Geleneksel tıp eğitimi yöntemlerinin giderek daha az rağbet görmesi ya da tıp eğitiminde yeni arayışların gündeme gelmesi, önerilen her bir eğitim modelinin de eni konu tartışılması ile sonuçlanmıştır.
Sonuçları ne olursa olsun eğitimde temel noktalardan biri standardizasyondur. Tıp öğrencisinin 6 yıllık eğitim dönemi boyunca kazanması öngörülen bilgi, beceri ve tutumların her koşulda ve her bir öğrenci için gerçek hale gelebilmesi ve bilginin olduğu kadar beceri ile tutumun da ölçülmesi ve değerlendirilebilmesi kritik noktadır.
Bu durumda öğreticinin “bilgi, bilginin kesinliği, öğrenme, öğrenme yöntemleri, bellek, yaşam boyu öğrenme” gibi kavramları çok iyi bilmesi ve analiz etmesi gerekebilir. Çünkü her şeyden önce bilginin değişkenliğinin ve bilginin değişebileceği kuşkusunun bilimi yarattığını kabul etmek esas olmalıdır.
Sağlıkta yaşanan küresel krizin tıp eğitiminde tedavi edici hekim yaklaşımının baskın olması yanı sıra ekip hizmeti anlayışının körelmesi, kanaate dayalı tıp yaklaşımının yetersizliği, hekim-hasta iletişiminin bozuk oluşu gibi nedenlere dayandırıldığı günümüzde eğitimde anlayışlar ve çerçeveler sürekli değişmektedir. Toplum için sağlık, koruyucu hekimlik, bakımda süreklilik, hasta ile ortaklık, kanıta dayalı tıp kavramlarının 6 yıllık eğitim içinde çekirdek eğitim programı ekseninde düzenlenmesi zordur. Bu sistemi standardize etmekse gerçekten çetin bir süreçtir.
Çünkü bence eğitimde başarı, her bir tıp öğrencisinin mutlaka öğrenmiş olması gereken bilgi, beceri ve tutum elde etmiş olmasıdır. Bu sağlanmadıkça gerçek bir başarıdan söz etmek zordur. Çünkü insan sağlığının söz konusu olduğu yerde “Pardon, özür dilerim” söylemine yer yoktur.
Tıp fakültesine gelinceye dek öğrenci ezbere dayanan, edilgen, sorgulamacı olmayan bir eğitim sistemi içinde bulunmaktadır. Fakülte yıllarında yapılacak standardize sözlü sınavlar, yapılandırılmış klinik sınavlar öğrenciye ilk kez kendini ifade etme şansı tanıyacaktır. Alıştığı öğrenme metotlarını terk etmek zorunda kalan öğrenci ilk kez bilgilerini sorgulayacak, bilişsel çatışmaları sonucu özümlenmiş bilgiler ortaya çıkacak, bilgi-öğretmen-öğrenci üçgeninden problem-rehber-problem çözen üçgenine kaymaya çalışacaktır. Tıp sanatında ustalaşma süreci yaşayan öğrenci bilgiyi anlamlı kavramlar halinde kavrayabilecek, bütünü öncelikle izleyip, fragmanları yerine koyabilecek ve hatta sorgulayabilecektir.
Hedeflenen, her bir öğrencinin bu beceriyi kazanması ve böylece yaşam boyu öğrenme ilkesi
ile bütünleşmesidir.
Biz öğretim üyeleri temel olarak bilgi, beceri ve tutumda hedefleri ve standartları saptamalıyız. Öğrenciye sürekli bilgi yüklemek, onları doldurulması gereken boş kaplar olarak görmek eğitimde yolumuzu şaşırmamıza neden olur. Oysa öğrenciye doğru soruları vermek, öğrenmeyi tetiklemek ve bunları “standardizasyon” ilkesinden hiç ödün vermeden yapmak çok önemlidir.