bakışta sizlere masum görünebilir. Ancak, bu haberleri izleyen vatandaşlarımızın büyük bir kısmının eğitim düzeyinin yüksek olmadığını hatırlarsak, bu haberlerin ciddi sonuçları olabileceğini de kolayca bulabiliriz. 80’li yıllarda ortaya çıkan “Zakkum Skandalı” pek çoğumuzun hafızalarındadır. O dönemleri bilmeyen gençlere kısaca hatırlatayım. Marmaris’te yaşayan bir meslektaşımız zakkumla kanseri tedavi ettiğini, hem de TRT’nin ana haber programlarında duyurmuştu. Bunun üzerine yüzlerce kanser hastası Marmaris’e akın etmiş ve zakkum tedavisine başlamıştı. Biliyorsunuz, zakkum toksik bir bitkidir ve tıpta da kullanımı vardır. İşte o dönemde bu toksik bileşimin kanser hastasında kullanımı belki de pek çok hastanın beklenenden daha kısa sürede hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Benim de o dönemde birkaç hastam kemoterapilerini kesip, zakkum tedavisine başlamış ve kısa süre sonra da hayatlarını kaybetmişti.
Benzer olaylarla “Üreme Tıbbı ve İnfertilite” alanında da sıklıkla karşılaşıyoruz. Pek çok infertil hasta çocuk isteklerini, mucizevi bitkiler ya da bazı şarlatanların ilkel yöntemleriyle karşılamayı deniyorlar. Ama bilmiyorlar ki bu yüzden hem çocuk tedavileri için çok değerli bir zamanı kaybediyorlar, hem de bazen çok ciddi bedensel travmalara maruz kalıyorlar.
Gelelim “Düşük Yaptıran Çay” ya da benzeri safsatalara. Bu ve benzeri yanlış bilgiler halkımızın kontrasepsiyon konusunda da yanlış işler yapmasına yol açıyor. Günümüzde pek çok çift etkin bir kontraseptif yöntem uygulamıyor ve kürtajı bir doğum kontrol yöntemi olarak algılıyorlar. “Nasıl olsa gebe kalırsak gider kürtaj oluruz” diyorlar. Kimse, yapılan kürtajların kadın sağlığına ruhsal ve fiziki açıdan yaptığı tahribatın farkında değil.
Bu noktada en önemli görevin, ülkemizde giderek güçlenen mesleki örgütler, dernekler ve vakıflara düştüğü inancındayım. Mesleki kuruluşlarımız bir yandan bu yalan yanlış haber ve yayınları tekzip etmeli, öte yandan da yurdumuzun her köşesinde halkı bilinçlendirici toplantılar düzenlemelidirler.